debe'nin kaldırılması

  • debe, "dünün en kaliteli yazıları" demek değil. debe, insanların anlık beğenilerini ölçüyor. yani sözlüğün iq seviyesi degil de kalp ritmi veya adrenalin seviyesi.

    debe'nin genel kalitesizliği sözlüğe has bir durum da değil:
    en beğenilen youtube videolarının kedi köpek videoları olması da,
    reality showların yüksek reyting almaları da,
    instagramda kıçtan ibaret profillerin beğenilmesi de pek farklı değil.

    platform anlık tepkileri ödüllendirecek yapıdaysa, insanın beynine değil de baz duygularına hitap edecek işler yapmak hem daha ucuz, hem de daha etkili.

    "beyne hitap edecek" ile kastettiğim illa 500 sayfalık doktora tezleri değil, mizahın da kalitelisi ve yüzeyseli var. bir bakınızla orgazm olduğum çok oldu burada. ama bu, tıpkı kaliteli bir komedi dizi yaratmak gibi zor bir iş. oysa mevcut düzende, mesela bir hesaptan uydurma bir başlıkla orta yapıp, diğer hesaptan da akıllı aptal herkese hitap edebilecek bir bakınızla gol atmak aynı ödülü alabiliyor. bunun da komedideki karşılığı slapstick olsa gerek. kimseyi orgazma ulaştırmıyor ama herkesi o anlık kıkırdatıyor. üzerinden 5 dakika geçse herkesin unutacağı, hatta "ulan buna mı gülmüşüm" diyeceği şeyler.

    (benim porno izlemem de böyle oluyor gerçi, 5 dakka sonra ekrana bakınca "ulan buna mı...neyse" deyip, browser tarihçesini siliyorum)

    youtube'da kedi videosu sevenler, "youtube'un en iyi videosu bu olmalıdır" diyerek oylamiyorlar.
    reality show izleyenler, "bu program toplum için belgesellerden, haber programlarından daha önemlidir" diyerek izlemiyorlar.

    dolayısıyla bu işin çözümü debe'yi kaldırmak değil, iki ayrı liste yapmak:

    1) "beğendim"
    2) "herkese tavsiye ederim, işi gücü bırakıp buna bakın" (şimdiki favorilerin günlük listelenmesi gibi)

    (hatta bence bir 3. gerekli mekanizma da, dışarıya kapalı bir favori listesi oluşturmak: belki sado mazo yazılarını referans olarak saklamak istiyorum ama kimsenin bunu görmemesini istiyorum)

    ilkini seçerken insan, anlık güdüleri dışında kimseye hesap vermek zorunda hissetmiyor: "sana mı soracağım neyi beğeneceğimi?"

    ama ikinci liste insanı kısa da olsa düşünmeye zorlar: "bir şeyi tavsiye etmem demek, bir nevi kefil olmam ve başkalarını etkilemem demek". bu mekanizma anonim dahi olsa, psikolojikman "başkaları ne der" veya "bu başkaları için iyi mi" kafası yaşamamız kaçınılmaz. bu da sadece omurilik soğanımızla değil, beynimizle de karar vermeyi sağlar.

    bunlar siyasi propagandaları engellemeyecektir. bu sistemi de "hack" etmenin yolları vardır illa. hiç bir önlem kalitesizliği veya trollüğü bitirmez ama %10 bile azaltsa iyidir. anonim olsun olmasın, favori bazlı bir listenin de, referans olcak entryleri şimdiki sisteme göre daha ön plana alacağına inanıyorum.

    sonuçta sözlük ekibinde bu data var, simulasyonlar yapıp hangi formülle nasıl entryler debeye giriyormuş, geçmişe dönük testler yapabilirler

  • vakti geldi de, geçiyor bile..
    sözlük seviyesi yerlerde mâlum. kayda değer birşeyler okumak gerçekten zor. şu anki haliyle sözlük; yapımcılığını rahmetli osman yağmurdereli'nin yaptığı bir televizyon dizisini andırıyor. hatırlarsınız, ''macera devam ediyor'' diye başlayan dizilerin, 10 bölüm geçmeden ''kahkaha devam ediyor'' diye sunulduğu günleri.

    kutsal bilgi kaynağı'mızı da, el birliğiyle komikli bakınız verme yarışması'na çevirdik ve bundan hiç rahatsız olmuyoruz.
    debe'ye girme aşkına, sözlüğün içine sıçıyoruz ve bundan keyif alıyoruz. bunun en büyük sebebi de, günden güne kalitesi ve seviyesi düşen debe listesi.

    bundan 4-5 yıl önce, facebook'taki caps sayfalarında yapılırdı buna benzer birşey. üyeler, sayfa admini bir paylaşım yapsın diye hazırda beklerler ve 'ilk yorum' yazabilmek için yarışırlardı. o sayfalardan hiçbir farkımız kalmadı. biri bir başlık açsında, hemen altına bakınız verip debe'ye girelim diye bekliyoruz.

    ''yetmiyor''

    arkadaşımızın hesabından nick'lerden meslek tahmini yapmak başlığı silinsin diye başlık sıçıyor, hemen altına #57548479 diyoruz. neden? çünkü debe'ye girmemiz gerekiyor.

    olmadı mı?

    karadeniz müziğinde yarım bırakma samimiyetsizliği başlığı açıp ortalıyoruz, ve goool. #57578807
    neden? çünkü güzel espri bu.

    henüz yeni bir yazar sayılırım. saçma çay efsaneleri reklamınız olmasa, daha uzun yıllar çaylak olarak kalacaktım belki de kimbilir. bu yüzden bana düşmez bunları söylemek.

    sırf debe listesi'ni okumak için sözlüğe giren yüzbinlerce kullanıcı vardır ve bu çok büyük bir kazanç kapısıdır eminim. ancak bu hızla kirlenmeye devam edeceksek, onay sırasındaki binlerce çaylağı bekletmenin hiçbir mantığı yok. daha çok paraysa olay, alın hepsini içeri.
    daha çok dürümse, koyverin gitsin..

    önerim; bir süreliğine de olsa debe listesinin kaldırılması. kaliteli entryleri, geçen haftanın en beğenilenleri istatistiğinden de takip edebiliriz.
    şimdilik sadece biraz temizlenmeye ve bilgi kaynağımızı kutsamaya ihtiyacımız var hepsi bu.

    haa yok iyi böyle diyorsanız, eksi hemen altta, solda.