asker kahvaltısı

  • tanım: sivil hayata göre zaman zaman "kısıtlı" kalabilecek kahvaltı.

    başlığı görünce askerdeki bir kahvaltı anımı anlatayım dedim. download sürerken zaman geçsin.

    ülkemizin güzel dağlarının birinde nöbet bitmek üzere.
    sanırım mart ayındaydık. ayaz götümüzü dondurmuştu. sanırım 5-7 ya da 4-6 nöbeti. saatlerini tam hatırlamıyorum da kahvaltıya denk geliyorduk o sabah.
    acıkmışım, nöbet bitse de gidip öküz gibi karnımı doyurayım diye bekliyorum arkadaşımla. arkadaş dediğimde, cep herkülü. kendisi adanalı, bağ bahçe işleriyle çok uğraşmış, elinden her iş geliyor. özellikle ilk zamanlar karlı dağlara tırmanırken, buz üzerinde düşüp götümü kırmamamda büyük etkileri olmuştur kendisinin. ne zaman burnumdaki sümük donmuş bastığım yeri göremeyip taaa ebesinin nikahına kadar yuvarlanacakken, boyu benim yarım olmasına rağmen ensemden beni kapar geri yoluma koyardı. allah razı olsun tekrardan, bak duygulandım cidden.
    neyse edebiyatı bırakayım, bir sabah yine bu arkadaşla nöbetteyiz, geceyi sağ salim atlatmışız, kahvaltıyı bekliyoruz. şansımıza da son nöbet yerimiz nizamiyeye yakın. iki dakika bekle dedi gitti bu arkadaş, kimseye görünmeden kayboldu. sonra elinde iki adet haşlanmış yumurta, iki adet asker ekmeği (tombik ekmek dediğimiz ekmek gibi, tek kişilik yani) ile döndü yanıma. sen dedi bak sağa sola, bana çok az müsaade et. tamam dedim bekliyorum bende heyecanla. bu arada askerde yumurta çıkar ama sen nöbette filan olursun ya da mutfakta ki arkadaş erkenden haşlamış olur yumurtaları, sen eline aldığında buz gibidir yumurta, bizim cep herkülü sıcak sıcak getirmiş yumurtaları. açtı ekmekleri, iki yumurtayı da soydu, tam ekmeği ortalayacak şekilde içine yerleştirdi. bütün halde yumurtalar... sonrasında ekmeğin tüm çıkış noktalarını parmaklarıyla sıkıca kapatarak yumurtaları ekmeğin içinde "pört"letti. ama nasıl pörtletmek. resmen yumurta ekmeğin her yerine homojen olarak dağıldı. dilimleyip koysan bu kadar denk gelmez. verdi bana ekmeği, sonra kendisininkini "pört"letti. ikimizde hazırdık. bir yandan sağı solu kesiyoruz ama hava artık aydınlandığı için ortalık biraz daha ferah tabi. tam ısıracakken "dur" dedi,"daha bitmedi". cebinden bir de şeftali suyu cıkarttı küçük karton kutuda. kahvaltıda verirlerdi bazen. açtık onu da. bir elimle kocaman yumurtalı ekmeği tutuyorum diğer elimde şeftali suyum. hayatımda ne o kadar lezzetli yumurta yedim ne de şeftali suyunun yumurtayla bu kadar güzel gidebileceğini bilirdim. bu da böyle bi anımdır.
    şimdi ben bunu böyle uzun uzadıya neden anlattım.
    arkadaşa tekrar teşekkürlerimi iletmek, bedelli/bedelsiz askere gidecek dostlara bir çok şeyin "iyi" ya da "kötü" olmalarının kendi ellerinde olduğunu hatırlatmak için.
    yani kahvaltı nasıl cıkarsa cıksın, keyif almak istedikten sonra alırsınız, bunlar fani şeyler.
    şaka lan şaka bunlar için anlatmadım bunu; ben tavuk ürünleri üreticileri derneği onursal başkanıyım, gece gece canınız yumurta çeksin de yarın biraz ciro yapalım istedim.