ayasofya

  • ben taraf olmayi sevmem. taraflarin ikisini de sevmeyince de hep ben suclanirim.

    bir bilgi verip kacacagim.

    yurtdisinda bir suru kilisenin cesitli nedenlerle baska isler icin kullanildigini gordum. hostel yapilanda kaldim. muzik studyosu olanina gittim. club olaninda sok gecirdim ve dedim ki bizim eski bir camiyi bar yapsalar neler olurdu acaba dedim.

    yurtdisinda ayasofyanin cami olmasinin cok da tepki cekecegini zannetmiyorum. mucahit kivaminda hristiyan yok. hacli seferlerinin sonuncusu biteli de baya oldu.

    edit: neresi nereye donusmus ekleyelim bari de kanitli olsun. cepten atiyorum linkler anca boyle oldu idare edin

    once hostel olan https://www.hostelworld.com/…-hostel/edinburgh/5002

    studyo olan https://en.m.wikipedia.org/wiki/the_church_studios

    club olan chesterfield’da idi. ıflas edip kapanmis heralde. adi ‘bar so’ idi. https://www.alamy.com/…urch-building-106955305.html

    edit sizden gelen: web shitting spiderman’in dedigine gore kitapciya evrilen boekhandel dominicanen, maastricht

  • dünden beri herkesin ağzında dolanan "hasret bitti, bunca yıllık hasret son buldu" gibi cümleleri duymaktan, okumaktan gözüm kulağım kanar oldu. arkadaş caminin yolunu bilmeyen herifler böyle diyor, bırak ayasofya'yı görmeyi istanbul'u dahi görmemiş adamlar böyle diyor, secdeyi rükuyu ayırt edemeyecek gerzekler böyle diyor, şehadeti sorsan besmele çekecek insanlar böyle diyor. o yüzden yere batsın sizin inandığınız din de yapmadığınız ibadetiniz de siz de.

    dışarıda adam allaha küfrediyor kılı kıpırdamıyor, ayasofya muhabbetine gelince aslan kesiliyor. varmış gibi görünen ama zerre olmayan inancınızla kime neyin şovunu yapıyorsunuz. yüz yıllar önce hayyam'ın yazdığı şu dörtlük hala geçerliliğini koruyorsa var bu işte bir puştluk:

    için temiz olmadıktan sonra
    hacı hoca olmuşsun, kaç para!
    hırka, tespih, post, seccade güzel;
    ama allah kanar mı bunlara?!

  • tuğracı doblocu bakış açısından bile kılıç hakkından bahsedilemez. osmanlı devleti, istanbul'u iki kez düşmana kaybetmiştir. 1918 ve 1920'de şehir düşmanın eline geçmiştir. yani fatih'in torunları, bu şehri kaybetmiştir.

    1923'te başkomutan mustafa kemal atatürk şehri geri alana kadar da düşman kuvvetleri şehre sahip olmuştur ve yönetmiştir. (o arada ingiliz kuvvetlerindeki müslüman din kardeşlerimizin kaç müslüman kadına tecavüz ettiğine de bir ara bakarsanız.) hoşunuza gitmiyor ama kılıç hakkı falan yok ateşli genç arkadaşlarım. işgalle beraber şehir el değiştirince bitti o işler.

    şehir artık fatih'in şehri değil, ingilizlerden geri alınmış şehirdir. şehri alan da atatürk'tür. bu şehri alan son komutan atatürk'tür yani. bunu kasıtlı olarak mı görmezden geliyor insanlar bilmiyorum ama istanbul, osmanlı devleti tarafından kaybedilmiş ve son osmanlı padişahı da ingilizlerin egemenliğindeki şehirden kaçmıştır. kaç kere daha söylersek anlayacaksınız acaba?

    cumhuriyetin kurulmasıyla da eski devletin borçları dahil her şey yeni devlete devredilip halkın malı olmuştur. bilmem ne osmanoğlu'nun çıkıp topkapı sarayında ben oturacağım, dolmabahçe'de de kardeşim oturacak, boşaltın demesi gibi bir saçmalık bu vakıf işi.

    bunlardan bağımsız olarak, istanbul'da yaşayıp sevinen akp'liler falan var ya, yarısından çoğu ayasofya'nın yerini bile bilmez, hiç görmemiştir, seçim dönemi otobüslerle taşınmazsa da göreceği yok. yaşayanların yarısının deniz görmediği yer burası.

    bir ay bile sürmeyecek bu goy goy, sonra da yanındaki heybetli sultan ahmet gibi kuşlara ve meraklı turistlere kalacak yine. camilere giden varmış gibi atıp tutulmasına da ayrıca hastayım.

    son olarak, rte için 25 yıllık bir kozdu bu ve bugün bozdurmaya karar verdiğine göre gerilim ve kutuplaştırma siyasetine devam edecek. yakında seçim olmadığına göre heybesindeki en güçlü gerilim unsuru bu değil demektir. muhtemelen iç karışıklık yaratıp muhalefeti sokağa dökerek kendi kitlesini konsolide etmek ve belki de yeniden ohal ilan etmek için uzun vadeli bir plan yapılmış. internet yasakları ve baroların hükümetin kontrolüne geçmesi falan. yine muhtemelen cumhuriyet değerleri etrafında hedefler seçilmiş ve onlara saldırarak, muhalefet karşılık verirse en sevdiği iş olan gerilim siyasetine çekecek herkesi. muhalefet karşılık vermezse de ezelden kanlı bıçaklı olduğu cumhuriyet değerlerine zarar vermenin keyfini çıkaracaktır. ancak bu tür radikal adımlar genelde son çare, son barut olmuştur. tarih bize böyle gösteriyor. hatırlatmak boynumuzun borcu, bu tür işler cepte para varken işe yarar. insanlar sefalete sürüklenirken, borç gırtlağa yaklaşmışken, daha kötüsü umut ufukta batmışken genelde ters teper. haftaya ve ondan sonraki haftalarda yaptıracakları ankette görürler zaten. yaklaşan ikinci döviz krizini ayasofya'dan izleriz artık.

  • 6. yüzyılda inşaa edildiği vakit en büyük kilise olan yapı. kubbesi o kadar geniştir ki, birkaç kere çökmüştür. ayasofya’nın kendisi ise 3 kere inşa edilmiştir. antik dönemden kalan en iyi kalan büyük yapılardan biridir( inşaası 537 yılında bitmiştir).

    1453’te camiye dönüştürüldüğünde, kuşkusuzki tarihin en güzel camilerinden biri olmuştur. zaten bunu osmanlı mimarisindeki etkisinden de anlayabilirsiniz. klasik osmanlı mimarisinin temelinde ayasofya vardır: küçük kubbelerin büyük devasa bir kubbeyi desteklediği camiler.

    camiye dönüştürüldüğünde içindeki mozaiklere dokunulmamıştır bile. mozaiklerin üstü 18.inci yüzyıldan sonra kapatılmıştır.

    ayasofya herhangi bir dine ait olmak için fazla güzel bir yapı. istanbul, “city of world’s desire” olarak bilinir. ayasofya da istanbul’un kalbidir. ayasofya’nın müzeye çevrilmesi olabilecek en doğru karardı. böylece sembolik gücü bu kadar yüksek olan bir yapı sadece müslümanların veya ortodoksların mirası değil bütün insanlığın mirası haline geldi.

    ama ben bunları neden anlatıyorum ki ? tarihin, sanatın bir değeri mi kaldı ki ? ahh...

  • içinde namaz kılmanın kime, neye, nasıl bir faydası olacağını merak ettiğim kilise. ulan adamlar kilise yapmış, üzerine konup içindeki bütün mozaikleri vandalistçe kapatıyorsun, sonra da mağdura yatıyorsun. bu kadar barbarlık olmaz.

    sanki yer yüzündeki bütün camiler silindi, bir ayasofya kaldı.

    buranın camiye çevirilme isteğinin tek sebebi batıya, hıristiyan dünyasına karşı olan eziklik. burada namaz kılıp "çocuğu koyduk mu!" diyeceksiniz en fazla. fakir avuntusu. islamcılarnı içinde taşıdığı sonsuz ezikliğin bir başka dışa vurumu. ramazanda alkol içenlere, yemek yiyenlere saldıranların, sivas'taki oteli yakanların ortak yani. hep bu.

    sen inanıyorsun, alkol içmiyorsun, kendine dünya kadar sınır koyuyorsun, bu sıcakta baş örtüsüyle su içmeden yaşıyorsun, bunlar yüzünden kendini zorluyorsun. öfkeli ve mutsuzsun. ezikliğini senin gibi olmayanlardan çıkarmaya çalışıyorsun. ben bu kuralların hiçbirini tanımıyorum ve mutluyum. olay bu.

    son kaç yüzyıldır müslümanların ürettikleri hiçbir şey yok dünyada. yıkımdan, terörden başka bir şeyle anılmıyor müslümanlık dünyada. neden acaba? islamcılar bunu kendilerine gerçekten soruyorlar mı? "onlar müslüman değil"den öte bir yanıtları var mı?

  • değil 4, 4.000 tane minare de dikilse,

    değil kireçle, darbeli matkapla isa figürleri parçalansa da,

    baştan aşağıya kabe örtüsüyle de kaplansa da "kilise" olduğu gerçeği değişmeyecek asırlık yapıttır.