ben haklarını bilen bir türkiye vatandaşıyım

  • aslında türkiye cumhuriyeti vatandaşıyım diyecektim ama karakter sınırı izin vermedi.

    öncelikle söylemeliyim ki hukuk konusunda konuşacak son kişi benim. yani konunun teknik boyutu benim üzerine ahkam kesebileceğim bir alan değil. o nedenle baştan bu yazı boyunca yapacağım hatalardan dolayı özür diliyorum.

    uzunca bir süredir vatandaşlık haklarıyla ilgili gelişmiş ülkelerin vatandaşlarının tutumlarını kurcalıyorum ve türkiyede eksik olan şeyi anlamaya çalışıyorum. hukuk teknik bir mesele ama hak o kadar teknik bir konu değil. sonuçta insan olarak bu dünyada bulunmaktan dolayı sahip olduğumuz haklar mevcut ve bunları bilmenin bir faydası olmalı değil mi?

    aslında bu konuya içgüdüsel bir merakım var ama ilk etapta beni araştırmaya iten şey kanada ve amerika vatandaşlarının polisi her gördüklerinde çatır çatır anayasa maddelerini saymaya başladığını fark etmem oldu. türkiyede yapılmasını hayal bile edemediğim şekilde polis çevirmesinde dahi "ben amerikan vatandaşıyım, hakkımda geçerli bir şuç şüphesi taşımıyorsanız yoluma devam edeceğim." diyebiliyor olmaları içimdeki adalet ve özgürlük arzusunu fena ateşledi.

    şimdi daha fazla detaya girmeden önce şu konuyu netleştirmek istiyorum. bu yazı bir amerikan hayranlığı ile yazılmadı. biliyorum ki amerikalılar ağır barzo ve dünyanın ebesine kendi çıkarları için atlıyorlar. lakin herifler henüz üçüncü sınıftaki çocuklara okullarda haklarını öğretmeye başlıyorlar, daha da önemlisi o haklar teoride ve kısmen pratikte varlar.

    amerikan vatandaşlarının temel özgürlüklerini tanımlayan anayasının on maddesini bilmeyen amerikalı yok gibi. o on maddenin içinde inanç özgürlüğü, ifade özgürlüğü, haber yapma ve alma özgürlüğü,seyahat özgürlüğü, adil yargılanma gibi temel insan hakları koruma altına alınmış. elbette sadece vatandaşların bilmesinin yahut o maddelerin yasada yazıyor olmasının tek başına bir anlamı yok. o yasaların uygulayıcılarının yetkilerinin o yasalarla sınırlı olduğundan emin olmaları lazım. o sınırları aşarlarsa bir idealin yok olacağının farkında olmaları lazım.

    ben ilk etapta hayatın içinden çok fazla ulaşılabilir örneğe sahip olduğu için amerikan anayasası ile başladım incelemeye. youtube üzerinde polis ile vatandaş arasındaki dialogları dikkatle dinledim. dünya ticaret merkezi gökdelenlerinin yıkılmasından beri amerikan halkı polis devleti olma korkusuyla resmen her polis karşılaşmasını videoya kaydedip youtube üzerinen yayınlıyorlar. sırf anayasada tanımlanan özgürlükleri pratikte yerinde duruyor mu diye kontrol etmek için polisi sınayan sivil toplum örgütleri var. gidip polisin yanında açıkta silah taşıyor, polis çevirmesinde kimlik göstermiyor, sorulan sorulara cevap vermiyorlar. hatta bir grup boş zamanlarında polislerin peşine takılıp yasaları çiğneyip çiğnemediklerini kayıt altına alıyorlar.

    bu demek değil ki amerikada her şey yolunda. elbette adamlarda polis şiddeti almış başını gitmiş durumda. ancak mesele bir idealin halen işliyor olması. özellikle beyaz amerikalılar kök söktürüyorlar polise. şu an anayasaya aykırı olduklarına inandıkları için sınırın yüz mil içerisinde bulunan göçmen kontrol noktalarını trolleyen yüzlerce video var youtube üzerinde. herif incilden bir parça okuyup ben israil vatandaşıyım diyor mesela bir tanesinde. polisler adamın nereli olduğunu bulmak için 40 dakika dil döküyorlar ama sonuçta yolunuza devam edebilirsiniz demek zorunda kalıyorlar.

    bunu sağlayan şey yasanın gücü. 3. sınıf öğrencisine devlet başkanı hakkında istediğiniz gibi konuşabilir, onu rahatça eleştirebilirsiniz, ifade özgürlüğünüz sizin temel hakkınızdır diye öğretiyorlar derste. amerikan toprakları içinde özgürce seyahat edebilirsiniz diye öğretiyorlar. burada kast edilen şey sırtına çantayı takıp gezmek değil sadece. mesela polis seni durdurduğunda "gözaltında mıyım eğer öyleysem gerekçesini söyleyin" diye sorabiliyorsun. eğer geçerli bir gerekçe sunulmazsa "anayasada tanımlanan seyahat özgürlüğümü engellediğiniz için size dava açacağım bana adınızı ve tanımlayıcı kodunuzu söyleyin" diyebiliyorsun. belki bu haklar türkiye cumhuriyeti anayasında da vardır ancak mesele yazılı olması değil. ben kendimi bir polise bu cümleleri kurarken hayal edemiyorum. "ben vergisini ödeyen bir türkiye cumhuriyeti vatandaşıyım ve sen halka hizmetle görevli bir memursun beni durdurmanızın geçerli bir sebebi yoksa yoluma devam edeceğim." diyebilecek delikanlı var mı polis çevirmesinde.

    bu yazının altına bir sürü örneğini koyacağım ingiltere kanada ve amerikada yaşananların. insanlar polisin burnuna kamerayı dayayıp sokakta yaşayan bir insana sorular sorduğu için postayı koyuyorlar. "sen halka hizmet etmekle görevli bir memur olarak nasıl sokakta yaşayan bir vatandaşı huzursuz edecek şekilde soru sorarsın diye geri bas ve buradan uzaklaş diyerek kovalıyorlar lan polisi.

    konu burada polis düşmanlığı falan değil, temel özgürlüklerin halkın yaşamına nasıl nüfuz ettiği. polis yasanın uygulanmasında görevli ve yasalar özgürlükleri korumak için var. eğer suç işlemeyen ve vergi veren bir vatandaş iseniz tüm devlet kurumları sizin özgürlüklerinizi ve huzurunuzu sağlamak için çalışıyor olmak zorunda.

    bu bir ayrıcalık değil hak. bunu tek tek tüm çocuklara doğru düzgün anlatmak, aşılamak lazım. tekraren söylüyorum ki bahsettiğim ülkeler kusursuz harika bir sistemle işlemiyor. hatta çok ciddi hak ihlalleri yaşanıyor buralarda ancak halkın hala anayasal haklarını savunma refleksi var. haklarını biliyor ve arkasında duruyorlar. bizde kaybolan, belki de hiç kazanılamayan bir duruş bu.

    farklı farklı ülkelerden binlerce örneği izledikçe gerçekten özgür olmadığımızı hissettim. çünkü adamlar bizim 50 fersah ilerimizde olmasına rağmen oldukları halden aşırı rahatsızlar. adam ehliyeti ve kimliği olmasına rağmen alkol muayenesinde bunları göstermemek için 40 dakika direniyor. bunu iş çıkartmak için değil haklarının yerinde durup durmadığını kontrol etmek için, toplumun iyiliği için yapıyor.

    tam olarak anlatabildiğimden emin değilim temeldeki duyguyu. gelişmiş ülkelerin vatandaşında şöyle bir algı var. suç işlemediysem, vergi de veriyorsam o zaman hiçbir otoritenin yetkisi ile durdurulamam, sorgulanmam, konuşmaya yahut konuşmamaya zorlanamam. geçerli bir suç şuphesi sunulmadan kimliğimi göstermek zorunda değilim, adımı söylemek zorunda değilim, resmi evrak sunulmadan üstümün aranmasına arazime girilmesine gözetlenmeme dinlenmeme herhangi bir şekilde bilgilerimin alınmasına izin vermiyorum. özgürüm ve bunu hissederek yaşayacağım.

    önleyici tedbir diye bir şeyin bu özgürlüklere karşı olduğu aşikar ve insanlar olayı bu aşamadan karşılayıp özgürlüklerini en ilerideki cepheden savunuyorlar. yoldan geçen arabaları rastgele durduramazsın çünkü bu şüphe olmadan seyahat özgürlüğüne aykırı bir davranış diyorlar. çevirmelerde durmakla ilgili anayasa mahkemesi kararı olduğu için durdum ve eğer gözaltında değilsem şimdi yoluma devam edeceğim diyerek savunuyorlar kendilerini ve örneklerini kolayca bulabileceğiniz gibi ehliyetlerini kimliklerini göstermedikleri halde polisler insanları iyi geceler dileyip yolculuyorlar. bu hep böyle olmuyor elbette ama bir kere bile oluyor olması benim için yeterli çünkü o ülkelerin vatandaşları bunu deneyebilecek kadar haklarına bağlılar.

    bizde neden böyle değil bunu uzun uzun düşünmek lazım bence.

    amerikadan örnekler; (diğer ülkereleri de üşenmezsem eklerim)

    göçmen kontrol noktası örnekleri
    yol çevirmesi (bu baya iyi bir örnek)
    göçmen kontrol noktası
    alkol çevirmesi
    alkol çevirmesi
    alkol çevirmesi
    polisi kanunlar konusunda eğiten bir amerikan vatandaşı
    kimliğini söylemek istemediği için söylemeyen bir amerikan vatandaşı
    aracı doğru şekilde işaretlenmediği için polise hesap soran amerikan vatandaşı
    açık silah taşıma hakkını test eden amerikan vatandaşı
    kimlik göstermeden ehliyet sunmadan takılan amerikan vatandaşı
    bir başka silah taşıma hakkı denemesi. sonunda polis özür dileyip yolluyor.

    ps:
    •bence sivillerin silah taşıması hakkı tartışmaya açık ancak bu yazının yazılma amacı hangi hakların mantıklı hangilerinin mantıksız olduğunu tartışmak değil.
    •başlıktaki cümlenin kulağa komik geldiğini biliyorum, zaten yazıyı yazarken buna da dikkat çekmek istedim. bu cümle komik olmamalı.