bir anne çocuğunu dövebilir mi sorunsalı

  • hayatta en çok sevmesi gereken, üstelik de kendinden güçsüz bir canlıyı dövebilecek tıynette bir insansa 'dövebilir elbette' diye yanıtlanacak sorunsal. benim açımdan bu durum çok büyük bir ikilem yaratmıyor açıkçası. tanıyıp tanımamam da, kadın ya da erkek olması da fark etmez, bir yetişkinin bir çocuğu dövdüğünü görürsem, orada üçüncü kişi lehine meşru müdafaanın şartları oluşmuştur der, bütün manyaklığımla dalarım. böylece bir daha yavrusuna el kaldırmadan önce bir durur düşünür belki. benim için ikilem çocuğa yoktan yere bağırıp çocuğu ağlattıklarında başlıyor. ne yapsam bilemiyorum. geçen bir arkadaşım 2.5 yaşındaki kızını oyun hamuru istedi diye ağlattı. neymiş sohbetimizi bölüyormuş. ya arkadaş, kalk ver çocuğa hamurunu, allah aşkına bunun için bağırılır mı el kadar bebeye. ne bitmez postpartummuş, sanki bağırmaya doğurdular bu çocukları. vallahi çok zor bir durum, öyle böyle değil. böyle durumlarda ben babalarının gözlerinin içine bakmaya başlıyorum, müdahale etsinler diye. ama bekarlığında jaguar gibi olan herifler evlenip çocuğu yaptıktan sonra her nasılsa kısır ev kedisine dönüşmüş durumdalar. böyle göbeği gıdıyı salmışlar, dengeli kısır mamalarıyla beslenmekten tüyü parlıyor hepsinin. söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil. bir şey de denmiyor zaten, hemen başlıyorlar bırbır "senin çocuğun yok ki sen nereden bileceksin" diye. yani en azından oyun hamuru isteyen çocuğa bağırılmaması gerektiğini biliyorum. yok valla benim çocuklu arkadaşlarla arayı iyice açmam lazım, yoksa fena şeyler olacak. sabah sabah canım sıkıldı yine.

  • insan hakları açısından bakarsan, çocuk dövmek suçtur. çocuk eğitimi açısından bakarsan, şiddetin eğitime hiç bir faydası olmadığı istisnasız olarak ispat edilmiştir. ister bir tokat at, istersen saatlerce tekme yumruk giriş. çocuğa uygulanan her şiddet davranışı suç teşkil eder.
    çocuğunu döven ebeveynlerin öne sürdüğü bahaneler; söz dinlemiyor, sorumluluklarını yerine getirmiyor, inatçı, huysuz, uyumsuz, yaramaz...
    peki aynı ebeveyn;
    işyerinde sorumluluğunu yerine getirmeyen personeli dövüyor mu,
    gürültü yapan komşusuna vuruyor mu,
    inatçı huysuz patronunu pataklıyor mu,
    çevresinde kendi doğrularının aksine davranış gösteren yetişkinleri tokatlıyor mu! hiç birini yapamıyor! ancak çocuğuna bunlardan birini yapıyor diye tokatı patlatıyor. çünkü gücü ona, zayıf olana yetiyor.
    çocuğa baktıkça kendi başarısızlığını görüyor. kendisini yargılayan bakışlara tahammül edemiyor. eleştirileri olgunlukla göğüsleyip, sakin ve objektif biçimde sorunu çözmeye odaklanmıyor. profesyonel yardım almaya, gururu veya önyargıları el vermiyor. hülasa tokat geliyor. en kolayı. sorunu o an için çözdüğünü zannediyor ancak uzun vadede çocuğa öğrettiği tek şey “sorunlar şiddetle çözülür” oluyor. o da kendi gücünün yettikleriyle aynı yöntemle hesaplaşıyor. oyuncaklarını kırıyor, kendine/akranlarına zarar veriyor.
    dayak bir çocukta sayısız iz bırakıyor:
    -akıl sağlığını bozabiliyor
    -iletişim ve sosyalleşmede başarısız oluyor
    -özgüven ve öz saygı eksikliğiyle büyüyor
    -suça meyilli oluyor
    -saldırganlığı artıyor
    -yalnızlaşıyor ya da olumsuz karakterlere yakınlık duyuyor
    -öğrenme güçlüğü yaşıyor
    -ağır travmalarla mücadele etmek zorunda kalabiliyor
    -altını ıslatma, tırnak/saç yeme, kekemelik, kaygı bozukluğu gibi sorular doğurabiliyor
    -sevilmediği, istenmediği duygusuna kapılıyor
    -aşağılık duygusuyla karşılaşıyor
    -uyku ve beslenme sorunu yaşıyor