arkadaşlığın yalan olduğunun anlaşıldığı anlar

  • üniversite hayatım boyunca yanyana oturduğumuz , sadece akşamları ayrıldığımız , her şeyi paylaştığımız kız arkadaşımın, nişanlandığımda başlayan tuhaf hareketleri , olur olmaz terslenmelerini iş stresine bağlamaya çalıştım.
    tripler, terslemeler , telefonlara bakmamalar, mesajlara dönmemeler.
    derken düğün tarihi belli oldu. ben de önce aradım açmadı, mesaj yazdım dönmedi.
    hala sanıyorum ki benim için mutlu olur... saf saf mail attım; “sana ulaşamıyorum . tarih belli oldu. uçak biletini ben alacağım , ona göre canım “ yazdım.
    o oldu.
    bana bir yanıt yazmış , hala ellerim buz kesiyor.
    kendisi benden bir yaş büyüktü. benim ondan önce evlenmem tüm genç kızlık gururunu kırmış. ben nasıl düşüncesiz bir insanmışım ki onun evlenmesini beklemiyormuşum.
    ben düğünümde onu rezil etmeyi amaçlamışım (evlenmemin ve davet etmemin nedeni buymuş evet ). herkes kendisiyle dalga geçecekmiş benim yüzümden.
    orada 8 senem değil , tüm üniversite anılarım, tüm hayata adım atışım, tüm iş hayatına girişim, tüm en gençlik anılarım , en kardeşçe duygularım , en ilk kez aile dışında birine bu kadar bağlanışım gitti.
    üzerinden 10 seneden fazla zaman geçti.
    hala anlamıyorum , hala bir zemine oturtamıyorum , hala anlamlandıramıyorum .
    o halde orada bitti gitti her şey... bu kadarcıkmış her şey...
    bu olaydan 4 sene sonra facebook’tan aynı isim farklı soy isimle arkadaşlık isteği geldi. profilde kendisi.
    evlendiğini bana bu şekilde göstermek istemişti demek ki...
    sonra eş , dost , akraba, komşu , arkadaştan defalarca sırta bıçak darbesi aldım, malum herkes için en kolay dost ben oluveriyordum.
    hayattaki en büyük kötülüğü yapan bir kişi burada yazar. kötü kelimesi yetmez anlatmaya. onu bile anlıyorum, fıtratı kötülükmüş diyorum ama bu olayı hala anlamıyorum.
    nedendi?
    işte böyle “neden “ diye sordurduğu an, aslında her şeyin “yalanmış “ olduğunu kabul etmemek için direndiğin zamandır da.

  • tüm çocukluğumun birlikte geçtiği en yakın arkadaşımda tecrübe ettiğim andır.hayatımın tamamında yanımdaydı bu şahıs.marmara depreminde koca koca adamlar kıyıda köşede ağlarken ben 16 yaşındaki halimle depremden 20 dakika sonra bu arkadaşın evine koşmuş,kardeşim ve babamla birlikte canımızı tehlikeye atarak bir katı çökmüş yan duran beş katlı binanın enkazından(yerin dibine giren,çöken kat bunların katıydı) bu kişinin annesini,babasını ve 10 aylık kardeşini kurtarıp,çıkarmıştık.
    annem ayağı alçılı halde bu kişi ve ailesi için acıdan ağlaya ağlaya ev aramış,eşe dosta dil dökerek,kefil olarak bunlara kiralık daire bulmuştu.ama yakın zamanda ne oldu?bu şerefsiz,kardeşimin otoparkçıların saldırısında darp edilmesinin tek şahidi olmasına rağmen ne dersek diyelim mahkemede şahit olmayı kabul etmemiş,şahit olmamasının da tek sebebi olarak otoparkçıların bingöllü olması,hemşehrisi olmasını göstermişti.hadi gelde sövme bu gavata.