babanın aldığı harika hediyeler

  • 7-8 yaşlarımdayken çok sık bursa-istanbul gidip geliyorduk. eskihisar - topçular vapurlarına haftada en az 1 kez biniyordum. çokta seviyordum.

    oyuncağını istedim. aradı bulamadı benzer bir şey. o zamanlar arabalı vapurların oyuncağı yoktu belki. hala var mı onu da bilmiyorum.

    mukavva aldı, 2-3 akşam emek verdi ve kendisi yaptı kesip biçip hesaplayıp.
    en güzel hediyedir heralde hayatımdaki.

    bir süre sonra ben onu ortada bırakmışım oynarken, görmeyip üstüne basmış. tekrar uğraştı tekrar yaptı hatta.

  • her kız çocuğu gibi ben de barbie bebek hastasıydım. görünce elim ayağım titrerdi falan.
    oyuncakçıları dolanmak büyük bir zevkken onları alamadan eve dönmek de büyük bir eziyetti. bütün barbie ve sindy'leri alıp eve götürmek isterdim diğer kızlara kalmasın diye. *bir gün yine oyuncak dükkanında kendimi kaybetmişken bir barbie bebek gördüm. benim için bütün bebeklerimden farklı, mükemmel bir bebek iken annem ve babam için evdeki diğer bebeklerimin türevi, sıradan bir bebekti. "ev bebekten geçilmiyor, başka şeylere bak artık!" lafıyla dünyamı başıma yıkmışlardı. ben onu ken bebekle evlendirecektim, çok mutlu olacaklardı. ne demek alamayız! "eve gidince bir şey yemiycem, içmiycem görecek onlar konuşmıycam işte hıh" tribi bürümüştü her yanımı. sonuç olarak o bebek başka kız çocuklarının olmak üzere orada kalmıştı. kimsenin yemememi içmememi taktığı da yoktu. daha doğrusu takmıyormuş gibi yapıp "peki sen bilirsin yeme" taktiğini uyguluyolardı. paşa paşa oturacağımı biliyorlardı. ne yemiycem tabii ki yedim. olan olmuş, barbie'mi yaban ellerin olmak üzere terketmek zorunda bırakılmıştım. hayatın anlamı yoktu bir de aç mı kalacaktım, afiyetle yedim.

    aradan bir hafta falan geçmişti. su çiçeği olmuştum. ateşlenmişim, herkes üstüme titriyor. en sevdiğim yemekler pişiyor. evde gündem benim. saat de geç olmuş, kapı çaldı. gelen kişi ise canım babam. işte şirinlikler yaptı "aman da aman kızım hastamı olmuş" falan diyor ve beklenen son: babamın elindeki kutuda ken'in izdivacına talip olacak o barbie bebek! artık benim bebeğimdi. su çiçeği çıkarmak dünyanın en güzel şeyiydi. tüm geceyi o bebeğe sarılarak onunla nasıl oynayacağımın hayallerini kurarak geçirmiştim. diğer bebeklerim onun yardımcıları olacaktı, her şey ken ve onun mutluluğu içindi. * ama tam da tahmin ettiğiniz gibi bir hafta sonra diğer bebeklerimden hiçbir farkı kalmamıştı, çocukluk işte.

    şu an vizelere çalışıyorum ve su çiçeği olduğum için mutlu olduğum günlere dönmek istiyorum sözlük. babamın hayallerimi getirdiği o güne...

  • çok küçüktüm. annem pazardan dandik, plastikten, kendinden saçı olan bebeklerden alırdı bana. hep bir barbie ya da cindy im olsun isterdim. olan kendini kraliçe gibi hissederdi. biraz pahalıydı 80 lerin sonu 90 ların başında.o kadar ağlıyordum ki o bebeklerden bir tanesine sahip olmak için. bir gün babama " annem bana hiç saçlı bebek almıyor" demiştim.

    canım babacım bir akşam elinde poşetlerle gelmişti. abimle beni yanına çağırdı. abime benim gözlerimi kapamamı söyledi. gözlerimi kapattıktan sonra kollarımı açmamı söyledi. kucağıma kocaman bir kutu koydu. gözümü açınca sevinçten zıpladığımı hatırlıyorum. saçları çok güzel kocaman bir bebekti kucağımdaki.

    daha sonra aynı şekilde abimin gözlerini kapatmamı istemişti benden. abime de kıyamamış, beni sevindirirken onu da es geçmemişti. ben de aynı şekilde abimin gözlerini kapattım. onun da kucağına koca bir kovboy seti koymuştum. kovboylar, silahlar, şarap bardakları ve kepçesi ile çok sevimli bir oyuncak setiydi.

    o gece deli gibi oynayıp mutluluktan uçmuştuk. 90 lı yıllar öyle ha deyince oyuncak alınan, tonlarca oyuncağınızın olabileceği yıllar değildi. ama çok güzeldi.

    kendi adıma benim aldığım en harika oyuncak, bu bebekti.