bekar kalıp yalnız ölmek

  • arkadaşımın evinde alt komşu idi kendisi...

    6 yıllık ilişkisi vardı. oğlana kanada da çalışma imkanı çıkmıştı. yavşak kanada ya gittikten 3 ay sonra kızdan ayrıldı. kız evinde yalnız başına kaç kere sinir krizi geçirdi ve hastanelik oldu artık sayısını hatırlamıyorum. kız tek başına kalınca kendine gelemedi. ailesi de yoktu garibin... kimsesi yoktu. sadece o piç kurusu vardı. 8 ay sonra kanser teşhisi kondu. 5 ay yaşayabildi. son zamanlarında arkadaşımın annesi başta olmak üzere hep beraber bakıyorduk ona... bir öğle saatinde fenalaştı. apar topar hastaneye götürdük. oradan da çıkmadı... yine biz defnettik onu... bir tane arkadaşı bile gelmemişti. çünkü o piç kurusu yüzünden sosyal hayatı kalmamıştı. ben hiç görmedim onu sadece adının okan olduğunu biliyorum...

    inşallah o kıza yaşattıklarını sende kanada da çoluğundan çocuğundan kan kusarak görürsün...

    bu kızı yalnızlık öldürmedi. umut öldürdü. hayaller öldürdü. 2 dil bilen zehir gibi kız tek başına rahat rahat yaşayabilirdi. ama o piç kurusu hayatını mahvetti... sosyal hayatını bitirdi... kız ona destek olacağım diye kendi birikiminin büyük bir kısmını kanada ya giderken ona vermiş... yalvardık. dava et valla uğraşırız dedik. lanet olsun dedi onu da bıraktı.

    inşallah okuyorsundur yazdıklarımı kansız orospu çocuğu...

    şerefsiz haramzade katil bir köpek olarak geberip gideceksin...

    dilerim orada gerçek yüzünü gören birileri olur da mezarına işeyen eksik olmaz...

    böyle bir beraberlik yaşamaktansa yalnız başıma huysuz biri olarak geberip gitmeyi tercih ederim...

  • evli olup 30'lu yaşlardaki çocuğunu ani bir şekilde kaybeden , sonrasında üzüntüden hasta olup tedavi sürecinde kocasından hiç bir maddi & manevi destek göremeyip, ondan uzakta yalnız başına perişan halde vefat eden bir komşu tanıyorum.

    çocuğunu kaybettikten sonra çok büyük acılar çekmişti. " keşke hiç çocuk sahibi olmasaydım" ve doğru kişi olduğuna emin olup evlendiği, bir zamanlar çok sevdiği o kişiyle "hiç tanışmamış & evlenmemiş olsaydım" diyordu ölmeden önce.

    söyleyeceklerim bu kadar.

  • burada kastedilen ölme anındaki yalnızlık değil. yalnız geçmiş bir hayat. neden ısrarla "çevren dolu olsa da yalnız ölüyorsun" veya "evliliğin kötü veya sahte olabilirdi" gibi şeyler söylenmiş anlamıyorum. konu mezara yalnız girmek veya cenazemizde birilerinin olup olmaması değil; ölene dek geçen zamanda sevmemiş ve sevilmemiş olmak. bu da bazılarımız için üzücü. ne yazık ki benim de kaderim bu.

  • evli olup çift de olsanız yine tek başınıza öleceksiniz.

    bazı eylemler bireysel yapılır.tıpkı doğmak, tıpkı ölmek gibi.

  • evli olup her gün ölmekten iyidir.

  • neden korkuyorsunuz ki?

    annemlerin köyde bir adama, çocukları bakmadı. köyde bizim eski bir yapı vardı, orada kalıyordu. dayımlar kucak açmıştı adamcağıza. ilçeye gidince garibe otobüs çarpmış. oracıkta öldü. kimseye daha fazla yük olmadan, çekip gitti bu dünyâdan. yâni evlilik de, çocuklar da bir garanti vs. değil. öyle görmek de saçma zâten. "yaşlanınca yanımda birileri olsun." düşüncesi, anlaşılabilir bir düşünce ama. yalnızlık zor...

    binlerce ölüm türü olabilir. aklıma ikisi geldi: birincisi, bu anlattığım örnekte olduğu gibi. ânî bir kalp krizi hiç fenâ olmaz. çünkü insan yükü ağırdır. kimsenin minnetini çekmeden gideriz bu diyardan. o da yaşlanırsak tabiî...

    ikincisi ise şu: haberlerde hep görmüşsünüzdür:

    "yaşlı adam/kadın evinde ölü bulundu. bir süredir kendinden haber alınamamayan emekli adamın komşuları polise haber verdi. evden gelen kötü kokular üzerine içeri giren polis, adamın cesediyle karşılaştı. yaşlı adamın naaşı, otopsi yapılmak üzere adlî tıp morguna kaldırıldı. polis, olayla ilgili soruşturma başlattı..."

    bu minval üzerine yazılmış binlerce haber gördük hepimiz. gazetelere her gün böyle haberler çıkıyor. bu da yaşlı insanları bekleyen bir ölüm şekli. günlerce aç, susuz kalıp ölmek korkutucu. bu şekilde ölen insanlar inşallah çabucak can veriyordur. günlerce beklemek kâbus gibi olur. çabuk ölüp cesedinin kokması da kötü bir şey elbette.

    küçük yaşlardayken bunu fark etmiştim: yalnız öleceğim sanırım. hayâtım boyunca da yalnız kalacağım, bundan kaçış yok. tabiî yaşlanacak kadar yaşarsam... o yüzden kimseye yük olmak, muhtaç olmak korkutuyor beni.

    ne diyeyim? allah, hepimize; acısız, çilesiz, ayakta iken, kimseye yük olmadan, âsan bir ölüm nasip etsin.

  • bir gün aslında hep tek başına olduğunu hissettirecek biriyle yaşlanmaktansa,

    hep tek başına olduğunu bilerek ölmek yeğdir.

  • evliler elele tutuşup gökdelenden atlayarak mı ölüyorlar?

    herkes yalnız ölür. kötü olan yalnız yaşamak. hatta o da kötü olamayabilir (bkz: bilemiyorum altan)...

  • evli olup çoluk çocuğa karışıp buna rağmen yalnız ölmekten iyi olandır.

  • bir zaman öncesine kadar beni korkutan bir düşünceydi ancak gerçekten çok sevdiğim ve hayatımı birlikte geçirmek için can attığım kadının tavırlarıyla benimle bir gelecek düşünmediğini hissettirmesi ve bunu ima etmesinden sonra artık sal gitsin durumuna girdim.

    ne kaybederim ki? yalnız ölsem nolcak etrafımda milyon sevenim olsa nolcak? insan hayatında gerçekten bir kişiyi yürekten sever derler. işte o kişi tüm bu düşüncelerden müstesna. lakin o kişi yukarıda betimlediğim duruma hasıl oluyorsa bir müddet sonra olmasa da olur diyor ve günlük rutinlerinize devam ediyorsunuz.

    en çok kalabalıkta birbirini seven insanların doluştuğu sıcak ve samimi ortamlarda bu aklınıza geliyor, ya da yolda birbirlerine tüm sevimlilikleriyle destek olan yaşlı çiftler gördüğünüzde, ama buna da alışıyorsunuz bir vakit sonra.

    ben de sizdenim arkadaşlar, çok muhtemel ki bir gün evimden gelen ağır kokular yüzünden komşular yetkililere haber verdiklerinde öldüğüm anlaşılacak, alıp toprağa koyacaklar sonra da. toprak aynı toprak, yalnız da ölseniz aynı.

    varsın yalnız olun bekar kalın, yaşamınızı öyle noktalayın. ama sağlıklı, kimseye muhtaç olmadan kendi ayaklarınızın üstünde durduğunuz bir hayat kısmet olsun.

    bak gene hüzünlendim bir kafede tek başıma otururken. ben karamelli lattemi içmeye devam edeyim.