düğün istemeyen hatun

  • erkekler için düğün istemeyen hatun yetmez, aynı zamanda düğün istemeyen anne ve kayınvalide de gereklidir. nişanlın istemese annen isteyebilir yani.

  • covid-19 salgını döneminde olması gereken kadındır.

    daha bu hafta bursa'nın yenişehir ilçesinde bir kadın nişanlısına "salgında düğün yapmayalım" dedi. oğlan tarafı "o kadar insana altın götürdük, altınları toplamamız lazım" diyerek zor bela düğünü yaptırdı.

    sonuç: covid-19 nedeniyle gelinin annesi çok ağır bir şekilde hayatını kaybetti, gelinin babası yoğun bakımda. damat covid pozitif çıktığı için hastanede yatıyor. gelin en son damada şöyle demiş:

    "inşallah ölürsün, ama ölmezsen seni boşayacağım. altınlarınla mutlu mesut bir hayat yaşa!"

    değer miydi?

    yapmayın gençler. kıyın nikahınızı geçin, düğün elbet yapılır...

  • erkek tarafı ailesi tarafından hakkında "yollu" dedikodusu çıkarılacaktır büyük ihtimalle. lol

    hanımlar düğün isteyin, altın isteyin, bizim gibi mal olmayın. kıymetiniz olmaz.

  • bu başlığa gelip atıp tutuyorsunuz. ama kayınvalideler öyle demiyor gençler. oğluma krallar gibi düğün yapıcam diye kurum kurum kurulup yıllarca o düğünün hayali ve umuduyla hayatta kalan cefakar fedakar anneleriniz sizin bu başlığa gelip atıp tuttuğunuzu, yok öyle hatun bulunca evlenecem demelerinizi görse sizi terliğin tersiyle kovalar mahalle mahalle.

    geçin bu işleri. önce kendi annenizi bi ikna edin bakalım düğün yapmadan yedi düvele hava atmadan rahat durabileceklerse gelin kıza talip olun. düğün istemeyen hatun çok.

    hatta etrafımda düğün isteyen bi tane hatun yok. siz neyin tatavasını yapıyosunuz.

  • yerine her zaman en şatafatlısından, en kalabalığından, en pahalısından bir düğün isteyen kadının tercih edileceği kadındır. ama bazı insanlar karakterlerinin gerektiği şekilde davranmaktan başka bir şey yapamazlar ne yazık ki.

    şu hayatta en sevmediğim şeylerden birisi düğün. davetli olarak dahi gitmek istemem ki kendim isteyeceğim. o kadar insana, akrabaya, saçmalığa vs. asla katlanamam.

  • bu benim. üstelik de istemiyorum yapmayacağım değil, istemedim ve yapmadım. daha doğrusu yapmadık.

    eşimle evlenmeden önce iki yıl birlikte yaşadık. ikimiz de geleneksel ailelere sahip değiliz. bu türkiyede bulunmaz bir nimet.

    kız isteme seramonisi de gerçekleşmedi. ailelerimizi bir araya getirdiğimiz -kendi evimizdeki- bir akşam yemeğinde evleneceğimizi açıkladık, onlar da tebrik ettiler ve nikah tarihini kararlaştırdık.

    yüzük konusunu nikaha kadar unutmuştum. herhangi bir kuvvetin bana elmas veya pırlanta taktırmasının imkanı olmamasından dolayı tektaş zırvalığı zaten söz konusu bile değildi. evli olduğumu birilerine göstermek zorunda olduğuma inanmadığım için evlilik yüzüğü takmayı düşünmedim. ama bu da bir formalite olduğu için nikahta takmak üzere bir çift gümüş yüzük aldık. gümüş iyidir kimsenin kanlı terini taşımaz.

    sosyal ve kültürel hayata önem veren orta sınıf emekçi insanlar olarak, düğün için para biriktireceğiz diye tatillere gitmekten, istediğimiz kitapları almaktan, arkadaşlarımıza içki ısmarlamaktan kendimizi alıkoymadık. kazancımızı, yettiğince tüm insani ihtiyaçlarımızı karşılayacak şekilde harcamaya ve canımız istediğinde şımarmaya devam ettik. çok parasız dönemler de yaşadık/yaşıyoruz/yaşayacağız ama tek amacı başkalarını memnun etmek ya da kıskandırmak olan bir şey için kendimizi sıkmadık. yapabilirdik ama yapmadık.

    nikaha davet ettiğimiz insanların hepsi bizimle aynı fikirlere sahip değildi. nikahta kör gözüne parmağım durumlar yaratmak istemedik. sonuçta aile büyükleri, kimi saygın yetişkinler filan kırmaya gelmez. kendimizi rahatsız hissettiğimiz halde gelinlik/damatlık formalitesini olabilecek en sade şekilde yerine getirdik. bu bir gereklilikti ve fakat onların da bize saygı duymaları gerektiği için kendi sade nikah törenimizden sonra veda ettik.

    nikahtan sonra arkadaşlarımızı eve toplayıp kendi aramızda parti verdik.

    evlendiğimizde kıştı. balayı için zamanımız yoktu. büyükadada eski bir köşkten bozma bir otelde bir oda kiraladık. haftaiçi bir akşam kadıköyden vapura akbil basarak balayına gittik. balayına giderken satın aldıkları biletten, havaalanına götüren taksiye kadar her anını sosyal medyada paylaşan çiftlerle taşak geçmek için akbil anını fotoğraflayıp balayı başlasın diye paylaşmayı planlamıştım ama sosyal medyayı o şekilde kullanan insanlardan olmadığım için bunu yapmayı unuttum.

    büyükadada orman kıyısındaki odamızda 2 güzel gün geçirdik. ormanda yürüyüşler yaptık, meyhanelere gittik, fotoğraflar çektik. arabasız ve insansız adanın tadını çıkardık, kafamızı dinledik.

    2 günün sonunda akbil basıp eve döndük ve hayatımıza kaldığımız yerden devam ettik.

    gelinle/damatla tanışmak, el öptürmek için gelen giden akrabalar olmadı. ailelere bu konuda gerekli ultimatomlar verildi.

    herhangi bir gereklilik doğmadığı sürece, birlikte bekarken aldığımız eşyaları, ömürleri tükenene kadar kullanmaya devam edeceğiz.

    bütün bunların yanında belirtmek isterim ki eşim de ben de ailelerimizin tek çocuğuyuz. eminim bizim evliliğimiz için ailelerimizin içlerinden geçen başka şeyler vardı. ama şuna da eminim ki bizim mutluluğumuzu görüyorlar ve onlar da mutlu oluyorlar. çünkü çok hırs iyi bir şey değil. en pahalı düğünü yapıp en büyük tektaşı taktığınızda da arkanızdan konuşan birileri olacak. kimseyi aynı anda mutlu edemeyecek ya da kendinize hayran bırakamayacaksınız. bundan beslenmeyin. kendinize verdiğiniz değeri insanlara yaptığınız gösteriş kapsamında ölçmeyin. evlenmek için değil gerçekten hayatınızı paylaşacak kadar özel birini bulduysanız evlenin. eşiniz en iyi arkadaşınızsa evlilikte mutlu olabilirsiniz, arkadaşınızınkinden daha büyük bir pırlanta yüzük taktığınızda, ya da daha pahalı bir düğün yaptığınızda, daha büyük bir evde yaşadığınızda değil.

  • ailelerin "biricik oğlumuza düğün yapamayacak mıyız?""ay bir sefer eğleniyorsun kızım ne o öyle dul kadın gibi." diye mızmızlanmasıyla sike sike düğün yapacak kadındır. kendisine yazık olur. sevdiceğiyle gürültüsüz karmaşasız sakin ve hoş bir nikâhla evlenebilecekken ailenin durumuna göre piyanist şantörün saçma sapan gürültüsüne veya havuz başında kokteylle başlayıp kafada kravat göbek atmayla biten bir etkinliğe maruz kalacaktır. ağır gelinliği ve elli kilo spreylenmiş ve duvakla ağırlaşmış saçını saatlerce taşımak zorunda kalacak, yüzündeki katman katman makyajı silmek için geceye kadar beklemek zorunda olacak, ayağındaki topukludan ayakları su toplayacaktır. bunun yanında "ay pakizesu halamlara hoşgeldiniz demediniz küsmüşler. aa damadın amcasının gelininin teyzesi gram altın takmış cık cık cık." muhabbetlerine maruz kalacak sinirden stresten evlenirken boşanmayı planlar duruma düşecektir.
    evliliğinin ilk zamanlarını gezip tozarak geçirmesi gerekirken kol gibi borç ödeyecektir.
    yazık olacaktır. karışmayın daha fazla zavallı kadınlara.

  • ben de bu gruptanım. sabahtan akşama kadar başkalarının benden çok eğleneceği, rahatsız kıyafet içinde bütün gün topuklu ayakkabılarla duracağım, başkalarını memnun etmek adına tonlarca para döküp herkesin yine konuşacak bir şey bulacağı bir güne paramı yatırmaktansa uzun bir tatil/balayı yapmayı yeni yerler görmeyi tercih ederim.