batan gemide feminist olmaması

  • ben feministim. eşitsizliğin olduğu her şey için ses çıkarıyorum. kadın-erkek-queer herkesin eşit olması için çabalıyorum. hesabın erkeklere kitlenmesi, erkeklerin zorla askere alınması, vicdani reddin tanınmaması vs. aklına ne gelirse... erkeklerin aşağılanmasına da karşıyım, kadınların aşağılanmasına da, geylerin aşağılanmasına da...

    peki ya sen? sen yalnızca kendi cinsin için ses çıkarıyorsun ve yalnızca kendin ayrıcalıklı olmadığın zaman ses çıkarıyorsun. ayrıcalıklı olduğun sürece "bir dakika, o neden bu haktan yararlanamıyor?" demiyorsun. işte seninle farkımız da bu: sen bencilsin, buna rağmen sen "iyi" olansın; bense herkesin daha iyi koşullarda eşitlenmesini istediğim halde "feminist" olduğum için tü kakayım, öyle mi?

    ne kadar saçmaladığını gösterebilmiş olmalıyız.

  • skeptico'nunki kadar olmasın, her erkek gibi benim de hayatım aksiyonla dolu.

    part-time yangından bebek kurtarır, part-time dağda terörist avlarım. ayda bir patron haftasonları "rica eder", kömür madenine inerim. iş gezilerinde genelde rehine olarak somali'ye filan gönderir, ben de bir iki gün izin kullanıp haftasonunu da bağlarım ki bunu dolu dolu tecrübe edeyim.

    ne zaman yıllık iznime çıksam, bulunduğum tatil gemisi batar. kendi ciğerlerimle şişirdiğim botlara üçer beşer kadınlar doluşurken, ben kırık bir tahtaya tutunur, suyun içindeki ayaklarımla köpekbalıklarını tekmelerim.

    her erkeğin hayatı budur. rakamlar ortada: "harvardlı bir kadın"ın araştırmasına göre ortalama bir erkek emekliliğine kadar karısının onuru için 75 düelloya, kaçırılan kızının peşinden 5 taken devam filmine, kayınvaldesi başının etini yemesin diye 10 denizaltı kurtarma operasyonuna katılır (tabii ki tüpsüz, tüm oksijen tüpleri kadınlara dağıtılmıştır).

    oysa bir kadın taş çatlasa kaç gün yaptığı işin hakkını alamıyor ki?
    kaç tanesi bir terfide es geçilebilir ki?
    kaçından tam gün çalışmanın üstüne ev işlerine orantısız katkı yapması bekleniyor ki?
    kaç tanesi korkusundan ve imkansızlıktan boşanamıyor ki?
    kaç ülkenin meclislerinde, anayasa mahkemelerinde, yönetim kurullarında %50'nin altında temsil ediliyorlar ki?

    bu yalancı mağduriyetlerle güldürmeyin beni. yani hakkaten güldürmeyin, zira birazdan yakuzanın elinden bir grup seks kölesi kurtaracağım (kadınlar tabii, tembel olmasalar kendileri kurtulurlardı), elimdeki patlayıcıları gülmekten düşürürsem fena olur.

    ***

    ciddi notlar:

    world economic forum'un senelik raporu: ortalama full-time çalışan kadının kazancı $11k, erkeğinki $20k.
    aauw.org: en ilginç bulduğum bilgi, eğitim seviyesinin artmasının ücret farkını kapamaması.
    oecd: türkiye en fazla farkın olduğu yerlerden.

    ekstra:
    -gençlerin cinsiyete göre kazanç farkı, yaşlılara göre daha az. durum iyiye gidiyor yani.
    -erkek-kadın ücret farkının çoğu, doğrudan ayrımcılıkla ilgili değil (kadının çocuk bakmak için kariyerine fazla yüklenmemesini "doğrudan" ayrımcılık olarak saymıyorlar mesela). diğer faktörleri çıkarınca, consada göre ücret farkının dörtte biri doğrudan ayrımcılıktan kaynaklı.

    edit: bu arada favori standupçıp bill burrün feministlerle, aynı örnekleri kullanarak dalga geçtiği rutinlerden biri

  • (bkz: önce kadınlar ve çocuklar)

    kaçınılmaz gerçektir.
    batan gemi olsun, yanan ev olsun, ne bileyim teröristlerin rehin aldığı siviller olsun.

    "biz de erkeklerle aynı işi yapmak istiyoruz" "biz de aynı parayı kazanmak istiyoruz" "patriarkal düzen bize baskı yapıyor" diyen ablaların hiç birisi kalkıp şunu demez :

    "biz de rehine kalmak istiyoruz bizim neyimiz eksik"

    işte bunlar hep feminizmin iki yüzlülüğüdür beyler