avustralya

  • -buradan bir istegin var mi baba?
    -bir biskuvi varmis, 18 mart'in yildonumunde cikiyormus. arkasinda ataturk'un sozleri yaziyormus. bulabilir misin onu?
    -oldu bil.

    laf agizdan bir kez cikar, delikanliya yakisan da budur. ancak delikanlinin bilmedigi de sudur, o biskuvi, sadece anzak gunu'nun 100. yilina ozel, bu ambalajla cikmistir. yani, 2015'te piyasaya cikarilmis ve devami gelmemistir. ama, dedik ya, mesele baba dilegi...

    hemen bir sorusturma, 3 tane supermarkete facebook'tan mesaj attim. biri cevap vermedi, biri "imkansiz." dedi, biriyse umutlari yesertti. (coles, umutlari yeserten marketin adi. coles express adinda benzin istasyonlari bulunan ve bu istasyonlarda kesınlıkle asgari ucretin altina dayi oglunu, hintli ogrencileri calistirmayan, onune gelene ve parasi olana bayilik vermeyen, kurumsalligi gercek anlamiyla yasayan, buyuk ve guzel adamlar.)

    dediler ki, madem laf agizdan cikti, elimizden geleni ardimiza koymayiz. dagitimci firmayla iletisime gectiler, benim adima, adres bilgilerimi aldilar ve bugun on bahceye ciktigimda biraktiklari pakedi gordum.

    bu, belki de onlar icin 3 dolara yapilmis basit bir reklamdi ancak benim icin cok degerliydi. aynisini turkiye'de yaptigimizda, belli basli marka veya sirketler tabii ki olumlu veya olumsuz size geri donus yaparlar ancak uzun bir muddet sosyal medyada calismis bir reklamci olarak, ajanslardaki atmosferi bilen bir reklamci olarak konusuyorum, yuzde 90 ihtimal tum ajans toplanip sizinle dalga gecer. markanin pazarlama departmaninin da farkli davranacagini sanmam.

    bugun gordugum yaklasim avustralya'yi bana sevdirmedi, ben avustralya'yi coktan sevmistim, ancak bugun asik oldum.

    https://www.instagram.com/…ombbw/?taken-by=2doubles

  • yaklaşık bir hafta önce ayak bastık adaya. yorucu ve uzun bir yolculuktan sonra.

    emirates ile istanbul'dan başlayan yolculuk, dubai'de dört saatlik bir aktarmadan sonra, non-stop olarak adelaide havaalanında son buldu. uçakta elimize iki form verip afrikaya gidip gitmediğimizi, ebola riskimizi, yanımızda yiyecek olup olmadığını varsa ne olduğunu sordular. bunlara gayet açık cevap verdik. yanımızda türk lokumu vardı. yazdık. indiğimizde pasaport kontrolünde formlara baktılar. lokumun dışında bir şey var mı, baharat, fındık, fıstık dediler. yok dedik. görevli polisin evinden getirdiğini düşündüğümüz bir köpek bizi kokladı. sonra ok mate dediler, hoşgeldiniz. hiç bir sorun olmadı yani.

    sonra taksi ile evimize geldik. air bnb ile tuttuğumuz odanın ev sahipleri ile tanışıp odamıza çekildik. sonrası bir jetlag durumu. üç gün gece üçte uyandık. faltaşı gibi gözlerle. saati geri alıyoruz türkiye saati değil amınakoyim. güney amerikaya göre jetlag yaşıyoruz. neyse iki gündür rahatız. şimdi sabah beşte açıyoruz gözlerimizi.

    neyse efendim. beş gündür masal gibi bir diyardayız. yolda yürürken selam veren insanlar, bir dükkana girince "hay gays, hav yu goin" cümlesini duymak falan, yüzü gülen insanlarla yaşamak, rüya gibi. bir adres soruyosun on dakika anlatıyorlar, muhabbetin sonu gel bira içelime varacak nerdeyse.

    adelaide güney avustralya'nın başkenti. küçük bir şehir. küçük derken nüfusa göre. 1,3 milyon insan. ama coğrafya büyük. ulaşım kolay ama. otobüs, tramvay falan her yer elinin altında. su pahalı ama bir şişe alıp, sonra meydanlarda ki çeşmelerden dolduruyorsun. zaten her çeşmede yazıyor suyu buradan için, arada şişenizi yenileyin diye. yaklaşık otuz sene sonra çeşme suyu içiyorum.

    alkol ucuz. normal marketler haricinde alkol satan bizdeki bimlerden büyük alkol marketleri var. her şehirde var mı bilmiyorum. gezdikçe söylerim. ama bu marketlerde beş dolarese şarap buluyorsunuz. köpek öldüren aldım diye espri yaparken tadına bayılıyorsunuz. az önce altılı stella artois'i 15 dolara aldım ki tanesi 2,5 dolara geliyor.

    he tabi yaz mevsimine giriyoruz. havalar ısınıyor. sinekler illallah dedirtiyor yolda yürürken. yapışkan amına koduklarım. yolda yürürken bir din gibi herkes elini çene hizasından sallıyor. sanırsın bir selamlaşma çeşidi. avustralya övüyorum güzel kardeşim, sağol kardeşim evde övdüm geldim der gibi.

    okyanus suyu dersen onu anlatamam işte. adelaide sahili, özellikle glenelg fenafillah. sonsuz sahil, güzel insanlar, güzel su. sahil alanı alkole kapalı, isabet olmuş. herkesin kafa açık. ha köprü altında içeni görmedim mi? o kadar da olsun.

    demem o ki güzel memleketmiş şimdilik gördüğüm. biz siyaset, akp, din, özgürlük, direniş derken insanlar burada doğa ile deniz ile yaşıyormuş. şimdilik bu kadar. gezip, görüp, çalışıp, kazanıp, kaybedip güncelleriz.