biraz acıtacak

  • onu zaten anladık. yaşamak böyle bir şey. biraz acıtacak bir şey. ama bir şey var böyle fısfıs, futbolcu yere düşüyor ya hani, debeleniyor yerde, sonra koşuyor montlu bir adam, fısfıs yapıyor, sonra hiçbir şey yokmuş gibi kalkıyor hani.

    biraz acıtacak yaşamak ama fısfıs olsa iyiydi. fısfıs vardır belki.
    mesela gözleri, biraz acıtacak bir şeyler, o bir bakacak böyle, fısfıs.
    mesela gülüşü, kedi gülüşü, kedi gülüşünü senin. fıs fıs fıs.

    biraz acıtacak, o yanınızdaysa daha kolay olacak, o uzaktaysa o bacak kopar, o dikiş tutmaz.
    zor bir şey değil mi sahi yaşamak? nasıl gidiyor sizin, iyi mi?

    biraz acıtacak. insanlar, kavgalar, savaşlar acıtacak. borçlar, parasızlıklar, yoksulluklar acıtacak. istediklerimiz yapamadıklarımız sonra. biraz acıtacak, yaşamak böyle bir şey çünkü.

    ayağımızın serçe parmağını sehpaya vurmuşuz gibi değil, ayağımız kangren gibi olacak sonra.
    biraz acıtacak, yaşamak böyle bir şey çünkü.

    varsın acısın. (ah.)