doktor nefretinin temel sebebi

  • kötü doktora olan nefret demek daha doğru olacaktır. kötü doktoru aşağıdaki maddelere göre şıp diye anlayabiliriz

    - ego sahibi, küçük dağları ben yarattım havasında olan
    - mesleki anlamda yetersiz olan, kendini geliştirmeyen
    - hastaya saygı duymayan, sen diye hitap eden
    - hastaya bağıran, azarlayan
    - odasında olması gerektiği saatte kafeteryada takılan
    - odasına girince bir merhabayı, çıkarken geçmişolsunu, konuşurken göz temasını esirgeyen
    - hastadan bıçak parası isteyen, muayenehanesine çağıran

    türk milleti okumuş insana, hele ki mesleğini canla başla yaparak şifa dağıtmaktan mutluluk duyan, öncelikli amacı para kazanmak olmayan ancak yardım etmek olan, güleryüzlü ve başarılı doktora derin saygı duyar. fakat kötü doktora saygı duymaz.

    bu kadar basit aslında olay.

  • babaannem'den örnek vereyim. kendisi 70 yaşında eski kafalı bir insandır. hangi partiye mensup olduğunu söylememe gerek yok herhalde. geçen hastaneye gitmiş, acile ilaç yazdırmak için. doktor, senin işin benlik değil seni neden bana yönlendirdiler diyip göndermiş bunu. bu da eve gelip demedeğini bırakmadı doktora, nolurdu şu ilacı yazsa diye. bu insanlar akp öncesi sağlık sistemini ve doktorların kendilerine yaklaşımını her zaman yermiştir zaten. o dönemde doktorların kendilerine üstten baktığına ve kendilerini hiç önemsemediklerinden dem vurur. akp sayesinde kendilerince artık iktidar onlar oldukları için doktorlar en çok öç almak istedikleri meslek gruplarının başında gelir. o yüzden her gün hekime şiddet vakası duyuyoruz. şimdiden şöyleyeyim bu insanları eğitemezsiniz çünkü sokak ağzında "çomar" diye tanımladığımız bu insanlar her defasında bastırılmış egolarını dışarı yansıtırlar. bunlar ancak cezadan anlarlar ancak malum hükümet oy potansiyeli olarak gördüğü bu topluluğa dokunamaz. bu nedenle türkiye bir tür hukuksuzluğun hakim olduğu sosyal kaos içinde debelenip duruyor şu an.

  • muayene ve tedavi ettiğim hatırımdaki en kibar, en kadirşinaz, en sempatik, en saygılı, en müteşekkir, en en... hasta türkçe dahi bilmeyen güney koreli bir hastaydı. üstelik adam bir kore firmasının bölge müdürü, fabrika müdürü gibi birisiydi yanılmıyorsam.

    geçen iş yerindeki doktor arkadaşlar başka bir çalışanın yakınını muayene etmiş. idari kurum olduğu için de tetkik imkanı olan bir yere ilgili branş hekimine gitmen, şunları şunları yaptıman iyi olur demişler. yakını da hastayı bir hekime götürüp süreçten bahsetmiş. gören hekim de kendi meslektaşlarını kastederek "çok bilyorlarsa kendileri baksalardı" demiş. bunu meslektaşları için söyleyen hastaya hasta yakınına ne söylemez.

    hasta/hasta yakını arıza da, doktorların hepsi çok mu normal? kesinlikle değil.

    bizim en temel sorunumuz ortadoğululaşmak bence. dünyanın çok az yerinde bu kadar karaktersiz, ahlaksız, insani değerlerden uzak insan bir arada yaşıyordur. ülkenin doktoru kendine olmadığı roller biçiyor, liseyi zor bitiren hödüğü kendini doktorun patronu falan sanıyor. insani değerler neredeyse hiç yok ya da rastlanınca şaşıracak kadar azalmış. topluca bokumuzda boğuluyoruz başka da bir şey olduğu yok! ülkedeki her türden iletişim ve ilişki benzer şekillerde.

    konuyla ilgilenenler aşağıdakilere de bir göz atabilir:

    (bkz: doktor egosu/@eternel)
    (bkz: sağlıkta dönüşüm projesi/@eternel)
    (bkz: hekimlere yönelik şiddet/@eternel)