doğuş holding

  • bu şirketle ilgili bir anımı anlatmak istiyorum. uzun olacak.

    anlatmak istememde ki sebeplerden biri yeni mezun olmuş ve iş arayan gençlerin nasıl bir kafa ile karşı karşıya olduklarının farkına varmalarını istememdir. ikincisi de doğuş holding gibi ve doğuş holding mantığında çalışan binlerce şirket gibi çakal sürüsünün gizli saklı kalmamalarıdır. gizlilik politikalarına çok önem veriyorlar zira. (!) buraya daha sonra tekrar değineceğim.

    aslında bilmem kaç aralık 2015 doğuş holding rezaleti gibi bir klasik ekşi başlığı açıp daha fazla dikkat çekebilirdim belki. ama o tür başlıklarla genelde rezaletten öte şişirme hikayeler olduğu için istemedim.

    her neyse. artık konuya gelelim.

    bütün hikaye doğuş holding'in ik çalışanlarından birinin bana telefonla ulaşıp iş görüşmesi için davet etmesi ile başladı. benzer bir işte çalıştığımdan ötürü departmanlarından birindeki bir boş pozisyon için görüşmek istediklerini söyledi. yani daha önceden internetteki malum kariyer sitelerinden hakkımdan az çok bilgileri vardı. telefonuma da öyle ulaşmışlardı. buna rağmen doldurmam için bir doğuş holding datasının sayfasını mail ile gönderdiler. bir çok bilgi soran formu da görüşmeden bir gün önce doldurup doğuş center maslak'ın yolunu tuttum.

    adamlar çalışma yeri yapacağız derken kocaman bir avm yapmışlar. her katında ayrı olay. otomobil galerileri bilmem neler.

    her neyse.

    iki bayan ik görevlisi ile oturduk. birisi benle telefonda görüşen daha mülayim bir tipti. diğerinin ise biraz daha idealist ve egolu bir tipi vardı. maalesef daha çok bu ikinci tip ile muhatap olmak durumunda kaldım. diğeri zaten neredeyse hiç konuşmadı.

    görüşme başında sanki ellerinde hiç cv yokmuş gibi, bana hiç doğuş holding'in veri tabanına has bir bilgi formu doldurtmamışlar gibi tekrardan okuduğum okulları yaptığım işleri sordular. bir süre ellerinde okuyabilecekleri bilgileri sesli olarak ifade ettim. daha sonra bildiğimiz iş görüşmesi goygoyları başladı.

    -arkadaşlarınız sizi nasıl tanımlar?
    -sizi en çok ne mutlu eder?

    falan feşmekan.

    saçma sapan şeylerle bir süre zaman kaybettik. bu sürede çalışma şartları ve şekillerden neredeyse hiç bahsetmeden devamlı benden bilgiler istediler.

    benim de biraz zorlamamla sonunda mevzu maaşa geldi.

    benim aldığım maaşı sordular. söylemedim. maaş beklentimi sordular. ben tüm şartları ortaya koyduğumuzda makul denilebilecek bir fiyat aralığı söyledim. şunu söyleyim hakikaten devede kulak olur bahsettiğim rakamlar.

    bu "bayan ego"nun cevabı "istediğiniz rakamlar bizim rakamlarımızın üstünde" oldu. ben de sizin rakamlarınız neler dedim. bu aşamada söyleyemiyoruz dedi. artık hangi aşamada söyleyebiliyorlarsa. yetmedi şu salak soruyu sordu bana hanımefendi?

    "maaş konusunda ne kadar esneyebilirsiniz?"

    insanlara hiçbir rakam belirtmeden ne kadar az fiyata çalışabileceklerini soruyorlar açıkçası.

    ben de hangi miktardan bahsettiğinize göre değişir dedim. hayır zaten çalışan yani belli bir miktar maaş alan biriyim. ne bekliyorsun? asgari ücret falan dememi mi?

    cevap yok tabi.

    maaş konusunda ısrarcı olunca bu bayan ego, (bir de diğer arkadaşına benim hakkımda ısrarcı diye not tutmasını istedi*) yıllardır iş hayatı içersinde olduğunu, hiç ilk görüşmede rakam söylendiğini hiç görmediğini, gizlilik politikaları gereğince böyle çalıştıklarını, eğer rakam söylerlerse rakiplerinin bundan haberdar olacağını vs. vs. söyledi.

    nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça.

    bu aklınca beni yıllanmış kariyeri ile dövmeye kalkan hanımefendi nasıl çalıştıysa yıllarca hiç maaş konuşulduğunu görmemişmiş. bak bak. bizzat ben şu an çalıştığım yere daha ilk görüşmede bir rakamda mutabık kalarak başladım. maaş konusunu netleştirerek çalışmaya başlayan arkadaşlarımı ve bu şekilde çalışan yüz binlerce insanın olduğunu biliyorum.

    kime maval okuyosun.

    ikincisi, gizlilik politikası goygoyu. sen 1. aşamada da söylesen 5. aşamada da söylesen maaş skalan bir şekilde az çok ortaya çıkar. ben görüşmeye giderken zaten insanları düşük rakamlara çalıştırdıklarını duymuştum. bilerek gittim.

    önceki entrylere baktığınızda bu kurumun çalışma şartlarından defalarca bahsedildiğini görürsünüz. ben de gelip bunları yazıyorum şimdi. ne oldu sizin gizlilik politikanız? hay yiyim sizin ben o politikanızı e mi?

    bu "bayan ego"ya ısrarla neden rakam belirtmekten kaçındıklarını sordum. bir çok neden olduğunu söylemişti çünkü. maalesef bu sorumu da cevaplamadı. tartışmak istemediğini söyleyip geçiştirdi. gerçekten öyle mi yoksa verecek mantıklı bir cevabı olmadığından mı acaba?

    burası meçhul. :)

    benim için mülakat zaten bitmişti. artık sadece derdim bu ik züppesinin ve doğuş holdingin derdinin ne olduğunu anlamaktı.

    doğuş holding'den bahsediyoruz gençler. boru değil 19 yıllık bir şirket. (ben kuruluşu 1999 biliyorum ama bayan ego beni 1996 olarak düzeltmişti) bu koca koca otomotiv şirketi olan, koca koca televizyonları, radyoları olan holding çıkıp bana delikanlı gibi "kardeşim biz bu pozisyon için şu kadar bütçe ayırdık. sana uygunsa devam edelim değilse teşekkürler" diyemiyor. buna inanabiliyor musunuz? bunu kendilerine de söyledim.

    her yıl trilyonlarca lira parayı cebe indiren bu para babaları, sayesinde para kazandığı çalışanına fazladan vereceği 1000 liranın bile peşine düşmüş durumda. yıllarca okumuş, çeşitli tecrübelerde bulunmuş insanların 1000 lira gibi 1500 lira gibi komik rakamlara çalıştırmak istiyorlar. utanmasalar boş mukaveleye imza atan futbolcu gibi hiç para konuşmadan eleman başlatırlar bunlar.

    mülakatla ilgili son bir kaç şeyden bahsedeceğim bunu destekleyen.

    bu bayan ego artık sonlara doğru utanmadan şu soruyu sordu?

    "sürece devam etmek istiyor musunuz?"

    inanabiliyor musunuz? bir çalışan adayını telefonla ayağınıza getiriyorsunuz. ne kadar alacağı konusundan neredeyse hiçbir bilgi vermeden hâlâ işe talip olup olmadığını soruyorsunuz.

    işte hani kapitalist dünya kapitalist dünya diye devamlı bahsedilen şey var ya, bu onun en canavarlaşmış hallerinden birini gösteriyor.

    tekrar edeyim, bahsettiğim şirket yeni kurulmuş büyümeye çalışan, para sıkıntıları ile boğuşan bir şirket değil. 20 yıllık bir holding.

    çıkmadan önce bu bahsettiğim şeyleri yönetimlerine iletme yetkilerinin olup olmadıklarını sordum. bayan ego da bunu da yanlış anlayıp başladı sıralamaya. yok burada en yetkili kendisiymiş de. yok onların onayı olmadan kimse şirkete giremezmiş de. hep feedback gönderiyolarmışmış.

    ben de onu soruyorum ya be kadın!

    öyle bir hava var ki sanırsın insan kaynakları çalışanı değil holdingin cio'su. halbuki patronların iş arayan garibanlarla muhatap olmayalım diye parayla tuttuğu bir tipsin işte. karakter analizi yapacakmış bana haspam.

    bugün bir doğuş medya kanalı olan ntvspor'da yorumculuk yapan hasan şaş, dün tv8 4 büyükler salon turnuvasında hakeme ana avrat küfürler ediyordu. bakalım çalışanlarının karakterlerine önem veren bu şirket küfürbaz hasan şaş ile ticari itibara zarar verme sebebiyle yollarını ayıracak mı yoksa televizyonuna çıkarmaya devam mı edecek?

    her neyse. sanmıyorum ama inşallah dedikleri gibi iletirler kendilerine söylediğim şeyleri. söylese de pek değişmez zaten. dönen sistemin içine giren bile sistemi bana ölesiye savunurken ne değişecek ki? "şimdiye kadar böyle geldi, bundan sonra da böyle gidecek" kafası var çoğunda.

    velhasıl durum bu gençler. henüz çalışma dünyasının başında olan hevesli gençlerin hevesini kırmak için değil biraz daha türkiye gerçekleriyle haşır neşir olmaları için yazdım bunu. bu ülkeden bir bok olmayacağını, bir an evvel yurt dışına kaçmanın yollarını aramaları için.

    çünkü sektör firma farketmiyor. çoğu kafa bu.

    eğer buraya kadar zamanınızı ayırıp okuduysanız teşekkür ederim.

    ayrıca varsa bir şukü veya favınızı alırım. kendim için değil, olur da belki bu entry debe'ye girerse, daha çok okunur, bir yerlerden doğuş holding sahiplerinin önüne düşer, ağızlarının tadını kaçırır, hatta o "bayan ego"nun da kulağına gider diye. al sana gizlilik politikası!

    edit: destek mesajları için ayrı ayrı teşekkürler.