dil öğrenmenin bir gün tarihe karışacak olması

  • dil öğrenmek sadece insanlarla iletişim kurabilmek(konuşmak) değildir. dil öğrenmek aynı zamanda psikolojik olarak kişisel tatmin de sağlar, insan zihnini canlı tutar, ek olarak belki bilmiyor olabilirsiniz ancak farklı dilleri konuşan insanlar genelde farklı karakter özellikleri edinirler, örneğin konuşulan dilin kültürüne uyum sağlama vs gibi.

    tüm bunlara ek olarak dil öğrenmek demek öğrendiğiniz dilin konuşulduğu ülke/ülkeler ile ilgili kültürü, tarihi, sanat ve edebiyatı da öğrenmek demek.

    şimdi ben de inanıyorum ki ileride belki kulağa takılacak bir cihazla herkes birbirini anlayabilecek, fakat ya yabancı dillerdeki kitaplar ne olacak? onları nasıl okumayı düşünüyorsunuz? ya da diyelim opera izlemeye veya tiyatroya gittiniz kullandığınız aletin çevirisiyle mi izleyeceksiniz operayı?

    elbetteki dünyadaki tüm dilleri vs öğrenmek imkansız bir eylem fakat anadilin yanında yaygın konuşulan veya ilgi duyulan 2 dili iyi derecede bilmek hayattan alınan zevki artıracaktır.

    saydığım sebepler nedeniyle insanlık var olduğu sürece farklı dilleri öğrenen insanlar daima olacak, ilerideki teknolojik aletler iletişimi kolaylaştırır ancak dil öğrenmenin modası hiçbir zaman geçmez.

    tanım: yabancı dil bilmeyen, sıkı çalışıp dil öğrenmek zor gelen insanların kendini avutma şekli olan dilek.

    edit: imla.

    edit 2:

    1- ek olarak aşağıda birisi kitap/opera örneklemim üzerinden eleştirisini yapmış ancak kaçırılan nokta şu, bahsettiğim eylemler kültürel aktiviteler, bir makinanın anlık olarak simültane çevirisiyle ne kadar zevk almayı planlıyorsunuz bu aktivitelerden?

    2- dostoyevski örneği verilip çeviriden kitap okuma önerisi gelmiş, iş görür fakat tavsiyem şu;

    dostoyevskinin herhangi bir eserinin türkçe çevirisini ele alın, bir de aynı kitabın ingilizce/almanca/fransızca gibi yaygın dillerden birindeki çevirisini alın ve karşılaştırın, türkçede en iyi diyebileceğimiz çeviri bile bahsettiğim dillerdeki ortalama çevirilerin yanında sönük kalacaktır. malesef memlekette çeviri anlamında ciddi bir kalitesizlik mevcut. ayrıca şunu düşünün klasik eserler genelde çok bilindiği için çevirileri mevcut peki ya kalburüstü çevirisi bile olmayan kitaplar ne olacak? onları ne yapacaksınız? son olarak, bir eseri orijinal dilinde okumakla alacağınız zevk ile çevirisini okuyarak alacağınız zevk arasında dağlar kadar fark var. neden kendiniz o dili öğrenip kelimelere kendi kattığınız duygularla o eseri okumak yerine eserle okuyucu arasına başka bir insanın veya bir makinenin girmesini isteyesiniz ki?

    3- dil öğrenmek öğrenilen dilin kültürünü, tarihini belli seviyede bilmeyi de gerektitirir, türk insanının genel olarak yabancı dil öğrenememesinin ana nedeni de budur, dili yalnızca dil bilgisini formüllere döküp ezberleyerek öğreneceklerini zannediyor çoğu insanımız ama gelin görün ki kazın ayağı öyle olmuyor.

    aslında wittgenstein sizler için durumu basitçe açıklamış

    ''die grenzen meiner sprache bedeuten die grenzen meiner welt''
    ''the limits of my language mean the limits of my world''
    (bkz: dilimin sınırları dünyamın sınırları demektir)

    (bkz: ludwig wittgenstein)