başkanlığa hayır

  • başkanlık nedir başgan?

    başkanlık olsa başka şeyler söylerdim de bu başkanlık değil, başganlık sistemi arkadaşım.

    başganlık gıda zehirlenmesidir, denetimsiz sağlıksız besinlerdir, bozuk beyaz peynirdir, açlıktır, sefalettir, kavgadır, dövüştür, şiddettir, rezalettir, nefrettir, öfkedir, zillettir.

    ben bir tayyip karşıtıyım. tayyip'in hemen hemen tüm siyasi görüşlerine ve ideolojisine topyekün karşıyım. buna isteyen dini açıdan baksın isteyen ideolojik saplantılı biri olduğumu düşünsün. ben kendimden eminim. akıl ve vicdandan başka pencerem bilim ve sanattan başka rehberim felsefeden başka patikam yok. bu yüzden tayyipçiler, liberaller, sağcılar, orta yolcular, reisçi ülkücüler, bana bişey olmazcılar; ister dinleyin ister dinlemeyin. bu işin kitleler arasında kazananı olmayacak. başganlık gelirse eğer bugün anayasa ve temel hak ve özgürlüklerin zorbaca çiğnenmesi ile bana şöyle dilediğim gibi içime çekeceğim bir tek nefes bırakılmayan bu topraklarda "benim nefes alamamam, benim ezilmem, benim tepelenmem" yasalaşmış olacak. çoğunuzla zaten şu anda dost değiliz, belki bundan sonra düşman bile olmayacağız. ben bir tek kişi de değilim. milyonlarım. başganlık gelse bile senin başgan adayına oy vermeyecek o %50'ye yakınsayan ama geçemeyen onca adamım. ben bu ülkede varım.

    başganlık gelirse ne mi olacak?

    öncelikle yeni anayasa değişikliği paketi ile hedeflenen cumhurbaşkanı ya da başgan yetkileri için bakınız: https://pbs.twimg.com/media/c0v2tfvxuaaptrc.jpg

    satışa hazırlanmış 20 ton bozuk peynir yakalandı haberi var gazetede. 2006 yılına ait. bugün de yakalanıyordur elbet bozuk peynirler. ama başganlık gelirse artık bozuk peynirler yakalanamayacak. neden biliyor musunuz? çünkü bozuk peynirlerin yakalanması kuvvetler ayrılığı denen ilke ile alakalı. eğer kuvvetler ayrılığı olmazsa bozuk peynirler yakalanmaz. bozuk peynirleri yeniden işleyip beyaz peynire çeviriyor gıda teröristleri. marketler de satıyorlar bunları. alıp sofranıza çocuğunuzun önüne koyuyorsunuz. kim denetleyecek? gıda ve tarım kontrol müdürlüğü. peki başganlık sistemi sayesinde gıda ve tarım kontrol müdürlüğü kalıcı olarak enişte kayınço kurumuna dönüşürse? bir tek savcı çıkıp da kötü niyetli bir gıda ve tarım genel müdürünü sırf başgana yakın bir adam diye sorgulayamazsa? o zaman ne olacak? bozuk peynir yememek için gıda tarım kontrol müdürlüğünde benim de çalışmama mahkumsun sen. benim de bu devlette söz hakkı olan biri olmama mahkumsun. beni eğer dışlarsan, eğer kuvvetler ayrılığı denen ilkeyi başganlık sistemi ile ayaklar altına alırsan bozuk peynir yemeye ve zehirlenmeye mahkumsun.

    başganlık gelirse ne olacak?

    başganlık gelirse bu ülkenin hukuk sistemi değişecek, rejimi değişecek, zamanla tarih anlatısı değişecek, çevresi değişecek, eğitimi değişecek, sen değişeceksin. ve bunlar herkesin uymak zorunda olduğu, uymayanların bu vatandan defolup gitmesinin beklendiği yazılı kanunlara dönüşecek.

    bu ülkede kemal gözler diye biri var. anayasa hukuku profesörü. kitapları türkiye'nin bir çok hukuk fakültesinde ders kitabı olarak okutuluyor. anayasa hukukuna giriş, hukuka giriş vs. ve bu adam 23 aralık 2016 tarihinde bir yazı yazdı, başlığı elveda anayasa: http://www.anayasa.gen.tr/elveda-anayasa-v2.htm

    tümünü okusanız keşke... yine de ilk ve son paragraflarından bir kuple koyuyorum buraya:

    --- spoiler ---
    amacım türk anayasa hukuku doktrininin bir üyesi olarak, tarih karşısında sorumluluğumu yerine getirmekten ibarettir. istedim ki, bu değişiklik teklifine zamanında karşı çıktığım kayda geçsin. istedim ki, gelecekte, bir gün birileri çıkıp da bu değişikliği eleştirirlerse, adımı, bu değişikliğin kabul edilmesi safhasında susan anayasa hukukçularının arasında anmasınlar.

    ....

    yıllarca üniversitede anayasa hukuku dersi vermiş, anayasa hukuku alanında pek çok kitap ve makale yazmış, hayatını anayasa hukukuna adamış bir akademisyen olarak, 10 aralık 2016 tarihli anayasa değişikliği teklifini okumuş olmaktan dolayı derin bir üzüntü içindeyim. artık “elveda kuvvetler ayrılığı”, “elveda anayasa” demekten başka söyleyecek bir söz bulamıyorum.
    23 aralık 2016, k.g.
    --- spoiler ---

    sizler hukuk öğrensin, hukukçu olsun diye çocuklarınızı hukuk fakültelerine gönderiyorsunuz, göndereceksiniz. çocuklarınız da hukuk fakültelerinde kemal gözler gibi başganlık sistemine karşı olan ve hala daha bu ülke insanlarının çocuklarına hukuk öğreten bir ton hayyen ve merhum anayasa hocasından ve onların kitaplarından hukuk öğreniyorlar. elbette bunları çoğunuz tarafgir, karşıt, muhalif vs. diye göreceksiniz. ancak madem öyle çocuklarınıza neden bu adamların kitaplarından hukuk öğretmeye kalkışıyorsunuz o halde? sizin adamlarınızın yazdığı kitaplar nerede? sizin adamlarınız kimler? saysan en fazla 40-50 anayasa profesörü var bu ülkede. burhan kuzu gibi akp'den faturalanabilir resmi geliri ve çıkarı olanlar hariç neredeyse tümü karşı başganlığa. anayasa profesörü olmaya da gerek yok, tarafsız bir çocuğa sorsan bozuk peynir yemek ister misin diye o da karşı olur.

    eğer bu anayasa değişikliği referandumu geçerse:

    yasama-meclis tayyipte
    yürütme-bakanlar kurulu-tayyipte
    yargı- meclis seçecek ve komple tayyipte olacak.

    yargıdaki tayyipçi yürütmedeki tayyipçiyi denetleyecek... ve senin alnının teri ile satınaldığın beyaz peynirin kahvaltı masana bozulmamış, ter temiz, bütün kontrollerinden geçmiş şekilde ulaşmasını sağlayacaklar... babana güveniyor musun tayyipçi idarecilere güvendiğin kadar? eğer tepesinde denetleyen biri olmazsa üç kuruş rüşvete yedi sülalesini satacak insanlar yaşamıyor mu bu memlekette? senin çocuğunun sağlığına neden acısınlar? sana neden acısınlar? gebersen umurlarında mı olur sanıyorsun? ama o rüşvetin döneceği odada başka bir tayyipçi yerine ben olsam gider savcıya şikayet ederim. savcı da eğer tayyipççi değilse ve tepesindeki daha büyük tayyipçi savcılardan doğruyu ve namuslu olanı savunma konusunda çekinmiyorsa o rüşveti alanın tepesine biner. ya da benden çekindikleri için o odada rüşvet dönmez. benim gibi bir denetçiden çekindikleri için başka bir yerde de rüşvet dönmez. kuvvetler ayrılığının, cumhuriyetin, demokrasinin ve adil devlet yapılanmasının ne olduğunu daha nasıl anlatabilirim sana bilmiyorum.

    sen de biliyorsun ben de...hepimiz biliyoruz ki türkiye cumhuriyeti şu anda akp parti teşkilatının esas devlete paralel olarak oluşturduğu bir paralel devlet yapılanması tarafından yönetiliyor. sen bununlu mağrursun, ben bundan tiksiniyorum. başganlık bu paralel devletin gerçekte var olan türkiye cumhuriyetinin yerini almasıdır, bunun yasallaşmasıdır. işte bu yüzden savcı da, hakim de, denetçi de, müfettiş de, şube müdürü de aynı yapılanmanın aynı hiyerarşi içindeki aynı davaya inanmış elemanları olacaklar ve birbirlerini kollayacaklar. senin payına düşen masanda çocuğuna yedirdiğin bozuk peynir sadece. bir de seçim sabahlarındaki o saçma sapan zafer sarhoşluğu.

    bu ülkede yüzbinler hatta milyonlar sokaklara çıktı gezi direnişinde medya penguen belgeseli izletti sana. senden saklamak istediler, senden saklamayı istiyorlar, seni bu işlerden habersiz, sadece ve sadece kendilerine inanan ve güvenen bir robota dönüştürmek istiyorlar. ışid'in yaktığı türk silahlı kuvvetleri askerlerini saklıyorlar senden. maden göçüyor göçük haberini saklıyorlar, şehit haberlerini saklıyorlar, cemaat yurtlarında yanan ufacık kızları saklıyorlar... bozuk peynir haberini mi saklamayacaklar? ben bunlara karşı durmazsam, kamuoyu oluşturmazsam, sesimi çıkarmazsam sen ne olup bittiğini nereden öğrenceksin? diğer tayyipçilerden mi?

    medium.com'da helmuth von moltke üşenmemiş bizim hep görmekten kaçtığımız ama kafamızın içine de kazınmış o kara tabloyu hazırlamış. tayyip'in halihazırda sahip olduğu gücün analiz tablosu: https://cdn-images-1.medium.com/…ai8wzhu7zsxgqg.png

    siz bu adama daha ne kadar güç vermek istiyorsunuz? zaten tüm bu güce tam şu anda sahipken bunun kalıcı bir resmi norma dönüşmesini nasıl ve neden isteyebiliyorsunuz?

    eğer hedef ilkel de olsa bir devlete sahip olmaksa o devlet kuvvetler ayrılığı olmadan da olur. 1876'ya kadar osmanlı'da anayasa mı vardı? anayasa en temelde iktidarın gücünü kısıtlamak, devletin karşısında vatandaşın temel hak ve özgürlüklerini garanti altına almak için hazırlanan bir yazıt. oysa bu referandumla başganlık sistemi iktidarı tekrar padişaha çeviriyor, iktidarın sonsuz ve mutlak olarak bir tek kişide olmasını sağlıyor. ikimiz de biliyoruz bu ülkede seküler ahlak, muhafazakar sağcı görüşün karşısında hiçbir zaman yüzde elliyi geçemeyecek. başganlık seçimi de seçimi kazananı yasama yürütme ve yargının yegane sahibi bir diktatör yapıyor. yani sen bu ülkede benim tek bir söz sahibi bile olmamı istemiyorsun. oysa başkanlık sistemi sert kuvvetler ayrılığıdır. tüm dünyada gelişmiş medeni ülkelerde uygulanan başkanlık sistemlerinde yasama, yürütme ve yargı asla ve asla tek bir grubun hakimiyetine giremez, girmemiştir. mesela akp-parti teşkilatının hakimiyetine... siz burada akp-parti teşkilatını devletin resmi yasama, yürütme ve yargı organı yapmaya kalkışıyorsunuz. zaten şu anda da öyle de bu bozuk düzeni yazıya döküp türkiye'nin resmi doktrini yapmaya çabalıyorsunuz. bizim temel kaygımız bozuk peynir yemek istemiyor oluşumuz. denetleme mekanizmaları sadece farklı gruplardan, farklı davaları sahiplenmiş insanlardan, farklı siyasi görüşlerden elemanları olan idari yapılanmalarda çalışır. eğer beni bu denetleme mekanizmasının dışına itersen; eğer beni yok sayarsan önündeki zeytine her çatal batırışında, çocuğuna verdiğin o beyaz görünen sütte, tabağındaki yemekten her kaşık aldığında bu yazı aklına gelsin. sen benim seni denetlememe mahkumsun. ister evet de ister hayır referandumda. sen bilirsin arkadaş. her ne yiyorsan da afiyet olsun.
    ekşisözlük başkanlığa hayır kampanyası vatana millete hayırlı olsun.