askerde zimmetli silahı kaybetmek

  • durumdan bahset. komutan sana "evladım, silahı buluruz ama bulduğumuzda götüne sokarız, kabul ediyor musun?" derse büyük bir mutlulukla kabul et. çünkü hayatta bundan daha iyi bir anlaşma olamaz.

  • gidip kaybettiğinizi bildiriyorsunuz, zimmeti üzerinizden düşüyorlar. yeni silahınızı alıp çıkıyorsunuz. hepsi on dakika ya sürer ya sürmez, korkmayın.

  • ahahaha adamlar silah kaybetmeye "nolacak canım" modunda yanaşmışlar. iyi o zaman kısa bir anı girelim. askerliği yazıcı olarak yaptım. istihkak olarak kalem, kağıt, bant gibi şeyler gelirdi zaman zaman. takım komutanımız harbi bir vatansever olarak hepsini kalem kalem yazdırır, hangisinden ne kadar alınacaksa karşısına sebebiyle beraber yazardık. kendisi ne şartla olursa olsun bir tane kağıdın bile israf edilmesine göz yummazdı. her açtığımız kağıt kolisinin markasının yazılı olduğu parçayı keser, bant veya kalem bittiği zaman bitmiş halini verip, yenisini alırdık. günün birinde bir (1) tane mavi tükenmez kalem nasıl olduysa kayboldu. malum askerde imzalar mavi kalemle atıldığı için ve bende kapı kapı gezinip imza attırdığım için olmazsa olmaz. sağa sola bakıp bulamayınca durumu arz etmeye karar verdim. gidip durumu anlatıp bir(1) tane kalem istedim. 2 saatlik fırça sonucu odadan kalemi alamadan çıktım. bölük yazıcılarından birinden 2 paket sigara karşılığı bir(1) tane kalem alabildim. bir sonraki çarşı iznimde her kalemden 3 er tane yedek almıştım. o günden sonra bırak silahı, kepi, palaskayı, botu, askerde kalem dahi kaybedemeyeceğini anladım.

  • pek de abartıldığı kadar büyük olmayan olay.

    işte adamın götünü falan sikerler. deep throat yaptırırlar, bayrak direğine oturturlar falan öyle şeyler. ha bir de form doldurturlar tabi.

  • kaybedince dilekçe verin yenisini verirler diyen dallamalara inanıp da sakın silahınızı kaybetmeyi düşünmeyin zira öyle bir durumda vereceğiniz dilekçe bir ülkeye iltica başvuru dilekçesi olur muhtemelen.

  • anksiyete hastası eder. etti de.

    silahlıkta görevliydim. bilen bilir; her ne kadar rahat bir yer gibi görünse de sorumluluğu büyüktür. bölükteki diğer askerlerin üzerine zimmetli olan silahların tamamı sizin üzerinize de zimmetlidir.

    içtima alanı, bölüğümüze yaklaşık 15dk mesafedeydi. o gün, 13.45 içtimasının silahlı olduğunu öğrendiğimde, en geç 13.30'da,yaklaşık 150 askerin aynı anda silah almaya geleceğini tahmin etmek hiç de zor olmadı.

    normalde silahlıktan silah çıkışı, karşılıklı imza alışverişi ile olur. üzerine zimmetli silahı almaya gelen askere silahını verirsin. tutanak defterine imzasını alır, silahın alındığı saati yazarsın. silah geri gelince de aynı prosedürü uygular, silahı mazgala yerleştirirsin. her akşam 20.00'de nöbetçi subay gelir, mazgaldaki silahları sayar. eksik yoksa günlük sayım tutanağını imzalar ve sen de rahat bi uyku çekersin.

    silah almaya aynı anda 150 asker gelirse ve o silahla içtimaya yetişmek zorundaysa bu prosedürü uygulamak imkansızdır. hele ki içtimada sizi avlamaya hazır, gözü dönmüş bir bölük komutanı bekliyorsa... (ben, içtimaya geç kalan bir askere, o kaba postallarıyla uçan tekme attığını gözlerimle gördüm)

    150 askere, silahlarını gönül rahatlığıyla teslim ettim. imza almadım çünkü verdiğim her silah, teslim alan askerlerin kendi silahlarıydı. yani üzerlerine zaten zimmetliydi.

    ancak o gün, benim de beklemediğim bir şey oldu. acemiliklerini bitirip usta birliği bizim bölüğe çıkmış 8 asker, silahlığa geldiler. ben kısa dönem askerlik yapıyordum. onlarsa uzun dönem askerlerdi ve benden en az 5 yaş küçüklerdi. birliğe o gün teslim olmuş olmanın şaşkınlığı yüzlerinden okunuyordu. birbirlerinden başka hiç arkadaşları yoktu. birbirleriyle de birkaç saat önce, birliğe teslim olurken tanışmışlardı...

    saate baktım. 13.40'tı. yani içtimaya yalnızca 5 dakika kalmıştı. o acımasız bölük komutanının gazabından nasiplerini almamaları, geldikleri ilk gün kallavi bir dayak yememeleri için yapmamam gereken bir şey yaptım. henüz zimmetlerine almadıkları 8'er silahı, imzasız bir şekilde teslim ederek "koşun" dedim. koşun, yoksa unutması zor bir dayak yiyeceksiniz...

    gittiler. koşarak gittiler. bense silahları düşünmekten ziyade dayak yemeden içtimaya yetişmeleri için dua ediyordum.

    saat 15.00'te içtima bitmiş, 158 kişi, bir an önce silahlarını bırakıp boş vakit kazanmak için, yine aynı anda silah getirmişti. demir parmaklıklı kapıdan tek tek aldım g-3'leri. kontrol için saydığımda 1 silah eksikti.

    kantine ya da telefon kulübesüne uğramıştır, birazdan gelir dedim içimden. saat 16.00 oldu, kimse gelmedi. 17.00 oldu, yok. 1 silah eksikti. envanterden silah ve kasatura numaralarını kontrol ettiğimde, eksik olan silahın, 8 askerden birine verdiğim silah olduğunu tespit ettim. ancak sıkıntı şuydu; silahı, o 8 askerden hangisine verdiğimi bilmiyordum... dayak yememeleri için rastgele tutuşturmuştum ellerine...

    8 askeri de ayrı ayrı buldum. lan olm nerde silah? hepsi de "biz getirdik abi silahı" dediler. ulan getirdiyseniz kayıp silah nerde?

    saat 19.00 olmuş, nöbetçi subayın silah saymaya gelmesine 1 saat kalmıştı. tabi ben kafamdaki sorulara cevap bulamıyordum. silah nerde, yok. kime verdin, bilmiyorum. imza, o da yok...

    dedim olm belanı s*kecekler. g*tunden kan alacaklar. son birkaç saattir ciddi bir korku ve travma yaşamıştım.

    saat 19.15'te, çivi.çiviyi söker mantığıyla, yine yapmamam gereken bir şey yaptım. silahlığı terk ederek içtima yapılan alana hareket ettim. bu kez koşan bendim. ama korkudan içime doğru sıçıyor gibiydim. silahı bulamazsa, verecek hiçbir cevabı olmayan yitik bir askerden başka bir şey değildim, o tellerden dışarı bir daha asla çıkamayacaktım...

    içtima alanına vardığımda kan ter içimdeydim. hava kararmaya yüz tutmuştu ve içtima alanının kenarında park halinde duran unimog kamyonların önündeydim. kamyonların arasında, gözüme bir gölge çarpmıştı. yaklaştım. bir karaltı silüetiydi. biraz daha yaklaşınca aradığım silahı gördüm. şerefsiz evladı (artık o 8 kişiden hangisiyse o) silahı kamyonun tekerine dayayıp orda bırakmıştı.

    o silaha sarıldığımı hatırlıyorum. yemin ederim ne anama, ne karıma öyle sarılmadım. hatta kasaturanın ucuna bi öpücük bile kondurmuş olabilirim.

    işte o gün, benim panik atak ve anksiyete hastalığımın başladığı ilk gündür. ertesi sabah, uykumdan ağlayarak uyanmamla başladı her şey. yaklaşık 12 yıldır da fasılalı olarak yakalar, hayatı zindan eder.

    siz siz olun silah kaybetmeyin. ben kaybettiğimi sandım, anksiyete hastası oldum. ya bir de bulamasaydım?

  • askerlik yapanlar bilir, ki bütün devlet kurumlarında da böyledir kurumdaki devlet malı birinin zinmetindedir.
    askerlikte de bütün silah teçhizat araç gereç genelde bölük astsubayına zimmetlidir. bir senet karşılığında ilgili askere veya kullanıcıya teslim edilir ve senet karşılığı geri alınır.

    sene 2011-2012 civarı yer hakkari.
    o dönemler doğuda jandarma karakollarında karakoldaki silah teçhizat araç gereç zimmeti karakol komutanlarındaydı. normalde bölük komutanı yerine bölük astsubayında olan zimmet karakollarda karakol komutanına verilmişti ki bu karakol komutanı için bir angaryaydı. o kadar sorumluluk içerisinde bir de yeni atandığı karakolda bir önceki komutandan zimmet devri yapılırdı ve bu 3-4 gün sürerdi. tek tek bütün silahların destek silahlarının mühimmatların seri numarası kontrol vs çok uzun sürerdi.
    her neyse karakolun birinde böyle bir devir teslimde bir adet bkc (pks veya pkms)ağır makineli tüfek yerel tabirle biksi veya bikeysi silahı kayıptı. hani tabanca falan neyse de koskoca ağır makineli tüfek kayıp. mühimmat kayıp olur, termal dürbünün kablosuz veya başka bir şey kaybolur tolere edilir de mevzu bahis bkc olunca işin rengi değişir. yeni gelen zimmeti alamaz eskisi karakoldan gidemez ve iş mahkemede biter. tabi bahsettiğimiz yer doğu olunca alternatif ve çözümler asla bitmez.
    hemen kulağı kesik koruculara haber verilir ve bir adet aynı seri numaradan aynı silahın bulunması istenir. 2-3 gün içerisinde kuzey ıraktan aynı tip aynı model aynı seri numaradan silah yaptırılır getirilir sorun çözülür rahat bir nefes alınır.
    başta bahsettiğimiz zimmetin karakol komutanlarında olmasının getirdiği yükü ankara’dan birileri farketmiş olacak ki bir emir gelir karakollara; karakol zimmeti karakol komutanından sonra gelen en kıdemli astsubaya devredilecektir.
    tabi bu tekrardan silah araç gerecin sayımı ve zimmetin devri anlamına geliyor. tekrardan silahlar sayılıyor fakat o da ne? aynı seri numarasından 2 adet bkc ağır makinalı tüfek var. kaybolan silah meğer kaybolmamış.
    bu durum ilkinden daha vahim daha sıkıntılı. silahın kaybolmasını izah edersin belki mahkemede ama fazla olmasını nasıl izah edeceksin.
    hemen aynı kulağı kesik korucu çağrılır kuzay ıraktan getirilen silah alınır, en yakın demir doğramacıya götürülür...

  • askerlik biteli 4 yıl olmasına rağmen başlığı görünce aniden soğuk bir ürperme geldi. çok net sikerler