cumhuriyet (gazete)

  • akp'nin, muhalefeti dizayn etme projesinin bir başka icraatı olarak ulusalcılara hediye ettiği kurum.

    tayyip erdoğan'ı iktidar yapan toplum dinamiklerine bakarsanız, bu dinamiklerin ortaya çıkmasında en önemli rolü, kendine "laik-kemalist" diyen ancak aslında düpedüz ırkçı-milliyetçi olan ulusalcıların oynadığını görürsünüz. akp'nin, 15 senedir ekmeğini yediği muhafazakar mağduriyetini yaratanlar, yedikleri her boku "atatürkçü" kisvesi altında yapan ulusalcılardır. 28 şubat, başörtüsü zulmü, muhafazakar partilerin kapatılması gibi, akp'nin yükselişinin fitilini ateşlemiş olayların hepsinin altında, ulusalcı ideolojinin imzası vardır. akp seçmeninde çok güçlü bir şekilde yerleşmiş olan, kemalist olmanın muhafazakar vatandaşa zülmetmek olduğu algısı da, bu icraatlar sayesinde yaratılmıştır.

    bu söylediklerimdeki, "muhafazakar" kelimesini "kürt" ile değiştirerek kürt sorununa da uygulayabilirsiniz. bugün, chp, muhafazakar ve kürt seçmene hiç bir şekilde nufuz edemiyorsa, bunun sebebi, chp'nin ulusalcı geçmişinin, bu toplumsal kitlelerde yarattığı algıdır.

    türkiye'deki muhalefeti yok edemeyeceğini anlayan tayyip erdoğan, 7 haziran 2015 gününden itibaren strateji değiştirdi. o günden beri, muhalefeti ulusalcılara emanet etmeye çalışıyor. iyi parti'nin ortaya çıkışı, vatan partisi'nin 35 tane oyuyla iktidar ortağı gibi hareket etmesi, sola ve kürt hareketine yakın bütün gazeteci ve siyasilerin başlarına bir iş gelirken, ağır ulusalcı muhaliflerin istedikleri gibi yazıp çizmeleri de, bu strateji ile uyumlu gelişmeler. tayyip erdoğan, muhalefet ulusalcıların elinde olursa muhafazakar seçmen bloğunun asla bölünmeyeceğini ve ulusalcılardaki kürt nefreti yüzünden muhalefetin de asla tam olarak bir araya gelemeyeceğini çok iyi biliyor.

    ulusalcılara son hediye edilen kurum, cumhuriyet oldu. bu noktada sonra, cumhuriyet de, aynı sözcü gibi, 2 amaca hizmet edecek.

    1- muhafazakar mağduriyetini taze tut. kemalizmin din karşıtı olduğu algısını pekiştir.

    2- kürtlere muhalefette yer olmadığını hatırlat. muhalefetin bir araya gelmesini engelle.

    bonus: muhalefeti, tayyip erdoğan nefreti boyutuna indirgeyerek, akp tabanının çözülmesini engelle.

    bunlar zaten tayyip erdoğan'ın dizayn ettiği muhalefetin temel ilkeleri. erdoğan'ın ülkede olmasını arzu ettiği muhalefet ile ulusalcıların ideolojisi pek bir güzel örtüşüyor. o yüzden ulusalcılar, sarayın kapısında yatıyorlar aman reis bize de bu düzen içerisinde bir görev ver diye. hem bu düzenin ekmeğini yiyelim, hem de adımız "muhalif" kalsın. yemin ediyorum, yandaşlıktan bile daha güzel bir pozisyon.

    bundan 20 sene önce ben lise sıralarındayken, bu ülkede nasıl oluyor da atatürk'ten nefret eden insanlar oluyor diye merak ediyordum. sonra anladım ki, kimsenin atatürk'ten nefret ettiği filan yokmuş. insanlar, "atatürkçü" maskesi takmış ırkçılardan, zalimlerden, hizipçilerden nefret ediyormuş. ulusalcı denilen zümre, kemalizm adını verdikleri ideolojiyle, atatürkçülüğü resmen zehirlemişler. atatürk milliyetçiliğini ırkçılığa, atatürk anti-emparyalizmini yabancı düşmanlığına, atatürk devletçiliğini biat kültürüne, laikliği başörtüsü yasağına, parti kapatmaya indirgemişler. özünde, moderleşme ve batılılaşma olan atatürk devrimi unutulmuş, yerine ulusalcıların ucubik ideolojisi gelmiş. erdoğan da, bu kokuşmuş ideoloji muhalefette olduğu sürece sırtının asla yere gelmeyeceğini biliyor, çünkü ulusalcıların ne bok olduğunu herkesden önce halk biliyor.

    alın, cumhuriyet'i de tepe tepe kullanın. aynı türkiye cumhuriyeti'ne yaptığınız gibi, gazete olan cumhuriyet'i de yok edin.

    not: kemalizme laf söylediğim için bol bol küfür yedim. eğer sizi kemalizmden kastınız, atatürk devriminin beslendiği felsefeyi anlamış bir hayat görüşüyse, herbirinizle "en kemalist kim" yarışına girerim. yok, sizin bahsettiğiniz, ulusalcıların 100 sene önceki siyaseti dogmalaştırıp, atatürk'ün adını kullanarak meşru hale getirmeye çalıştıkları askeri vesayetten başka hiç bir şeyin iktidarda tutamadığı baskı/zulüm rejimiyse, o zaman o ideoloji islamcılıktan da tehlikelidir. burada uğur mumcu'nun kemalist olduğunu hatırlatan kafası karışıklar, kendisinin ne tür bir kemalist olduğunu iyi anlasınlar. eğer anlayamıyorlarsa, gidip "kemalist" darbe ile cumhuriyet'ten uzaklaştırılan özgür mumcu'ya sorabilirler. uğur mumcu'yu hangi ideoloji öldürmüştür ve bugün "kemalist" olduğunu iddia edenler, o ideolojiyle aynı yatakta değil midir, değil midir bunu size bir anlatsın kendisi.

  • öyle zannediyorum son gelişmeler konusunda en çok yorum yapmayı hak edenlerden bir tanesi benim; neden diyecek olursanız, sözcü ile birlikte cumhuriyet gazetesini, 1 ocak 2007'den bu yana aralıksız olarak, haftanın altı günü, parasını vererek satın alıyorum; sözcü'nün tirajının bu noktalara geleceğini ön görmüştüm; yüzbinlerce okur arasında bir gazete almış olmam pek bir anlam ifade etmiyor olabilir ama kimi zaman günlük ellibinin altına düşen tirajıyla cumhuriyet'i her gün parasını vererek satın alan kesime ait olmak önemlidir diye düşünüyorum.

    düşüncelerimi ifade etmeden önce yıllara yayılan entrylerime bir göz gezdirin ve hdp / liberal çizgide olmadığımı, tersine izmirli yurtsever bir cumhuriyetçi olduğumu, perinçek tayfasından da hiç hazetmediğimi, sosyal demokrat görüşlere sahip olduğumu görürsünüz; bunları mecburen yazıyorum çünkü burada insanlar, yazılanı okumadan kimin yazdığına bakıyor ve niyet okumasının kralını yapıyor.

    son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: bu son gelişmeler cumhuriyet'in tabutuna çakılan büyük bir çividir ve beni artık onbir yıllık parasını veren bir okur olmaktan vazgeçirmiştir; nedenlerini izah edeyim.

    bugün artık özel haber adı verilen ve gazetenin kendi muhabirlerinin yaptıkları haberler dışında, tüm gazeteler yerli haberleri anadolu ajansı, dha vb. gibi bir kaç ajanstan alıyor; bunları iktidara olan yakınlığına göre sayfalarına yerleştiriyor; dolayısıyla hür basını takip etmek isteyen biz kesim için zaten bir elin parmaklarını geçmeyen gazeteler bakımından seçim yapabilmenin temel kriteri köşe yazarları oluyor. köşe yazarları bir gazeteye kimliğini veren asıl faktör; dikkat ederseniz, bu başlık altında cumhuriyet'in eleştirildiği ana konu mit tırları haberi vb. değil, daha ziyade, can dündar ile birlikte gazeteye gelen bir kısım yazarların varlığı.

    şimdi bu noktada, çoğunluktan ayrılıyorum; orhan bursalı'nın başını çektiği bir kısım yazar grubu diyor ki bu gazetenin ilkeleri bellidir, aleyhinde yazamazsınız; bu dediğine ilkesel olarak katılıyorum; ancak bir ayrıma gitmek şart, yoksa bu genelleme bizi hatalı bir değerlendimeye götürür. ahmet altan, abdülkadir selvi, (zamanında) ekrem dumanlı, engin ardıç gibi ismi gazeteci ancak kendisi bir kesimin düdüğünü çalan adamları nuray mert, engin aydın, ahmet insel gibi akademisyen fikir adamlarından ya da ahmet şık gibi muhabirlik mesleğine sahip çıkan muhabirlerden ayırmak lazım; bu ikinci grubu sevseniz de sevmeseniz de entellektüel dürüstlüklerinden şüphe edemezsiniz; murat belge'yi de bu grupta sayıyorum; bu ikinci grubun düşünceleri bize bazen hitap etmese de bunları birilerinden para aldıkları için çıkar ilişkisi içerisinde yazdıklarını söyleyemeyiz; ya da ör. sevilay yılman gibi dedikodu yazarak para kazanıyorlar da diyemeyiz; dolayısıyla bunlar, bulundukları gazetenin entellektüel seviyesini, fikir yelpazesini zenginleştiren kişilerdir; bu kişilerin cumhuriyet'te bulunması gazeteye büyük bir değer katıyordu. artık öyle değil.

    son gelişme ile birlikte çiğdem toker, özgür mumcu, tayfun atay da gazeteden ayrıldı; bu kişiler de mi numaralı cumhuriyetçi? yerleri nasıl dolacak? bizim apartmanın 75 yaşında bir yöneticisi var; tüm yeniliklere karşı çıkıyor; apartmanı belki koruyor ama o kadar, atılmayan cesur ve maliyetli adımlar nedeniyle, apartman her geçen gün içten içe çürüyor; asansörler ve kalorifer kazanı eskidi, umrunda değil, küçük olsun benim olsun diyor; cumhuriyeti ele geçirmek için erdoğan'a isimsiz ihbar mektubu yazacak kadar alçalmış olan meşhur kişi de böyle; nasıl chp'yi yıllar boyu, küçük olsun benim olsun diye yüzde 25'e mahkum ettiler ve onlarca seçim kaybetmelerine rağmen utanıp da gitmiyorlar, aynısını şimdi cumhuriyet için de yapıyorlar.

    yazıklar olsun size ve yürüttüğünüz bencil politikaya; artık bir avuç akp / perinçek aşığı, bütün gün birbirine benzeyen köşe yazılarından on tane yazarsınız; bakalım okuyacak kaç kişi bulacaksınız?

  • siviller ölmesin diye pkklı teröristlere kol kanat açanlar, pkk'nın attığı roket yüzünden hayatını kaybeden kızcağız için "uykusunda öldü" manşeti atarak adeta dalga geçiyorlar. ölen bu ülkenin insanıysa zerre kadar değeri yok, ölen pkklıysa siviller ölmesin.
    allah belanızı versin. bu gazeteyi ne hale getirdiniz.
    attila ilhan, uğur mumcu, ilhan selçuk sizin yüzünüze tükürürdü.