bel fıtığı

  • şu hayatta kınadığını yaşamadan ölmek yok sanırım. ben yakın arkadaş çevremde "buram ağrıdı", "şuramda şu çıktı" v.s diyenlere hep marazlısın dedim, defolusun sen dedim. lanet olası çeneme hakim olamadım ve allah da sonunda belamı verdi işte.

    bir akşam eve gelip dünyada en az 5 milyar insanın yaptığı gibi çoraplarımı çıkarmak için eğildiğimde yıldızları gördüm. ya odama gizlenen bi sapık arkadan belime piçağı takmıştı ya da belimden içeri şeytan girmişti başka bir açıklaması yoktu bu ağrının çünkü. domalık vaziyette belimi yokladım. kan yoktu demek bıçaklı bi sapık da yoktu. anamı, babamı dövüp paralarını kumarda yeme ya da kedi kesme isteğim de yoktu, e o zaman şeytan da yoktu. neydi o zaman bu? hemen azcık toparlandım. annem obama dahil herkesi devreye sokup (ki bu aralar aynı şehirdeyiz kendisiyle o yüzden daha kolay devreye sokabilir) olağanüstü hal ilan etmesin diye çaktırmadan yatağıma yattım sonuçta telefonlar, bilgisayarlar açıp kapattığımızda normale dönüyor, ben de dönerdim belki. belim zonklaya zonklaya uykuya daldım. ertesi sabah her zamanki saatte alarm çaldı, alarmı kapattım, evet günlük rutinimde sırada olan yataktan kalkmaktı. ters giden bir şeyler vardı. e hadi oğlum kalk diyorum kendime, yok kalkamıyorum. kalkmaya çalıştıkça elantriği veriyorlar belime. bu sefer kesin dün gece odamdaki sapık beni düzeneğe bağladı diyorum çünkü yine başka bir açıklaması yok bu acının. artık dayanamadım;

    - anneeeaa?
    + oğlum?
    - anne kurtar beni anne! sapık beni yatağa bağlamış kalkmaya çalıştıkça elektrik veriyor belime. benle oyun oynamak istiyor annee :((

    annem sağımı solumu azcık kurcaladı ve bunun bel ağrısı olduğuna karar verdik. ama bi insan beli bu kadar ağrıyabilir mi lan? insan yataktan kalkmak isterken ağlar mı? yataktan kalkmayı geç sıçarken, yemek yemeye çalışırken ağlanır mı? babama "hadi hastaneye gidelim" diyorum "bekleyelim biraz geçer" diyor. neyi bekleyelim baba? ben senin evladın değil miyim? biyolojik deneylerde kullanmak için mi yaptın beni? en sonunda ağrıdan belimi duvara sürtmeye kalkınca 2 bölüm daha kendi kıraş oynayıp hastaneye götürmeye ikna oldu sağolsun. arabanın ön koltuğuna oturmayınca arka koltuğa ödül olarak balık verilmiş fok gibi atlayışım ve ardından babamın ayaklarımı arabaya bi tıkışı var ki sormayın dostlar çok acı. arka koltukta patates çuvalı gibi gittim hastaneye. gittim doktora, dikiliyorum öyle başında kadının. "buyrun oturun" diyor sağolsun da "inanın yapabilmeyi çok isterdim" diyebildim, boş boş baktı bana. ne kadar kolay diyordu insanlar "otur, kalk, arabaya bin v.s." diye. yapamıyorum işte lan bi insanın bu kadar üstüne gelinmez ki. neyse azcık o da kurcaladı mr lazımmış. gittim mr çektirmeye. makinenin başındaki adam da büyük ihtimal manyetik alandan kafayı yemiş, ağır çekim makineye yatmaya çalışırken omuzlarımdan itiverdi beni ki hiç suçu olmamasına rağmen mr'ın mucidine kadar bi sövdüm bi sövdüm ama işte duyulmadı hiç makinenin sesinden allahtan.

    sonuçları aldık ama latince anama sövseler fark etmem öyle bi yazı. doktora götürdüm sonuçları, baktı baktı laaank diye "fıtık" dedi suratıma suratıma. bir de gösteriyor bana l4-l5 kemiğinin arasındaki diskin içindeki sıvı dışarı fıydırmış diye ben sıçarken ağlıyormuşum. "sokalım o zaman o sıvıyı içeri doktor hanım" dedim, elime fizik tedavi hareketlerini tutuşturdu.

    - noldu neyin varmış?
    + çoraplarımı çıkarırken fıtık olmuşum :((
    - aaa bi de bu yaşta vah vah vah yazık.

    bu ne ya? ne var lan yaşımda? napak? ben istemez miydim ağzımı eğe eğe söyleyebileceğim hastalıklarım olsun? en azından fıtık da olsam "ya geçen benç preste 250 kilo basınca oldu sorma" veya "gece çok sevişmişim 32.seferde bel de dayanmadı tabi ehemehe" demeyi? tırt da olsa hayallerim vardı lan benim. şimdi sokaklarda aydemir akbaş gibi göt dışarda, omuzlar ilerde, eller yana açık dolanıyorum. mahallenin apaçileri tırsıyor hafiften, bilmiyorlar ki gelip bi omuz atsalar 5 parçaya ayrılırım en az. aydemir akbaş bey alınmasın kendisi özellikle "arka kapıdan gelen misafir" sahnesiyle gönüllerde taht kurmuş bir oyuncu abimiz ama işte yine de buruluyor insan. lan bi de şimdilerde g20 zirvesi var burada. milleti gözünün üstünde kaşın var diye gözaltına alıyorlar. ben yedi bela hüsnü gibi dolanıyorum. kafamı bastırıp polis arabasına bindirecekler diye korkuyorum. hayır normalde binerim de şimdi belim çok ağrır yani ondan. (ayrıca yeri gelmişken okuyorsa buradan obama'ya sesleniyorum; "seni göremesem de aynı şehirdeyiz 2 gündür. aynı gökyüzüne bakıyoruz. aynı güneşi izledik bu sabah belki de seninle. başganım beni al!")

    neyse, ne yapalım fıtıkla yaşamaya alışıcaz artık. hatta kendimce hemen hayatıma katacağı değerleri listeledim bile.

    - babaannemle "ne zaman evlencen?" dışındaki bir konuda ortak nokta. hatta belki 4-5 yıl sonra ilaç yarışı imkanı.
    - alışveriş torbaları ve tüm yükleri arkadaşlara, kardeşe kilitleme avantajı.
    - fizik tedaviye gelen tüm teyze ve amcalar dolayısıyla geniş çevrelere ulaşmak.
    - işyerinde fotokopi makinesi sırasında imtiyaz.
    - en en en önemlisi işyeri pisuvarlarında "doktor ağır kaldırma dedi ama mecburen işerken tutacam ahahahahahaha" esprisini gerçekten hakkını vererek yapma lüksü.

    offf yavaş yavaş sevmeye başladım sanırım fıtığımı. fizik tedavi yapar mıyız obama?