beklenen büyük istanbul depremi

  • 17 ağustos 1999—17 ağustos 2023
    marmara depreminin üzerinden çeyrek asır geçti. 24 yılda depreme ne kadar hazırlık yapıldı? deprem ülkesinde yaşadığımız gerçeğine kaç kişi inanıyor? bugün yıkıcı bir deprem olursa, devket, stk, belediyeler, bakanlıklar buna ne kadar hazır? hiç... gerçekten de balık hafızalı bir toplumuz.
    arama kurtarma faaliyetine hiç girmiyorum bile. çünkü arama kurtarma çalışmaları başlı başına bir sorun.
    6 şubat k.maraş depreminde tv de izlediğim japon bilim insanını dinledikten sonra ne kadar aptal olduğumuzu ve bizi nasıl uyuttuklarını o zaman anladım.
    moderator japon uzmana soruyor
    - moderator: sizce türkiyede arama kurtarma ekipleri yeterli mi? japonya bu durumda neler yapıyor?
    bilim insanı: japonyada depremde arama kurtarma pek yapılmaz, çünkü bizdeki binalar tamamen çökmez, kısmi hasar alır ama bina bütünlüğü bozulmaz. bina bütünlüğü bozulduğu zaman (göçük) oradan canlı çıkmak tamamen şansa kalmış
    moderator: peki, çök-tutun-kapan yapmak hayatta kalmak için ne kadar yeterli?
    stüdyoda sessizlik...
    bilim insanı: dediğim gibi yapı bütünlüğünü koruduğu zaman bu taktik işe yarar, bunu japonyada yapmalarını söylüyoruz. sebebi ise, binadan kopan parçalar veya etraftan savrulan eşyalardan kendilerini korumak için yapılır. ama binada göçük olmuşsa yani bina bütünlüğü tamamen bozulmuşsa bu taktik işe yaramaz
    moderator:peki biz neler yapmalıyız?
    japon uzman: sağlam binalar yapmak tek çözüm yolu. dünyada bu büyüklükteki göçüğü kaldıracak güçte hiçbir ülke yok. japonya bile bu kadar göçüğü kaldıracak güçte değil. deprem olduktan sonra yapılacak şeyler çok sınırlı, deprem olmadan önlem almak gerekir.
    depreme dayanıklı yapılar tek seçenek

    bu uzmanın bahsettiği göçük, maraş depremi içindi. birde bunu yüzle çarpıp istanbul'u düşünün.
    bir örnek vermek gerekirse:
    maraş depreminde enkaz altında kalan 2 kişiyi çıkarmak için 100 kişilik ekip 58 saat aralıksız çalıştı. onca ileri teknolojiye, o kadar eğitimli insana ve onca iş makinesi bile tek göçük için 58 saat çalıştı. enkaz altından birini sağ çıkarmanın kolay olduğunu düşünüyoruz. o işler öyle kolay değil. insanları sağ çıkarayım derken bilinçsiz kurtarma sonucu birçok insan öldü.
    üzerinde tonlarca ağırlık olan enkaz altındaki kişinin üzerine iş makinesi ile çıkmak kumar oynamaktır. enkazdaki kişinin boynuna baskı yapan demiri hesaba katmadan, enkaza müdahale ederseniz o demir adamın boynunu koparıp atar.
    çözüm tek: sağlam yapılar inşaa etmeliyiz başka bir seçenek yok. yok işte.
    dilerim kimse enkaz altında kalmaz, kalanlar ise biran önce sağ salim çıkarılır. ben günlerce enkaz altında kalmayı asla tercih etmem. kafama o an büyük bir darbe alıp oracıkta ölmeyi tercih ederim.

  • kendisinden çok, sonrasını düşündüren bir deprem.

    kim nereye gidecek, hangi yol açık olacak, ara sokaklara yardım ne zaman gelecek, toplanma merkezi desen yok, çadır kent nereye kurulacak, en az 10 milyon insan sabah akşam nasıl doyacak, nasıl tuvalet ihtiyacını karşılayacak, nasıl banyo yapacak, çöplerini nereye atacak gibi binlerce cevaplanamaz soru. allah büyük ne diyelim.

  • maraş depremi yüzünden işler karışmadı aslında. maraş depreminde yıkıcı bir depremin neler yapabileceği, kimlerin neler konusunda ne kadar beceriksiz olduğu gün yüzüne çıktı. bunun böyle olduğunu ortalama bir zekaya sahip her insan soyut manada biliyordu zaten, fakat bu depremle birlikte somut bir şekilde ortaya çıkmış oldu

    marmarayı sarsacak deprem ne büyüklükte bir şiddetle, kaç defa, kaç dakika sarsar bilmiyorum. tek bildiğim şey bizi yıkan şeyin deprem olmayacağı. bizi yıkan şey işte bu zihniyet olacak. illa yumurta kapıya dayandığında, illa boğazlanma evresine gelindiğinde alınan önlem sadece gelen yumrukları savuşturmaya yöneliktir

    önlem dediğin şey önceden fark edilmiş bir tehlikeyi kökünden kazımak için alınan sessiz ama kararlı tedbirdir. gerisi fasa fiso

    ki niye konuşuyoruz ki bunları ya. sonra sen halkı korkutuyorsun falan diyecekler. korkulan şey gerçekten yaşandığında ise kader falan diyecekler. ne güzel düzen lan, valla herkes yolunu bulmuş, mükemmel resmen

  • afad deprem için değilde erdoğan'a karşı herhangi bir darbe girişimi için kurulmuş örgüt gibi. eminim öyle bir olay için daha hazırlıklı ve koordinedir şu an. o yüzüden depremde oldu da ölmedinizse tekbirci afad'tan umudunuz olmasın. imkanı elveriyorsa eşiniz dostunuz varsa o çıkartacaktır. yoksa geçmiş olsun öldünüz.

  • her 250 senede bir deprem oluyor istanbul'da. istanbul depreminden hemen hemen 15-20 sene önce izmitte deprem oluyor.
    tarihi istanbul depremleri:
    1509 ve 1766
    tarihi izmit depremleri:
    1489 ve 1741
    buna göre çok yakın bir sürede istanbulda büyük bir deprem olacak. 1999 da izmit depremini yaşadık. bu süre üzerinden neredeyse 25 yıl geçmek üzere. kendinize dikkat edin. ailenizi ve sevdiklerinizi koruyun. asla ve asla devlet gelir beni kurtarır diye düşünmeyin.

  • şu an düşünüp yazdığım naçizane fikirlerim

    - önce mülteciler sığınmacılar gönderilmeli, nüfus düşürülmeli
    - binaların depreme dayanıklı olup olmadığına bakılmalı, depreme dayanıklı olmayan binada oturanlar mültecilerden, uzaktan çalışmaya başladı diye istanbul'u terk edenlerden boşalan evlere yerleştirilmeli. bu insanlara 3 ay içinde taşınması halinde teşvik, 6 ay içinde taşınmaması halinde ceza verilmeli.
    - depreme dayanıklı olmayan binalar hemen yıkılmalı, yerine bir inşaat yapılmamalı, toplanma alanı olarak kullanılmalıdır.
    - en önemlisi bütün bunları devlet insanlarla beraber değil, halka rağmen zorla, teşviklerle ve cezalarla yapmalıdır. çünkü bu konu insanların insafına, kar zarar analizine bırakılacak bir konu değil.
    - daha sonra acilen m. ince'nin dediği gibi istanbul'daki sanayinin büyük bölümü anadoluya, deprem riski olmayan konya karaman arasına taşınmalı.
    - devlet şirketlere destek vererek önce uzaktan çalışmayı yaygınlaştırmalı, sonra da teşviklerle şirketleri istanbul'dan taşımalıdır.

    not: bunlar benim 3 dakika düşünüp aklıma gelen şeyler. halkı düşünen bir lider eminim çok daha fazlasını yapar.

  • muhalefetin etmesi gereken en büyük vaad bu şehrin nüfusunu 10 milyona indirmek olmalıdır. öyle teşvik paketleri açıklanmalı ki iş merkezleri, fabrikalar bu bölgeden anadolu'ya geçmeli. yaşadığımız bu acı tecrube ortadayken istanbul'da yaşayıp da rahat uyuyan biri olduğunu düşünmüyorum. en kısa sürede başta uzaktan çalışma imkanı olan meslekleri zorunlu olarak başka şehirlere göç etmesi teşvik edilmeli ardından hızlı bir şekilde kademeli olarak şehir daha tenha hale getirilmelidir. bu sadece bizi depreme karşı güçlü kilmayacak aynı zamanda yaşanmaz hale gelen şehir biraz daha yaşanabilecek ve arşa çıkan saçma kira ve ev satış bedelleri de normale dönecektir.

  • binamızı kontrol ettirmek isteyip belediyeye başvurduğumda "bizi evimizden attırmak mı istiyorsun, sokakta mı kalalım, binlerce lira kirayı nasıl öderiz?" diye bağırıp çağırdılar, insanların sesindeki aymazlık ve yaşanacakların zihnimde canlanması bir yarım saat ağlatmıştı.

    bireysel olarak nasıl hazırlanabilirim?

    insanlar evsiz kalacağız korkusuyla evlerine baktırmıyor bile, öleceksin diyorum, kader diyor...

    bunu sadece kendi ailem ve komşularımla yaşamadım, arkadaşlarıma bari siz ailelerinizi yakınlarınızı uyarın dedim ve uyarılar sonucunda gelen tepkiler aynı.
    sanıyorsunuz ki insanlar televizyonlarda gördüklerinden ders alıyor.
    almıyorlar efendim, almazlar. önünüze taş koymaktan başka da bir şey yapmazlar.
    bizim milletimiz akıllanmaz, umudumu kestim ben.

  • çare marmara bolgesinin nufusunu yariyariya azaltmak, sanayi uretimini risksiz bolgelere kaydirmak ve topyekun bir donusume girismek.

    dipnot sacma salak kanalistanbul naraları atmamak , atanlarin pesinden gitmemek. mal olmamak.

  • ülkenin içinde bulunduğu durum o kadar acınası ki.

    bakın, 1939 yılında erzincan depremi’nde 33 bin kişi vefat etmiş. bundan tam 60 yıl sonra meydana gelen gölcük depreminde resmi ve resmi olmayan rakamların ortalamasını alırsak yine 35bin civarında insan hayatını kaybetti. diğer depremlerde binlerce kişi. totalde aklımıza gelen bir kaç depremdeki can kayıplarını toplasanız neredeyse 70-80bini bulacak. anormal bir rakam bu.

    japonya’da 3 kişi ölünce kriz masası oluşturup nerede hata yaptık diyip, sağlam olmayan 2 bina kaldıysa onu da yapılandırıyorlarken biz 80 bin kişi kaybetmemize rağmen tek adım atamamışız. atmıyoruz da. daha acınası, atmayacağız da.

    bol bol yol yapacağız ama. kırıp kırıp yeniden yapacağız defalarca merak etmeyin. yola doyacağız yani.

    coğrafyanın kader olduğu gerçeği çok acı çarpıyor insanın yüzüne. işimiz yine kadere kaldı…

    edit: erzincan depreminin tarihi düzeltildi.