bireysel silahlanmanın önü açılırsa alınacak silah

  • silah taşımak öyle kolay değil gençler, ovada tarlada tenekeye, şişeye sıkacaksanız bilmem ama silahlanayım ama sadece ayranım dökülsün derseniz zor olur. o silah size heyecan verir. bazen elinizi belinize atar içten içe güven duyup mutlu olursunuz. korkarak geçtiğiniz sokakları artık gözünüzle dikine keserek geçersiniz. trafikte orda burda biri höst dese nasılsa emanet var diye yiğitleşirsiniz. abi çektikleriniz gözünüzde küçülür. bir gün o gün gelir çatar ve elinizde silah birinin karşısında durduğunuzun farkına varırsınız. fakat o meret canlı hedefe doğruluğunda ağırlaşır. teriniz yaranıza bulaşmış gibi elinizde bir kaşıntı başlar. hedef karşınızda yalvardıkça siz tanrılaştığınızı düşünürsünüz ve o ter yerini kuma bırakır ve daha bir güçlü sarılırsınız kabzaya. sonra umarım olmaz ama o olay olur. etrafınızda pop kliplerindeki gibi hızla giden karakterler renkler derken bir el omuzunuzda belirir. sanki on yıllardır eliniz tetikte uyumuşsunuz da bir sizi uyandırmış gibi olur. sonrası sizden daha beter onlarca insanla götü kollayarak ömür geçirirsiniz. şanslıysanız daha gaddarlaşırsınız değilseniz abem geçmiş olsun...

    velhasıl siz 22 cm yarışına devam edin. bu işler ekşiye göre değil. :))

    sonra ne oldu diye sormuş bazıları ;

    sonrası malum, bir süre kendinize öfkelenirsiniz kızarsınız ama bakarsınız kaçış yok. kabul edip şartların evirdiği kişi olursunuz. bingo ! artık bir persona sahibisiniz ve işin acısı bu persona dönüştüğünüz kişilik değil sizin eski kişiliğinizdir. aynaya bakıp kendinizi yeni kimliğinize ikna edersiniz fakat insan yanınız her fırsatta salvador dali'nin o eşsiz “yeni bir adamın doğuşunu seyreden jeopolitik çocuk” resmindeki o figür gibi zarı yırtıp içinizden kaçmaya çalışır. nitekim artık içerdeki savaş büyür. içerde savaş büyüdükçe artçıları dışarıya vurur. o hırs o öfke sizi daha tanrılaştırır. içten içe ulan dersiniz şimdi burda olsa karnımda aşağı bir saydırsam da şu içimdeki zayıf yanım da ölüp gitse dersiniz. her zor anda onu ararsınız. siz ondan kaçtıkça o sizi bulur. rüyalarınızda, gökteki bulut çizimlerinde, hücreden dışarı çıkıp güneşi ilk gördüğünüzde beliren o karartıda vs. vs. hani izlediğiniz o filmdeki “tek yüzük” varya hah işte onun gibi! yok eder, görünmez kılar sizi! yolda yürürken gözünü hiç kimseyi görmez! trafikte yürürken araçlar korna çaldığında üzerinize bile almazsınız çünkü size çalamaz! siz görünmezsiniz! velhasıl hayat böyle akıp giderken siz içten içe tanrılaşmanın hesabını yapadurun; bir gün bir şey olur içinizde; taşın altında sararmış da bir çiftçinin gelip taşı kaldırmasını bekleyen buğday tanesi olur ya, ha işte onun gibi güneşi bekleyen bir filiz belirir içinizde. dışarı nefret kusan o insan gider ağzını açtıkça karanfil kusan o insan gelir. işte o zaman başlar esas sancı! o zaman tanrı değil de bir kula dönüştüğünüzü anlarsınız. sonra da gelip burada yarak kürek konulara yazıp çizip durursunuz işte ! birakolar !

  • hayaller desert eagle,smith wesson,sig sauer,glock
    gerçekler sarsılmaz,zigana.

  • amına koyim biz de oynuyoruz bu bilgisayar oyunlarını da, tadında bırakın be kardeşim.

  • b, 4-3,o2,o3,o4,öçöçöçöç

  • eğer piyade tüfeklerini de içeriyorsa ak-47'dir. her koşulda çalışabilen bu silahın en güzel yanı da şeriat geldiğinde dışarı çıkıp allahu akbar diye havaya ateş açtığınızda kafanızın kesilmesini engellemesidir.