cumali ceber

  • 10 yaşındaki oğlumun sınıf arkadaşı cem tarafından şiddetle davet edildiği film.

    cem neden "gidelim! gidelim!" diye böylesine ısrar ve ihtiras içinde anırıyor, merak ettim ve filmin fragmanını seyrettim. tam birbuçuk dakika içinde toplam 6 kez "sıçmak" fiili geçti.

    yıl 2017!

    halen çoluk çocuğu göt mahsulleriyle güldürme peşindeki film yapımcılarının götü çıksın.

    cem sen de uzak dur lan oğlumdan! az seyrek görüşün amk.

  • (bkz: porno çek onurlu yaşa)

  • sinema ile ilgileniyorum az çok. jean-luc godard veya yeni dalgacı agnes varda izleyip yorum yazmayı, yorum yapmayı severim. alegori, metafor ile de aram fena sayılmaz. başka sinema takip ederim. her neyse sosyolojik genel perspektif ile değerlendirmeye çalışacağım.

    post-modern bir gülme eylemi olarak hap gibi vine videoları ortaya türedi. bu aslında mcdonalds tüketmekten, günde 5 dakika ayırarak fit bir vücuda sahip olma programlarından farksız. veya 4 saatte ingilizce vs vs. demek istediğim hız. basit ve sığ olması da bu hıza içkin zaten. biz ne kadar ilginç ve basit olanı yakalarsak esasen başarının da öyle geleceğine inanırız. hatta ekşi sözlükte bile en çok favorilenen, beğenilen entryler arasında minnacık, akıl dolu bknz entryleridir. beğenilen uzun şeyler de o kadar ilginç ve bilgi doludur ki ancak o yüzden beğenilmiştir gibi.

    bu sığ ve ucuz şeylerin popüler olmasına da değindikten sonra film ve film çekmenin diyalektiğinden bahsedeceğim. twitter bize 160 karakter veriyor. ee bizim ihtiyacımız olan şey zaten hızlı ve pratik olan şeyleri tüketip onun üzerine tek saniye dahi düşünmeden onu idrak etmek. bu durumda ortaya oportünist bir kitle çıktı. nedir efendim odun herif gibi fenomenler. buram buram ucuzluk kokuyor.

    şimdi bu arkadaşların sadece fragmanını ve birkaç vine, youtube videosunu izleme gafletinde bulundum. yukarıdaki entrye istinaden "bok olduğunu bile bile" izledim. çünkü bu yorumu yapabilmem için izlemem lazımdı. her neyse.

    türkiye'de karmaşık esprilere asla ve asla gülünmez. hatta anlaşılmadığı için de tepkiler genellikle "öff buz gibi espri yahu" denir. fıkra esas anlamını yitirmiştir. bugün ferhan şensoy ferhangi şeylerine gitmiş olsak emin olalım ki cumali ceber'den daha az gülecek insanlar çıkacaktır. bakın ferhan şensoyu bu entrye alet ettiğim için ben utanıyorum fakat şunu kabul edelim ki ferhan şensoy'u tanımayan bir güruh var.

    basit iktisadi analiz, talep varsa; arz edilir. bu insanlar bu kadar aşağılanıyor fakat yine gişe yapıyor. evet işte sorunumuz da bu elemanın bu filmi çekmesi değil. sorunumuz bu filme gidip cumali ceber 2 filminin vizyona çıkmasına ön ayak olanlar.

    biz istesek de istemesek de bu film çıkacak. halil söyletmez denen dümbük umurum değil. o gider başka bir dallama film çeker. zaten çekilecekti de. bok, sıçmık, kusmak, osurmak gibi olağanın olumsuzlaması ve bunun mahremiyetini kullanarak çok basit denklemlerle film üretilir, üretilmeye devam eder ve onlar kazanır gider en güzel alkolü tüketip en güzel arabayı çeker altına. burada ideolojik ögelere girmek durumunda kalmak da istemiyorum. ama karşımızda dimdik bir kültür endüstrisi ve liberal ekonomi var.

    cahil bırakılmış bir güruh var, siyasal islam var, basitliğin yüceltilmesi var, sıradan olmayanın alçaltılması var, kitap okumanın garipsenmesi var, dogmalara tapmak var, tecrit var, demonizm var, amorf öğreti var, egzoterizm var. yani var oğlu var.

    final olarak da şunu söyleyeyim bari. basit olanı aşağılamaktan imtina etmeyin. çünkü basit ancak aşağılanarak sönümlenir. bunların aşağılanması bizden besleniyor anlamına gelmez. düşünmek hala bedava. belki yanlış düşünüyorumdur. düşünüp geri dönüş yapan olursa seve seve okurum. öyle işte

  • hedef kitlesinin çocuklar olması daha beter olan filmimsi. zaten tartışılan ve eleştirilen olay da bu. bunu izleyen çocukların ağzından küfür eksik olmaz, ahlak niyetine bir şeyleri kalmaz.

    ana babalara çağrım, evlatlarınızı bu filmden uzak tutun. zorla gitmek isteyen olursa da ayaklarından eve zincirleyin. inanın onun çocukta yaratacağı tahribat bu filmden az olacaktır.

  • seviyesizliğin, pisliğin, kalitesizliğin prim yaptığı, para kazandırdığı bir dönemde, "ivedik bu şekilde malı götürdü ben kaşları iki kat kalınlaştırıp seviyeyi de iki kat aşağı çeksem iki katı para kazanırım" hesabıyla ortaya bırakılmış bir film.
    daha iyiye doğru değil, daha kötüye doğru bir rekabet.

    alnı kaş kaplı bir hayvanın sıçmasıyla başlayan fragmanı çok az izleyebildim, yaz sıcağında inşaatta 15 gün beklemiş dışkı kokusu gibi bir etki bıraktı bende. iştahım kapandı, midem ayağa kalktı.

    bu filmin herhangi bir kısmında emek harcamış herkes adına ayrı ayrı utandım.

  • bizzat gizli patron şahan gökbakar tarafından, recep ivediğin çıtasını yükseltsin diye çekildiğini düşündüğüm film.

    ne de olsa; körlerin ülkesinde tek gözlü olan kral olur.

  • primat komedisi. ara türlerin epeyce rağbet göstereceği bir yapıma benziyor.