bilgisayar oyunlarında oyun amacının dışına çıkmak

  • anlatıcam ama gülmeyin amk.

    bilgisayar değil atari. ergenlik cağına girmişiz ama internet falan yok tabi. evde kimse yok abazaliktan napacagimı şaşırmış vaziyette açtım street fighteri. zangief seçip karşıma 2. koldan chun-li aldım. zangiefin de bi kapma hareketi var böyle aliyo rakibini havada dikine 69 benzeri bi hareket yapiyo sonra yere cakiyo kafa ustu. ben de tam 69 anında pause yaptıktan sonra bi adım geriye cekilip; neyse işte hesap edin gerisini...

  • gta gibi oyunlarda trafik kurallarına ve lambalara uymaktır. sonra sıkılınca önünüze geleni tararsınız.

  • gta oynarken bir taksi çaldığımda taksicilik yapabildiğimi fark ettikten sonra bütün o karanlık işleri bırakıp taksicilik yapmaya başlamıştım. bildiğin oyunu her açtığımda bismillah diyerek garajımdan taksimi çıkarıp ekmek paramı helal yollardan kazanıyordum. bir de arabanın arka camına osmanlı tuğrası yapıştırabilseydim tam olacaktı.

  • football manager'de sezonun ilk yarısı takımımdan kovulunca bir daha başka takıma gitmedim. gururuma yediremedim yani, alt sıralardan gelen tüm teklifleri redettim. bildiğin oyunda rıdvan dilmen gibi takıldım iki yıl. "space" tuşuna basa basa zamanı geçiyordum. güzel bulduğum bazı maç sonraları ise yorum yapıyordum. çok eğlenmiştim açıkçası. kültablasına da güntekin diyordum.

    simcity'de kurduğum tüm şehirlerin altında yatan temel motivasyonum "ulan ne güzel yakarım şimdi şimdi bu şehri" düşüncesi idi. muhteşem şehirler yaptıktan sonra tornado gönderiyor, volkan patlatıyor, 8.4 şiddetinde zelzeleler yaratıp göktaşları yağdırıyordum. bi müddet sonra oyunun verdiği hisle allah'a sirk koştuğumu fark ettim. ben de o vakit oyunu bıraktım. şüphesiz ki ben en doğrusunu yaptım.

    süper mario'da amacı dışına çıkmayı bırak tamamen amaçsızlık üzerine oyunuyordum bazen. mario tam kalenin önünde bayrak direğini indermek için zıplarken bazen direği aşıyordum. sonra ise sonsuz bir yol ve sonsuzluğa koşan bir mario. kimbilir belki de her seferinde yanlış kaleye denk gelmekten bıkmış olan mario'nun hayata karşı naif bir isyanı idi bu...............mantar kafalar yok, boru yok, boşluk yok, çekiç atan o.ç kaplumbağalar yok, kale yok ve prenses..zaten hiç olmadı. adamsın mario.

    benim içim en efsanesi ise bir oyunda medieval total war 2'de kutsal roma germen imparatorluğu ile hızımı alamayıp 1962 yılına kadar gelmiştim. bütün dünyayı fethetmiştim yine de bir tek ortadoğu'da suriye ve ırak'ta isyanlar çıkıyordu. "naptı lan bu devlet size!" deyip tuton şövalyelerimle beraber mancınık yolluyordum ben de. aslında o zamana gelmemin bir amacı da acaba oyunu yapanlar piçlik olsun diye nükleer bomba falan çıkarıyor mudur diye idi. çıkmıyor beyler. çok düzgün kral bir oyun total war, amacının dışına çıkarak oynadığım son oyun.