christoph daum

  • adam gelmiş 67 yaşına dünya futbolu o dönemlerden çıkmış çok başka yerlere gelmiş. hala daum diyenler var.

    fenerbahçe'de daum'la başlayan aykut kocaman ve ersun yanal ile devam eden, kov daha sonra tekrar getir modeli caner ve gökhan gönül ile devam etti. bir de 3. kez daum'u getirin tam olsun. bu kafalar yüzünden fenerbahçe'nin son yılları berbat.

    tanım: fenerbahçe ile anılan teknik direktör.

  • dön gel bir tanem dön gel, nedir ki sana engel?

    gel, şampiyonluk giderse de seninle gitsin. united deplasmanına 5 forvetle çıkan çılgın bir adamsın, koch biraderini de al gel, götünden soluyan topculara sabrım kalmadı artık. sen gel bu sene takımın başında ol, sonra seninle iyi anlaşabilecek gençten bir td getirt, hepsinin üstünde ol, futbol direktörü ol. mentaliten devam etsin, elin kulübün üstünde olsun hep.

    izlediğim dönemlerdeki fb genetiğine en uygun td lerin başındaki td.

  • kendisini birinci dünya savaşı'nda osmanlı ordusunda görev alan alman paşalara benzettiğim teknik direktör.

  • şu anda işsiz olan teknik adam.

    daum, 90'lı yılların ortalarında ilk defa beşiktaş'a gelmişti. o güne kadar türkiye'de çok fazla karşılaşılmayan, maça özel taktiksel detaylar konusunda neredeyse çığır açmıştır. bu yüzden, medyada 'dahi', 'sihirbaz' gibi sıfatlara nail olmuştur. ayrıca, saha kenarındaki aşırı heyecanlı halleri, türkiye'ye ilk geldiği günlerden itibaren türkçe öğrenme isteği, istiklal marşı'nı okumaya çalışması gibi tribünlere oynama kokan bir çok hareketle taraflı-tarafsız herkesin takdirini kazanmıştı.

    beşiktaş'ı 1 defa şampiyon yaptıktan sonra, şampiyonlar ligi ön elemesinde o zamanlar çok da adı bilinmeyen rosenborg'a, hakemin de negatif desteğiyle elenmiş, tekrar lige dönmüştü. beşiktaş'taki 2,5 yıllık döneminde özellikle alpay ve ertuğrul'u iyice parlatmış, ancak son senesinde takım istenen noktalara gelemeyince kendisiyle yollar ayrılmıştı. zira, bu ayrılık daum'un da işine gelmiş, almanya'nın yükselen takımı leverkusen'e gitmişti. almanya'da, leverkusen'de 4 sezon, bayern munich hanedanlığına kafa tutma, son maçta şampiyonluğu kaçırma ve başarılarının ödülü olan almanya milli takım teknik direktörlüğü. sonra, meşhur kokain davası, ilk önce kokain kullandığını inkar etme, hatta gönüllü olarak teste girme, sonra testin pozitif çıkması, bayern munich tayfasının hoeness önderliğinde ona kumpas kurması (iddia tabi ki, daum'un doğu alman kökenli olması, batı alman kökenli alman futbol camiasının 'köylü' dedikleri adamı burada görmeye tahammül edememesi vs. vs.) ve almanya'dan aforoz edilmesi. ondan sonra tekrar beşiktaş günleri, nihat'ı satan şampiyonluğu satar söylemi ve ilhan mansız'ın parlaması, gol kralı olması. yıllar 2001 'i gösteriyor.

    ondan sonra beşiktaş'tan ayrılan daum, austria wien'e gider, avusturya bundesliga'da şampiyonluk yaşar. bu almanlara bir mesajdır, ama bu kapı çoktan kapanmıştır.

    artık içimizden biri olan daum, sürpriz sayılabilecek şekilde fenerbahçe'ye gelmiştir. her şeyi eleştirmeyi bir marifet sanan fenerbahçe medyası, onun yaptığı her değişikliği, her kadro tercihini hunharca eleştiriyor, onu adam yerine bile koymuyordu. 2003-2004 senesinin devre arasında beşiktaş'ın 8 puan gerisinde kalan daum, devre arası kampında yapılan basın toplantısında, beşiktaş'ın çok iyi olduğunu, bu sene gençlere yatırım yapıldığını, bu sene alınacak bir 2.'liğin başarı olduğunu söylemiş, yer yerinden oynamıştı. bunun üzerine, yaklaşık 1 hafta sonra aziz yıldırım fenerbahçe divan toplantısında, bu takım kesinlikle şampiyon olacak, demiş, daum'a da mesaj göndermişti. bundan sonra, beşiktaş'ın meşhur samsun maçı, tepe taklak düşmesi, fener'in aradan sıyrılarak şampiyon olması, bir sonraki sezon tekrar şampiyon olması, anelka transferi, alex'in yıldızlaşması, türkiye ligi'nde her rakibini gole boğması, belki de bu toprakların gördüğü en iyi 'duran top' kullanan takımı ünvanına erişmesi, şampiyonlar ligi'nde gösterilen vasat altı performans ve denizli maçı. tarihinde ilk defa üstüste 3 defa şampiyon olma şansını son maçta dramatik bir şekilde kaybederek fenerbahçe'den apar topar gönderilen daum, bir şekilde kapağı bir şekilde almanya'ya atmıştı. tabi öyle kolay değil, köklü tarihiyle köln ona kucak açmıştı ama bir sorun vardı, köln ekonomik olarak çok iyi değildi ve takım 2. ligdeydi. ilk sene, 9.'luk, ertesi sene 3.'lükle bundesliga yolu tekrar daum'a açılmış, 3. senesinde ligi 12. tamamlayarak köln'e veda edip, tekrar türkiye'nin, fenerbahçe'nin yolunu tutmuştu. bu sefer durum farklıydı, takım kaliteliydi, tecrübeliydi, bir sene önce rahmetli aragones takıma neredeyse hiç top oynatmamıştı. daum, alışıldık haliyle, ekstra hücum takımı yaratmış, trabzon'u son maçta yenemeyip, bursaspor'a şampiyonluğu kaybeden daum, yine dramatik bir şekilde takımdan ayrılıyordu. ardından frankfurt'a mart ayında imza atıp, takımı kümede tutamayan, brügge'de 2. olan ve ardından bursa'ya gelen daum, kulüp tarihinin en iyi futbolcularından biri olan batalla'yı takımdan gönderip, kendisi de neredeyse hiç iz bırakamadan ayrılmıştı bursa'dan. sonra romanya milli takımı.

    artık 64 yaşında olan daum, aynı zamanda beşiktaş'ın başındayken,takıma aynı dönem 2 yabancı kaleci transfer ettirmiş, daha vasat olan mhyre ne kadar hata yaparsa yapsın, asper'e kaleyi vermemişti. bunu mhyre transferinde komisyon aldığı için yaptığı ise kısık sesle çoğu defa tekrarlanmıştı.

    muhtemelen bundan sonra ya maceraperest bir anadolu takımına veyahut bir arap takımına gidip sessiz sedasız kariyerini bitirecek bir adamdır daum..

    edit : @acmayin dedeler var 'a teşekkürler, uyardı, 2. fener döneminde şampiyonluk yaşamamıştı, yazının ilk halinde şampiyonluk yaşamıştı yazmıştım, düzelttim..

  • fenerbahçe macerasını 1. ve 2. dönem diye ayırırsak:

    1. dönem:

    bu dönemi de üçe ayırmak mümkün zira her sezon üzerine koyarak değişen bir sistemle voltranı oluşturma yolunda gidiyordu daum.

    2003-04 sezonunda avrupada olmamamızın verdiği rahatlıkla deplasman-kadıköy ayırmaksızın 4-2-4 oynadık, nobre'nin gelişiyle birlikte çok güzel işlemeye başlayan sistemin geri dörtlüsünü fatih akyel-luciano-tomas-petkov oluştururken, orta ikiliyi selçuk(kemal)-ümit özat(aurelio), ileri dörtlüyü serhat-nobre-hooijdonk-tuncay oluştururdu.

    alex geldikten sonra, 2004-05 sezonunda piyerparemiz kesilmiş ve 4-5-1 'e dönülmüştü. şampiyonlar liginde 9 puan toplanmış, ligin ikinci devresinde anelka'nın gelişiyle 4-2-3-1'e dönülmüştü.

    2005-06 sezonu ise daum'un -appiah'ın da gelişiyle- çılgınlık yaparak 4-3-1-2'ye geçiş yapması ligde terminatör, avrupada sallayan ama yıkamayan bir takıma dönüştürmüştü takımı. orta üçlüde appiah-selçuk-aurelio ile öndeki alex'i rahatlatma amaçlı kurulan sistemin en önemli parçası olan beklerin ümit özat-serkan balcı'nın yetersiz kalması bu sistemin sadece ligin ilk yarısına kadar uygulanmasına sebep oldu. avrupadan elenmenin ardından yeniden 4-2-3-1'e dönen daum'un son maçta (denizli maçı) 3 senelik emeği heba oldu ve kovuldu.

    2. dönem:

    2009-10 sezonu başlamadan önceki meşhur "3 yıl üst üste şampiyon olacağız" sözünün ardından gelen daum, bu sefer işi sağlama aldı ve doğrudan 4-4-1-1 ile götürdü bütün sezonu. beklerinin gökhan-carlos(vederson), kanatlarının kazım-santos olduğu takım tabiri caizse uçtu ve ligin ilk yarısını güiza'ya rağmen çok iyi kapadı. bu arada ligin ilk yarısındaki kasımpaşa maçında yine çılgınca bir deneme yaparak 4-3-1-2 oynatan daum ağzının payını 3-1 yenilerek almıştı, sistemden saptığı tek maç buydu.

    ligin ikinci devresinde kazım ve carlos gitmiş, santos beke geçmişti ve kanatlar mehmet topuz-özer olarak değişmişti ve topuz-selçuk-emre-özer'den oluşan orta dörtlü fenerbahçeliler'in arzusuna şu güne kadar en çok yaklaşabilmiş olan pres ve boğma gücünü sergilemişti. 2006'daki denizli maçı gibi son maç olan trabzon maçında allah da istemeyince şampiyonluk yine gitti ve daum yine kovuldu.