bir kızla yaratıcı tanışma yöntemleri

  • serin hikayeler serisi vol 1 trilyon350milyonmilyar

  • lise son , ortamımız 10-15 erkekden oluştuğu için pek kız tanıdık yok , sınıftaki durum da sanki tüm okulu ayıklamışlar ve tüm çirkin kızları bizim sınıfa vermişler...

    neyse 3 sene zaten sap takılmışız (ama o ortamı hicbirseye değişmem) , son sene birseyler yapalım diye yöntemler kuruyorum kafamda .

    hoşlandığım bi kız da vardı ve harekete geçtim .

    özgüven olayı falan pek yok , öyle "yav giy konuş işte" gibi laflar işlemiyor , bi olay lazım ki tanışalım , s#ksen gidip tanışma teklifi edemem .

    ve bir plan yaptım ; kantinde pusuya yatıp kızı bekliycem , geldiği zaman önüne geçip cebimden onun göreceği şekilde para düşürecem , kız parayi düşürdün diyecek ben de teşekkür edip bi kahve ısmarlayıp ordan ilerleyecem...

    tabi ki hayaller/hayatlar olayını yaşadım o gün .

    kızı 4. tenefüste denk getirdim ,

    düzgün bi zamanlama ile tam önüne gelecek şekilde kantinde sıraya girdim .

    cepteki buruşmuş ve eskimiş 20 lirayı göreceği bir şekilde düşürdüm ve sırada beklemeye devam ettim .

    sıra bana geldiğinde hala kızdan ses soluk yok .
    ve soğukkanlı bi şekilde kantinci abiden bir çay istedim ve yan tarafıma bakmamla dünya başıma yıkıldı.

    kız elinde 20 lira ile kantinciden döner ayran alıyor . ve o elindeki buruşuk hafif eskimiş para benim param...

    hiç birşey diyemeden çıktım ordan .

    belki kızın ihtiyacı vardır falan diye düşünmek isterdim ama malesef öyle bir durum da olamazdı , marka giyinen bir kızdı...

    kız resmen beni aptal olarak görüp tokatlamış . o günden beri bu taktiklere biraz uzağım .

    çoğu kız sırf tanışmak için bu kadar beyin fırtınasını hak etmiyor , bunun bilincinde olun .

    diksiyon ve fonetik gibi konularda kendinizi geliştirin , etkili konuşmayı öğrenin , özgüvenli bir şekilde "merhaba" demek tüm bu taktiklerden çok daha etkili oluyor .

  • sene 2007..
    mezun olalı 2 sene olmuş ama boyuma posuma bakmadan, kendi ofisimi açma derdindeyim..
    deli gibi seviyorum mesleğimi, günün 18 saati mimarlık düşünüyorum, rüyamda da mimarlık görüyorum kesin..

    bi kız var, bizim okuldan mezun, benden 5 yaş büyük.. ben okula girdiğim sene onun son senesiydi..
    çok akıllı, çok başarılı, çok neşeliydi.. büyük büyük laflar ederdi mimarlıkla ilgili hep.. çok güzeldi eskizleri, tasarımları hep çok iyiydi..
    o jüriye çıkınca, atölyenin bi köşesinden izlerdim..
    ben tasarlasam "aynı böyle tasarlarım" derdim içimden..
    tutkuyla, gözleri ışıl ışıl tasarımını, hayallerini anlatışını izlerdim..
    henüz, modulor'un bedenini ve kendi fikirlerimi tanımaya uğraşırken, gidip yanına "ben geldim, tanısan çok seversin" diyemedim..

    sonra o bitirdi okulu, çekti gitti..
    jüriler geldi geçti, hayallerini neşeyle anlatan kız ben oldum..
    gün geldi ben de mezun oldum..

    sonra onu gördüm, bi panelde..
    tekerlekli sandalyesinin üzerinde, simsiyah giyinmiş, gözleri ışıl ışıl, çıktı sahneye..
    viyana'da yaşıyormuş, orada mimarlık yapıyormuş..
    yine tutkuyla anlattı ne varsa..

    sadece tekerli sandalyeyi anlatmadı..
    ne olmuştu, ne ara olmuştu..

    çıkar çıkmaz yanına koştum..
    "okulu niye uzatmadın sen?" dedim..
    "ben seni tanıyorum, sen beni tanımadan gittin.. şimdi bi tuhaf oldu biliyorum ama tanısan kesin sevecektin!"

    güldü..
    "ee hadi gel" dedi "saat 6'da istanbul'a uçuyorum, oturalım tanıyım seni biraz :) "

    o kadar çok konuştuk ki, sanki yıllardır tanıyomuşum gibiydi..
    gitme saati yaklaşırken o da beni çok seviyomuş gibiydi..

    hep bi fırsat olsun, birlikte çalışalım istedim..
    aynı eskizin etrafında, tasarlayalım istedim..
    olmadı..

    ben hep geç kalırım zaten, bu sefer de geç kaldım..

    tekerlekli sandalyeyi hiç soramamıştım..
    multipl sklerozmuş..
    bugün bi mail aldım "yazmakta, çok zorlanıyorum ama sen yaz okumayı seviyorum" diyor..

    zamanın ne değerli olduğunu bilmemekten de hep geç kalmaktan da nasıl nefret ediyorum..