canlı köpeği kaynar suya atarak öldürmek

  • einsteinın "kültürel relativite teorisi"nden bahsedenleri empatilerinden ötürü tebrik ediyor, akabinde sıra gözetmeden rastgele girişiyorum:

    1) köpek yemek, inek yemekten objektif olarak daha kötü bir şey. çünkü köpekler hem kendi aralarında müthiş muhabbet çevirebiliyorlar, hem de insanla yakın iletişim kurabiliyorlar. o amaçla zaten kurttan evrilmişler (insanın yönlendirmesiyle). inekse malın teki. arkadaşları kesilirken bön bön baksın ve semirsin diye yetiştirilmiş.

    şimdi kesin bir inek psikoloğu gelip, aslında bunların ne kadar hassas canlılar olduklarından, lassie osura osura uyurken kuyuya düşen çocuklarını bir ineğin kurtardığından, başkanın bizzat sunduğu şeref madalyasını "kim olsa aynısını yapardı" diye reddettiğinden filan bahsedecektir. ama ben yine de köpeğe kıyasla mal olduklarında ısrarcıyım.

    1.5) bu demek değil ki inek, boğazlanıp yenmeyi hakediyor. ama bir iki tokadı da hakediyor yani.

    1.6) hele koyun? allahım, aylarca farklı ülkelerde koyun güttüm, vatandaşlığından bağımsız olarak hepsini kendi ellerimle boğasım geldi. halbuki keçiler öyle mi, canlarım benim.

    2.00) bir hayvanı kaynar suya atıp öldürmek, boğazlamaktan daha kötü. bunu tartışmaya açan insanlar var, dünyanın en beceriksiz kasabını hayal edip.

    mesela insan denen hayvanı ele alalım. "sallandıracaksın 3-5 tanesini taksimde, bak bakalım bir daha yapıyorlar mı" diyoruz. "madam giyotine vereceksin 3-5 tanesini, bakalım bir daha kralcılık yapıyorlar mı" diyoruz (gerçi bunu diyen pek kalmadı aramızda, ah nerede o eski devrimciler). darağacı da, giyotin de, zehirli iğne de arada sırada saçmalıyor kötü bir kasap misali, ama yine de "atacaksın 3-5 tanesini kazana" demiyoruz. bunu demiş olan ortaçağ işkencecilerini de rahmetle anmıyoruz. her halükarda katil ruhluyuz, ama sonuncusu katil ruhlu + zalim.

    31) ıstakoz örneğini verip, köpeğe üzülenlerin ikiyüzlülüğünü ortaya çıkarmaya çalışanları da anlamıyorum. arkadaş, kimse ıstakoz yemiyor. bana birkaç kez yediğim yönünde bilgi verildi garsonlar tarafından ama yengeç de olabilirdi, ne bileceğim farkını? tüm bu sektör, fransızların bir komplosu. nihayetinde dönerci gibi her köşebaşında ıstakoz satılıyor olsa tamam da, yok öyle bir şey hayatımızda, ne diye boş yere bizi suçlu hissettiriyorsunuz?

    32) ıstakozun acı hissedip hissetmediği bilinmiyor ama madem bunu bilmiyoruz, o zaman ikinci bir emre kadar canlı canlı kaynatmayı yasaklamak lazım. genç gurmeler rahatsız olacak ama çok ses çıkarırlarsa yollarız 3-5 tanesini giyotine, bak bakalım bir da....

    33) her halükarda, bu hayvanların sinir sistemiyle köpeğin sinir sistemi bir değil: hem acı hissettiğinden daha eminiz, hem de bu acının daha derin olmasını varsaymak mantıklı. ıstakoz örneği aynı kategoride ama denk değil.

    4) "japonlar bu çinlilere az yapmış, keşke hepsini doğrasalardı" diyenler... 1 kilo ölü köpek mi vicdan terazisinde daha ağırdır, 100 ton ölü inek mi?

    köpek kaynatmak, inek boğazlamaktan daha canice ama kaynatılan köpek başına kaç inek boğazlanıyor? sırf mcdonalds senede 5 milyar burger satıyormuş. hesaplayan adamları aradım, bunu günde 60-70 bin ineğe denk getirmişler. sadece mcdonalds için. nazi ölüm makinesinin en yoğun çalıştığı dönemde, günde 6 bin yahudi gazlanıp öldürülüyordu.

    yani toplam acıyı baz alırsak, endüstriyel et işinin boyutları korkunç. bu kadar insanı vejetaryen yapmak fazla uzun sürer, çare ya bir meteor çarpışmasında ya da sentetik ette. diktatör olsam, her hamburgere %200 vergi koyar, o paranın üç bölü beşiyle sentetik et araştırmalarını finanse eder, kalanıyla leblebi fabrikaları alırdım, "etli ekmek bulamayan leblebi yesin" derdim.

    not: etsporluyum. ama azalttım, light caniyim artık. yakında bir bilimadamı makarnaların da aslen bilinçli olduklarını keşfederse büyük kaybederim.

  • şüphesiz eğer ki hayvanların dini olsaydı şeytanı insan şeklinde hayal ederdi.

    (bkz: william ralph ınge)