devlet hastanelerinde insan muamelesi görememek

  • anneannem obez. geçen yaz rahim kalınlaşması yaşadığından sürekli kanaması oldu. önce bu yaşta adet görülür mü diye utanıp kimseyle paylaşamamış ve durum ilerlemiş. en son ankarada şehir hastanesinde tedavi oldu. o sıra doktorun sekreteri anneannemi gidebilirsiniz diye içeri yönlendirmiş. doktor bey anneanneme bakıp size kim gelin dedi diyor. onlarda dışardan izin verdiklerini ve girdiklerini söylüyor. doktor demeye bin şahit isteyecek cümleler kuran doktor bey para vermiyorlar hasta gönderiyorlar diyor. bakmıyor, gönderiyor. bu olayı duyunca kan beynime sıçradı. aksi gibi o gün binalarındaki asansörde çalışmıyormuş sekiz katı merdiven inerek inmiş nenem. anne tarafım o kadar sessizdir ki dayım ve annem peki diyip çıkıyor. bakın bu allahsızlık. bir senin maaşınla benim nenemin ne alakası var iki sizden biri onu yönlendirmiş, izinsiz olan bir şey değil.

    ben masal anlatır gibi kendi ailemde yaşadığım olumsuz hikayeleri sevmem. anlatmam. kendim yaşasam dahi bu ülkede bu konuda ters hassasiyet yaşanmaması için normal olmayan kişilerin ufacık tetiklenmesine neden olacak ayaklanmalı durumları burada hedef gösterir şekilde dillendirmem. bunu neden anlattım. ağızlara pelesenk olan özel hasteneye gitsinler ifadesinin kökeni aslında bu hikayededir. para yoksa horlanabilir algısı yerleşmişse böyle talihsiz cümleler kurulabilir. bide kişi çalıştığı alanı beğenmiyor. orayı basit, geleni gideni basit görüyor. özel hastaneye gidecek güçteyse ama o zaman iş değişir mi. iki yüzlülüğe gerek yok.

    bu sene istanbulda sağlık ocağına gittim. doktor hanım bana dedi ki boğazındaki enfeksiyon ağır. antibiyotik yazıcam. senin kullanman gerek iyi ki gelmişsin dedi. iyi ki gelmişsin dediği için sadece bir gece önce ateşten gözünü açamayan ben eve gelir gelmez önce e nabızdan tam adını öğrendim sonra teşekkür için cimere yazdım. bana iyi ki gelmişsin demesi yetti.

    benim yaptığım iş hiç kolay değil. parası da bombok. ama bir gün çocuk gönderiyorlar para vermiyorlar diye bi veliye çıkışmadım. buna rağmen özel eğitimli çocuklara bebek gibi baktım. konuşamıyorlar, eve gidip şikayet edemezler. gönülden yaptım. işe prensibimle baktım. gönüllerini hep hoş etmeye çalıştım. o yüzden bu bakış açısını anlayamam. bir başka biri eğitim konusunda öğretmeniyle yaşadığı olumsuz deneyimiyle beni genelleştirsin istemem. ben ayrı biriyim. meslek grupları bağlı oldukları alanlara göre benzer davranışlar kümesi bulundursada içleri birbirinden farklı özellikleri olan insanlarla dolu. o yüzden silmek gerek önyargıları. kötü yaşantılara sadece talihsiz denk gelişler olarak bakmak gerek. herkesin ayrı bir birey olduğu hatırlanmalı, alanına saldırıcı davranışlardan muhattaplar kaçınmalı.

    ben artık toplumda neyi güzel görürsem onu yüceltiyorum. herkes aynı değil. kişinin davranışı subjektiftir bağlı olduğu meslek grubunu bağlamaz. bu tarz durumları da görmezden geliyorum. hangi kurumda olursan ol, sana yapılan davranış senin yönetebileceğin kriterlerini senin koyduğun, robotik ve kusursuz olmaz. bu sana yapılan gibi gözükse de bu aslında kişinin tamamen kendisiyle alakalı problemleri yüzünden kendine yaptığı bir şey. seni hatırlamayacak zaten o. sana yapılıyormuş gibi kişiselleştime. o kendini unutamadığından böyle saldırgan davranıyor. o yüzden hırslanmaya bile gerek yok. karmaya emanet ediyor ve bırakıyorum.

  • sebebi sağlık personeli değil sağlık bakanlığının mhrs sistemi ile yığdığı hastalar, akape'nin atadığı başhekimleri ve yöneticilerdir.

  • 3 ay önce kuduz aşısı sadece belirli hastanelerde yapılabildiği için eve en yakın olan hastaneyi ümraniye devleti seçip acile gitme gafletinde bulundum.

    sadece aşı olmamı onaylamaları için acilde yaklaşık 4 saat bekledim. acil bölümü resmen düğün salonu gibiydi. insanlar ailece gelmişler gülüp şakalaşıyorlardı. en son biraz ilerde oturan bir kadının karnı burnunda hamile gelini ve damadı gelmişti geçmiş olsuna( evet daha muayene bile olmamış neyi olduğu belli olmayan birine hastanenin aciline geçmiş olsuna geldiler). 4 saat sonra sıra bana geldiğinde neyimin olduğunu soran görevli yorgunluktan sararmıştı resmen. ben o gün muayene olmaya gire 400 küsürüncü kişiydim, ben çıkarken yeni gelenler 600lerde sıra alıyordu.

    insanların acilde ailece çay bahçesi modunda takılabildiği bir ortamdan nasıl bir hizmet bekliyorsunuz gerçekten?

  • bir kaç yıl önce kapının önünde bekliyorum kapıda hafif aralıkla açık, benden başkada bekleyen kimse yok ( burası küçük bir yer öyle akşama kadar 300 hasta bakıyorum stresliyiz filan.. mümkünü yok)

    neyse köyden bi kadın gelmiş yanında küçük kızı, içerde genç bir doktor

    kadını çocuğunun yanında azarlamıştı, niye sürekli geliyorsun vb bir şeyler söylemişti, ayıp yanı ne gerek var insanları kırmaya, köyden geliyorsa keyfinden gelmiyor demek ki sıkıntısı, acısı devam ediyor

    sonra aynı muameleyi ters bir adama yapıncada sorun yaşıyorsunuz, tamam ablacım ben anlamıyorum de geç, başkasına gitsin, niye azarlıyorsun?

    neyse bak altta biri entry döşemiş, yine bir şekilde haklı çıkma çabası ve bu entryide seri şekilde eksiliyorlar

    hemşerim ben diyorum ki üslup yanlış, anladın mı? tarz yanlış, konuşma şekli yanlış, özellikle acı çeken ağrı çeken insanla böyle iletişim kurmak çok yanlış, biz sana demiyoruz ki yaptığın işin stresi yok, sorunu yok, her işin kendine göre sorunu sıkıntısı var

    düzeltme: bakın düzgünce bir şey anlatmaya çalışıyorum şu yazıma bile küfürlü mesaj atan doktor çıkıyor

  • katıldığım düşüncedir. bu sebeple yaklaşık 4 senedir doktora gitmiyorum. randevu alsan bile illa bekliyorsun, doktor doğru düzgün dinlemiyor, dinlese bile önemsizsin o sırada. bir tahlil yaptırayım doktora sonuç göstereyim derken gün bitiyor. halbuki benim toplam işlemim gün içinde yarım saat sürüyor ama tüm günüm hastanede geçiyor. bir de başı ağrasa, burnu aksa hastaneye giden o çılgın kalabalığı da hesaba katınca iyice soğuyorum. sinsi sinsi aradan girmeye çalışmalara vesaire. sinir hastası olmamak için bence uzak durulması gereken mekanlardan birisi. allah muhtaç etmesin tabi.

  • gerekli tetkikleri yalnızca doktorların bildiğini sananların anlamayacağı gerçek.

    yıllarca her kışı tıkalı burun, yaşlı gözler, düşük yaşam kalitesiyle geçirdim. defalarca doktora gittim. biri de çıkıp d vitaminime bakmadı. sağlık konularına ilgili bir arkadaşımın tavsiyesiyle son gittiğim doktora d vitaminime bakmasını istediğimi söyledim. dipteydi resmen. meğer bağışıklık sistemimdeki problemlerden biri buymuş. d vitamini kullanmaya başladıktan sonra tüm şikayetlerim bitti.

    ben söylemeden niye kimse bakmayı akıl etmedi o zaman amk. çok biliyorsunuz.