ayrılık acısı geçer mi

  • vay be üç sene önce bu başlıkta sıklıkla fink atardım. yüreğimdeki sızıyla bunun cevabını arardım. belki benim geçmişte hissettiklerimi hisseden geçmişte yaptığım gibi umut aramaya çıkmış olanlar vardır. o kişilere sesleniyorum; geçiyormuş kardeşim öyle bir geçiyor ki geçmişte tek bir an aklından çıkmayan o kişi bir zaman geliyor aklına bile gelmiyor.

    belirli bir vakit sonra onsuz da yaşamın mümkün olduğunu farkediyorsun ve hayatına kaldığın yerden devam ediyorsun. her şey kusursuz olsaydı, güllük gülistanlık olsaydı zaten bitmezdi. şu an acı çekiyorsun ama bu süreç bittiğinde daha güçlü daha olgun biri olacaksın. hayatın gelecekte sana sunacağı güzellikler için hazırlamaya bak kendini.

    kimse kusursuz değil. kimse unutulmayacak kadar vazgeçilmez değil. hepimiz noksanız. bu düşünceyi içselleştirmeye çalış. ben bu pencereden çıktım o boğucu atmosferden. tabii biraz da zaman gerekli.

  • çok kolay değil tabii ama geçer.

    +sık sık dışarı çık, kilitli kalma.

    +yeni insanlarla tanışmaya çalış.

    +hemen yeni bir ilişki arama.

    +eski sevgilinizin ne yaptığını sorma.

    +umutsuzluğa kapılma, dünyada 8 milyardan fazlayız, biri çıkacak.

    +ama acele etme.

    +kendine zaman ayır.

    +sevdiğin şeyleri yap, yeni bir aktiviteye başla.

    +spor yap.

    +başka biri ol.

    +erkeksen çapraz küçük çanta takma.

  • 32 yaşımdayım. iki saat önce çok sevdiğim ve evlilik hayali kurduğum kadınla ayrıldık. resmen fiziksel acı çekiyorum. bu saatten sonra nasıl olacak bu işler hiç bilmiyorum. elbette acısı geçer ama şu an tornavida saplıyorlar gibi hissediyorum.

  • bundan baya bir süre önce bir kız arkadaşım vardı. çok uzun bir süre değil ama 6 7 ay kadar birlikte olduk sanırım. sağlıklı bir ilişki değildi. sıklıkla kavga, tartışma vs. sonra ayrıldık.
    yaklaşık 1 ay kadar uyuyamadım.
    o dönem ailemle birlikte yaşıyor olmama rağmen kapı çaldığında o geldi gibi hissederdim (sadece bir defa gelmişti)
    yaklaşık 3 ay kadar durduk yere elim titrerdi ara ara.
    içimde asla bitmeyeceğini sandığım bir boşluk.
    sürekli üşüyor gibiydim.
    o dönemde ilişki benden kaynaklı bitmemiş olmasına karşın bitmemesi için pek çok şeyden vazgeçebilirim gibi düşünüyordum.
    tam olarak ne zaman atlattım bilmiyorum ama geçti. geçiyor. geçmiyor ise bu aşkınızın veya sevginizin inanılmaz büyük olduğundan değil sizin saplantılı olduğunuzu gösterir.

  • başımdan geçen olay şu şekilde:

    6 ay önce 5 yıllık ilişkim bitti. bir şeylerin yürümediği heyecanı kalmadığı belliydi konuşacak bir şey bile bulamıyorduk, anlaşarak ayrılalım dedik ayrıldık. ben olayın ciddiyetini ilk 2-3 ay kavrayamadım hala içimde bi umut vardı bana döner bunu atlatırız diye. sanki ben de "yürümüyor ayrılalım" dememişim gibi.

    3 ayın sonunda öğrendim ki hayatında biri varmış bunu ona sormuştum ve "evet var" demişti. biliyorum ki biz daha beraberken onunla tanışmış ve hoşlanmıştı, ilişkinin yürümemesininde bunun da etkisi vardı ve hatta ayrılalım diye anlaştıktan sonra "oh, şu an çok rahatladım" demesinin sebebi vicdanının artık rahat olacak olmasıydı. ilişkisi olduğunu öğrendiğimde inanılmaz bi acı hissettim içimde, karnıma kramplar girdi ve kustum.

    bu olaydan sonraki 3 ayda ise red pillci tayfaya sardım ve o hayatına devam edebilirken ben neden edemiyorum?'u sorguladım. sorumun cevabı beni biraz üzmüş ama biraz da rahatlatmıştı bir çıkılmazdan çıkmıştım çünkü. sorunun cevabı ben kendi başına güzel zaman geçiremeyen kendini pek sevmeyen biriydim ve hayatım onunla anlam buluyordu. onunla gezilere farklı şehirlere gidiyordum ve oralara gitme fikride hep ondan çıkmıştı. o yokken ben bir hiç gibi hissediyordum, bu bağımlılığın sebebi buydu. bu cevabı bulup asıl odaklanmam gereken yeri bulunca yani meselenin kendi eksikliğimden kaynaklandığını farkedince biraz daha rahatlamıştım. biraz da onun bakış açısından bakmaya çalıştım benim gibi birine 5 yıl katlanmıştı aslında.

    red pillci sayfalardan hayatta bir şeyler başararak kendimi değerli hissetmem gerektiğini okudum. achievement-lar almalıydım. kendime araba aldım, giyinişimi değiştirerek ciddi bir tarza geçtim, spor yapmaya başladım, yabancı dil öğrenmeye daha temiz ve titiz olmaya çalıştım.

    yukarıda yazdıklarımı ve ilişkimizin özellikle son 8-9 ayındaki o korkunç iletişimsizliği düşününce o eski güzel günler çok manalı gelmemeye ve ona olan öfkem azalmaya başladı. en sonunda da üzerinden 6 ay geçti ve şu an bi öfkem kalmadı gibi hissediyorum. belki yakın zamanda denk geldiğimizde arkadaşça sohbet bile edebiliriz -o evlenmiş olsa bile- kim bilir.

    buradan çıkarılacak ders kendinizi sevin, kendi başınıza güzel vakit geçirmenin yollarını bulun, kendinizi geliştirin, hayatta hedefleriniz olsun. en önemli soru da kendinizle çıkar mıydınız?

  • geçiyor, eskiyor ve alışıyoruz. unutamayacağımızı sandığımız her şeyi de unutuyoruz. insan olmak işte...

    alışıyoruz, üstelik her şeye.

  • geçer. her kim isen rahat ol. şuan bir saniye aklından çıkmayan kişi, gün gelecek bir saniye bile aklına gelmeyecek. ha arada bi hatırlayacaksın ama emin ol gülüp geçeceksin.

    geçmeyen bir acı var şu hayatta. onu da rabbim kimseye vermesin ve herkese sıralı ölüm nasip etsin.

  • geçer elbette, inşallah hayatınızda yaşayacağınız en acı şey aşk acısı olur.

    zaman her şeyin ilacıdır.

  • yazacağım entri olayın psikolojik süreçlerine odaklanarak yazılacaktır ve ayrılık sürecinin psikolojik etkileri ve aşamaları hakkında bilgi verecektir. umarım yeni ayrılan kişilere bir yol gösterme aracı olur. entri oldukça uzun bir şekilde olacaktır ve uzun süreli gözlemler ve okumalar üzerine oluşturulmuştur. ilk olarak ayrılık aşamasının kişi üzerindeki süreçlerine bakalım:

    ilk aşama: alışkanlıkların değişmesi ve şok evresi olacaktır. ayrılık meydana geldikten sonra ilk aklınıza gelen ve korkutan şey artık onunla alıştığınız şeyin hayatınızda olmaması olacaktır. yani örneğin günaydın ya da iyi geceler mesajı olmayacak, telefon konuşmaları artık yok. yani her sabah uyandığınızda rutin olarak yaptığınız şeyler artık hayatınızda olmayacak. bu ilk başta bir şok etkisi yaratacak. çünkü insan alıştığı şeyden kolay kopamaz ve büyük bir şok etkisi yaratır. aynen çok sevdiğiniz birinin ölümü gibi. insan önce olayın şoku ile kabul etmek istemez ama zamanla sindirmeye başlar. ayrılığın ilk aşaması da şok evresi olacaktır.

    ikinci aşama: artık yavaş yavaş şok atlatılır. bundan sonra umut evresi başlar. hala sabahları telefona bakılır, ondan mesaj beklenir. bu aşamada "dönecek inancı" çok fazladır. eğer geride kalan sizseniz bu inancı mutlaka yaşarsınız. yaşadığınız her şey aklınıza gelir. ilişkinin en başları düşünülür "bana şöyle demişti, bana seni bırakmam demişti, bana seni seviyorum" demişti gibi cümleler sürekli kafanızdan geçer ve siz "tüm bunlar yalan olamazdı, beni seviyor, bana dönecek mutlaka" diye düşünür durursunuz. (ilişkide giden kişilerin dönme oranı istatistiksel olarak entrinin sonlarında paylaşılacaktır). fakat dönüş olmadığı için bir süre sonra diğer aşamaya geçersiniz.

    üçüncü aşama:dönmeye dair umutlar bittikten sonra ciddi anlamda bir stalk süreci başlar. ilişkinin bitişinde de vardır ama bu esnada zirve yapar. çünkü haber almadığınız için ne yaptığını merak edersiniz ve bazen dakikalar içinde onu kontrol etmeler başlar. engel yoksa whatsapp üzerinden çevrimiçi mi diye kontrol edilir, instagram üzerinden gizlice bakılır ve bu esnada stalk uzmanı olursunuz. yani belli etmeden bakmaya çalışırsınız ve bu esnada fake hesaplar oluşturulur ya da devreye girer.

    dördüncü aşama: stalk sonucunda eğer bir başkası olduğu ortaya çıkarsa ya da çıkmasa bile artık öfke nöbetleri başlar. tam bu noktada "allah onun belasını versin, evine ateşler salınsın, gün yüzü görmesin" durumuna geçilir. artık ortada büyük bir nefret ve intikam duygusu vardır. bu esnada genelde kişilerin hayalinde şunlar olur "yıllar sonra ya da aylar sonra karşılaşırsak ben çok mutlu olacağım, o bin pişman olacak ve ben yanından bütün havamla geçerken o ben bu insanı nasıl kaybettim diye ağlayacak." adı üstünde bu hayaldir ama kişi o insanın pişman olduğunu görmek için her şeyi yapmaya hazırdır.

    beşinci aşama: kişinin artık kıskandırma duygusunun esiri olduğu zamanlardır. bu zamanlarda en büyük hatalar yapılır. bir bakarsınız normalde asosyal bir insan olan kişi bir anda nerede sabah orada gece olarak takılır. olmadık kişilerle dışarı çıkar. olmadık ortamlara girer, örneğin kadınsa erkek arkadaşı hoşlanmıyorsa mini etek giyer, erkekse her önüne gelen kadını takip etmeye, eklemeye başlar ve bunu da mutlaka ayrıldığı kişinin göreceği şekilde yapar. maksat o beni kıskansın ve geri dönsün düşüncesidir ama çoğu zaman için ters tepki yapar ve kişi aylar sonra "ben neden bu kadar saçmaladım" diye düşünür.

    bu süreçler sağlıklı bir insanda 1 ay ile 6 ay arasında yaşanır ve sonrasında kabullenme süreci başlar. artık o kişinin olmadığını kabul eder ve bir şekilde hayatına devam eder. telefonlara bakmak bırakılır. kin ve nefret duygusu azalmaya başlar. hala dönem dönem aklınıza gelir ama artık gün boyu aklınızda değildir. bir an aklınıza gelir bir an sonra ise unutulur. artık güzel anılar kalır ve yavaş yavaş ben onu hem de kendinizi affetmeye başlarsınız. zaten bu kadar zaman sonunda ne olursa olsun artık kendi hayatına devam etmen gerekiyor. ayrılık zordur ki bir zamanlar bir erkek arkadaşımdan ayrıldığım zaman 1 hafta içinde 7 kilo verdiğimi biliyorum. yine de karşı tarafa hiçbir şey hissettirmeden, güçlü bir şekilde hayatıma devam etmeye çalıştım ve sonucunda bunun mükafatını kendi hayatımda aldım.

    fakat bunlar olmazsa ve hala öfke duygusu devam ederse ki bu duygu da o kişiye karşı hisleriniz olduğunu gösterir. kafanızdan hala planlar geçmeye devam eder "o bir gelsin ben onu pişman edeceğim, o gelsin yeter ki gelsin ama ben onu terk edeceğim, bana yalvarsın " düşünceleri hala devam eder. bunun nedeni ise genelde kendi değerini başkalarının ona verdiği değerle ölçen insanlarda görülür. çünkü o kişi kendini yaralayan insanla aynı yarayı kapatmaya çalışır.

    burada diğer bir sorun ise kişi dönerse ne yapılması gerektiği olacaktır? fakat gerçekten biten bir ilişkide karşı tarafın size dönme oranı yapılan bilimsel araştırmalarda yüzde 3 olarak çok düşük bir oranda çıkmış. işte asıl sorun şu ki bir insan neden bu düşük ihtimali hayalinde canlandırır ve olmasını umut eder.

    burada şunu bilmek gerekiyor kişi size sevdiği için mi yani hatalarının farkında olduğu için mi döndü yoksa yoksunluk yaşadığı için mi döndü? bunun en önemli kanıtı şudur yoksunluk nedeniyle dönen kişi; cinsellik için döner, başına bir şey geldiği için döner, sizden yardım istediği için döner ve istediğini aldığı zaman da geri gider. bir söz vardır "eski sevgiliniz aniden size geri dönüyorsa ya canı çekmiştir ya da canı acımıştır."

    insanlar hayatınıza girdiği gibi çıkma hakkına da sahiptir. yani buna engel olamazsınız. bir insan ayrılmak istiyorsa buna saygı duymak zorundasınız ve hayatınıza bakmak zorundasınız. bir insanın hayatınızda zorla kalması sizi zaten asla tatmin etmeyecektir. bu nedenle ayrılık acısını hakkını vererek yaşayın, bütün süreçlerini geçirin ve bu durum 1 yıldan fazla sürüyorsa da bir destek almaya çalışın. çünkü ortada ciddi anlamda bir bağımlılık problemi olabilir. dünyada milyarlarca insan var ve insanın sürekli eskiyi düşünmesi kadar kötü bir şey yoktur. yeni deneyimlere açık olun ve giden o şeyin yerine her zaman için daha iyisini koymaya çalışın.