damar yolunu açamayan hemşire

  • "hemşirelerde varoş bi hava yok mu lan" demiş biri.

    var kardeşim, çok haklısın. haftanın beş günü 12 saat çalışıyor, senin dokunmadığın anacığının afedersin her yerine temizlik için dokunuyor, kokusundan tiksinip maske taktığın idrar sondasını boşaltırken o, sen yanında ayakta dikiliyorsun ve o senin "togo" ayakkabılarınla göz göze geliyor... aklında hasta annesi var, izin alamıyor, rapor kabul etmiyor bazı hastaneler, burnundan getiriyorlar o raporu.

    hemşireler çok varoş kardeşim. üstleri başları hep bi kirli. saçlar dağılmış mesaisinin son saatlerinde, çünkü sen"geliyor musunuz bakiym bakiym diye" butona bastın tüm gece. yatışının yedinci gününde yine butona basıp "doktor ne zaman gelecek" diye sordun, odana kadar tam 43 adım atıyor cik cik öten butonu kapatmak için, o hesapladı.

    hemşirelerden başka varoş yok kardeşim. çünkü odada baban kötülenince koridora doğru "resepsiyoooonn" diye bağırmana rağmen sana çemkirmiyorlar, "canım, şekerim, aşkım" kelimelerine trip atmıyorlar, oysa emniyete gidip polise hiç kimse "dün gece bizim eve hırsız girmiş aşkım" demiyor. bunu diyebilmen hemşirelerin varoşluğundan, harika bir yere dokunmuşsun tebrik ediyorum.

    hemşire damar yolunu bulamıyor, kolların morardı ve kısa kollu giyemiyorsun... senin adına gerçekten üzüldüm. benim kadar o hemşire de üzülmüştür buna emin ol, çünkü varoşluk bunu gerektiriyor biraz da. can yakmayı kim ister? acı çeken insanlara bakıp zevke gelen bir meslek olduğunu düşünenleriniz var. hepiniz adına üzgünüm.

    teşekkürler.