askerde görülen en yüksek rütbeli komutan

  • muhafız bölük yazıcısıyım, tam devrelerin geliş gidiş zamanı. bırak fazla askeri nöbete gönderecek adam bulamıyorum. ordu karargah giriş kapısına görevli askerin de hasta olası tutmuş. revire gidecek. yerine adam bulamıyorum. ulan işim yok gideyim 2 saat takılayım dedim. iş aslında basit. kimliği kontrol et, kaydını işle, gelen komutanın telefonun al, çantaları x-ray'den geçir bu kadar. lan oturdum 5 dakika geçti. her zaman bir numaralı nizamiyeyi ve a kapısını kullanan ordu komutanı geldi benim durduğum c kapısına yanaştı. kim bu mercedesli, forsta niye yıldız yok ne forsu ki lan bu demeye demeye kalmadan karşımda bitti ordu komutanı. bakıyorum adama inanmıyorum. neyse ilk salaklığı atlatıp verdim kafa selamımı, çektim tekmilimi. "anlat bakalım neler yapıyorsun burada görevde " dedi. lan bilsem ne yaptığımı kendi kendimi 10 dk önce buraya atadım boş kalmasın diye diyemedim tabi ki. kuru sıkı salladım bir şeyler. "aferin oğlum, iyi görevler" dedi gitti adam. bir falso olmadı. ne iyi adammış kurtulduk derken 5 dakika sonra bir üsteğmen homur homur gelip yarak kafalı niye haber vermedin komutanın geldiğini dedi. ha dedim tamam normale dönüyoruz. bu üsteğmen o kapının nöbetçi subayıymış meğerse. tabi kendisi tüm gün arazi komutan kapıya gelince görevi aklına gelmiş götün.

  • korgeneral.

    askeriyenin içindeki otomattaki ürünler pahalı mı diye sordu “evet pahalı komutanım” dedim. o zaman yemekhanede adam gibi yemek yiyin dedi.

  • ziraat bankasi 4.levent sube veznedari

  • her erkeğin yapmayı sevdiği ama maruz kalmayı sevmediği bir konu; askerlik anısı anlatmak.

    acemi birliğinde yakından teğmen, uzaktan yüzbaşı, yemin töreninde ise 20-25 tl taksi ücreti yazacak mesafeden albay gördüm.

    usta birliğim ise türk ordusunun göz bebeği sayılabilecek bir yerdi ve albay habercisi olarak yaptım askerliğimi. yarbay ve altındaki rütbeler komutanı değil beni arardı.(komutanın odasının karşısında yarı mutfak yarı yazıhane vardı, evet priz de vardı:d hem komutanın odasında hem de benim yazıhanede telefon vardı. komutan dışarıdayken onun telefonuna ben bakardım ve not alıp komutana arz ederdim.) neredeyse her gün bir albayla telefonda konuşurdum ve haftada 1-2 kere de albaylar, komutanı makamında ziyaret ederdi. o kadar çok albay gördüm ki, o kadar çok albaydan azar işittim ki, albayın altındaki rütbelerden azar işitmeyi ciddiye alamıyordum. kadın albaylar, kendisine bağlı birliği olmayan albaylar, masabaşı işte 8-5 çalışan albaylar, kurmay albay... komutanı ziyaret edenler arasında tuğgeneral de vardı. komutanın gözünün içine bakıp, bağıra bağıra er ali veli diye tekmil vermiştim. generalin yanında emir astsubayı da olurdu. komutanın ağzından çıkan her şeyi not alır, gerekli hatırlatmaları yapardı. astsubay, çayı demli ve yarım şekerli, karıştır öyle götür dedi. kapıyı çalıp, tekmil verip, çayları sehpaya bırakıp çıkana kadar yaşadığım stresten 300-400 gram vermişimdir. şimdi çok garip geliyor ama o zaman çalan telefonu açmaya bile korkuyorum. ben telefonu er ali veli diye açıyorum karşı taraf albay abdullah, albay hasan diye karşılık veriyor. oturduğum yerde ayağa kalkıp, esas duruşa geçip, emredin komutanım diyordum.

  • ankara'da askerlik yapanların çoğu için rütbe bir anlam ifade etmez. elini sallasan generale çarpar. misal bir çalıştay için toplantı yaptılar jandarma genel komutanı dahil ankara'daki bütün jandarma üst subayları geldi içeride 15 paşa, dışarıda 100 den fazla albay ve yarbay. içerideki paşalar ve dışarıdaki bazı önemli albaylar ile birlikte yarım gün boyunca ağaç bile diktik. bu arada askerlik yaptığınız yerin büyük ve komutanların çokça olması iyidir, temiz yerde yatar kalkarsın. komutanların %90'ı egosuz eğitimli olur. çok arıza birine denk gelmediysen askerliği severek yaparsın.
    not: askerlik hizmetimi yaptığım yer, ankara güvercinlik, eşref bitlis kışlası.

  • captain price. çok babacan bir adamdı. onu hiçbir zaman unutmayacağım.

    not: askerliğimi şahinler birliğinde yaptım.