bir mühendisin en mutlu olduğu an

  • mühendis deyince yazilimci anlayan sik kafali eksicilerin toplandigi sikimsonik baslik

  • (bkz: bir tatil kasabasında cafe açmak)

  • kimse kimseyi kandırmasın.
    3 maaş prim aldığı an.

  • bir projede çok zor bir çatı çalışıyoruz. ama yani öyle böyle değil, o kadar saçma bir şekilde zorlamışız ki dizaynı, yapacak adama acıyorum. bir de çirkin ki sormayın ama işte onaylanmış bir kere.
    çatı işimizin ihalesini alan firma bildiğimiz, sevdiğimiz bir firma, malzemeyi alman malı istiyoruz. işin bir ayağını almanlar yapacak.
    firmanın asıl sahibi yaşlı bir adam ama artık işleri büyük oranda mühendis olan oğluna bırakmış. oğlu da yaşıtımız sayılır, bizden biraz büyük. hal böyle olunca birbirimizi anlıyoruz, arada dalga geçiyoruz. ruhuna fatiha okuyoruz derken proje aşamasını bitiriyoruz.
    şantiye zamanları çok zor geçiyor. ben ne zaman gitsem adamcağız orda, artık iyice çökmüş vaziyette. malzemelerde sıkıntılar var, almanlar belli saatler dışında çalışmıyor, hava şartları zorluyor. bir gidişimde çatıya çıkıyoruz beraber. eğimler o kadar sıkıntılı ki korumasız gezmen çok riskli. bu adam artık gözü kapalı yürüyor. arada kızıyorum, iş güvenlikçiyi çağırıyorum hatta ceza kestirdim bir keresinde ama bana mısın demedi adam.
    gözlerinde görüyorsun, başka bir şey düşünmüyor. o çatıyla yatıyor o çatıyla kalkıyor.

    açılış tarihi öne çekilmiş, stres tavan yapmış durumda, hepimiz gece gündüz sahadayız. laf olsun diye demiyorum. gece 2 gibi çıkıyorum sahadan sabah 8'de tekrar dönüyorum. bu adam hep orda. ne zaman gidip yatıyor, ne zaman dönüyor bilmiyorum. hatta bayramı da şantiyede geçirdik.

    neyse öyle böyle açılış günü geldi. bu arkadaşın babası da açılışa davetli. binanın en büyük mahalindeyiz, tavan yüksekliği 25 m, birkaç bin m2'lik bir alan. biz, bu adamla holün orta yerinde artık yorgunluktan gebermiş vaziyette oturmuş gırgır yapıyoruz. o sırada mekanın uç tarafından babası girdi. adam hemen ayağa kalktı, üstünü başını düzeltti. biz de kalktık, babasına doğru yürüyoruz. "burası bu kadar büyük müydü ya, babama ulaşamıyoruz bir türlü" dedi. acayip bir heyecan var adamda, biz de gülüyoruz.
    babası nezaketen önce bizlerin elini sıkıp tebrik etti, en sona oğlu kaldı.
    karşısına alıp iki eliyle omuzlarının kenarından sıktı ve "oğlum sen ne zaman bu kadar büyüdün, düşündüğümden çok daha güzel olmuş, aferin lan sana dedi" o adamın bir sevinci var, ah keşke paketleyip dağıtsak da dünya biraz mutlu olsa. baba oğul gözleri doldu, sarıldılar. biz de zaten kaç gündür ailemizden, sevdiklerimizden ayrıyız, hep beraber ağladık, rahatladık.

    açılış akşamı kendi aramızda bir kutlama yaptık. ben arada "kar yağarsa sıçtın olm, yıkılır o çatı" diye laf attım. işine o kadar güveniyor ki "değil kar, meteor yağsa bişey olmaz, raad ol şefim" dedi. kadehimizi çatıya kaldırdık.
    ne iş yaparsan yap sevdiğin işi yap. böylece mutluluk cepte, raad ol!

  • yeni bir kareli gömlek aldığı andır.