danıştay savcısının tsk başörtüsü mütalaası

  • ön edit: aklıma mustafa kemal atatürk’e sorulan “neden ‘cumhuriyet’ savcısı” sorusuna ata’mızın verdiği cevabı getirmiştir: “devletin her kademesinde olanlar yanlış yapabilirler. hukuk dışına çıkabilirler. onlara millet, devlet ve ikisini de kucaklayan cumhuriyet adına hesap soracak olan savcılardır. onun içindir ki sadece savcılar için -cumhuriyet savcısı- denilmelidir.” (not: annem ve yakın akrabalarım başörtülüdür ve bununla gurur duyuyorum. kimsenin başörtüsüyle bir problemi yok, problem iktidarın başörtüsü üzerinden laiklik ilkesini ilga etmeye yönelik çalışmaları.)

    tam hali, “danıştay savcısının milli savunma bakanlığı’nın kadın subay ve astsubayların başörtülü olarak görev yapabileceğine ilişkin yönetmeliğin iptali istemiyle açılan davadaki mütalaası” olacaktı ki; malumunuz karakter sınırı.

    danıştay son zamanlarda gerek andımız kararında olsun, gerek atatürk kabartması kararında olsun iktidardan çekinmeden iptal kararları verebildi. bu sefer de danıştay savcısının tsk’nın personellerine başörtüsünü serbestleştiren yönetmeliğin iptali istemiyle açılan iptal davasındaki görüşü gündem oldu.

    yorumu size bırakarak olayı vakit kaybetmeden paylaşıyorum.

    --- spoiler ---

    milli savunma bakanlığı tsk bünyesindeki kadın subay ve astsubayların başörtülü olarak görev yapabilmelerine imkan sağlayan bir karar almıştı.

    ancak bu karar hkp tarafından danıştay'a taşındı. msb'nin aldığı başörtüsü kararının iptali için iptal davası açtı.

    bu davada bugün yeni bir gelişme yaşandı. danıştay savcısı, davaya ilişkin esas hakkındaki mütalaasını verdi.

    savcı mütalaasında şu ifadeleri kullandı:

    “anayasanın 2. maddesinde, türkiye cumhuriyetinin başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir.

    kamu hizmetinde 'laiklik ilkesi' tarafsızlık ilkesinin bir unsuru olup, dinsel alanda tarafsızlık, laiklik olarak da tanımlanabilir.

    tarafsızlık, kamu hizmetine hakim olan temel ilkelerden biridir. idareye yüklenmiş bir ödev niteliğini taşıyan tarafsızlık ilkesi ile kamu hizmetini yürüten personele siyasi, sosyal ve dinsel eğilimlerini dışa yansıtmama yükümlülüğü getirilmiş, kamu hizmetinin düzenli ve her türlü kuşkudan uzak bir şekilde yürütülmesi amaçlanmıştır.

    657 sayılı devlet memurları kanunu'nun 6. maddesinde yer verilen tarafsızlık ve eşitlik ilkesine bağlı kalmakla yükümlü bulunan kamu personelinin, hizmetin yürütümünde taraflı davrandığı yönünde şüpheye neden olmaması, siyasi görüşlerini, dinsel aidiyetlerini hiçbir şekilde belli etmemesi gerekir.”

    danıştay savcısı, mütalaasında hükümetin yanıtına da yer vererek şunları kaydetti:

    “her ne kadar davalı idarece, düzenlemenin dini inanç ve ibadet hürriyetini güvence altına alarak, kadın personele istemesi halinde belirli şekil ve şartlar altında başını kapatma özgürlüğü tanıdığı belirtilmekte ise de; idarenin düzenleme alanının kamu hizmetinin gerekleri ve kamu yararıyla sınırlı bulunması, kamu hizmetinin ana ilkelerinden olan tarafsızlık ilkesinin idarece öncelikle gözetilmesinin gerekmesi nedeniyle, kamu hizmetini yürütmekle yükümlü bulunan ve bu statüye girerken belirli ilkelere uymayı kabul eden kamu görevlilerinin, din ve vicdan hürriyetinden bahisle dinsel mensubiyetlerini öne çıkarmalarına olanak sağlayacak şekilde kural getirilmesi, anayasanın 2. maddesinde yer alan 'laiklik ilkesi' varlığını korudukça, hukuken kabul edilemez.

    din ve vicdan özgürlüğü bağlamında kamu personelinin dinsel aidiyetini göstermesine imkan tanınmasının; kamu görevini yerine getirirken ne kadar tarafsız davranırsa davransın, hizmetten yararlanan kişilerde şüpheye yol açabileceği ve bundan da kamu hizmetinin zarar göreceği açıktır.

    belirtilen nedenlerle, dava konusu düzenlemenin iptali gerekeceği düşünülmüştür.”

    --- spoiler ---