arıza tiplere aşık olma eğilimi

  • ne kadar eğitimli, tecrübeli, akıllı, sağduyulu vs. olunduğunun önemi yoktur. çok az insanın dark triad bir karakterin cazibesine karşı bağışıklığı bulunur. işleri insan psyche’si olan profesyoneller bile ağlarına düşer zaman zaman. hatta kişiliğiniz ne kadar sağlamsa, ne kadar bilgiliyseniz, ne kadar akıllıysanız, o kadar ışıltılı ve bu avcıların hedefi olmaya o kadar yakınsınız demektir.

    her şeyden önce, kişi kendinden bilir. yani kendi vicdanınızı, empati alışkanlığınızı ve ahlaki eğilimlerinizi karşınızdakine projekte edersiniz. siz ne kadar “iyi” bir insansanız, karşınızdaki de gözünüze o kadar iyi görünür. bu da sizi bu tür yırtıcılar için uygun bir av yapar. “the sociopath next door” adlı kitabında dr. martha stout der ki başlıbaşına “insan” olmak, yani vicdan sahibi olmak, kişiyi vicdan yoksunu muhataplarına karşı savunmasız bırakır. karşımızdakinin bizden çok farklı kodlanmış olduğunu, pişmanlık ya da empati gibi duygulardan yoksun bir manipülatör olduğunu görmemiz, buna ikna olmamız için ciddi bir re-programming gerekir.

    bu talihsiz eğilimin bir başka nedeni de geçmiş yaralarınızdır. bir şekilde bilinçaltınızda sevgiyi istismarla ilişkilendirecek bir travmanız varsa bunu suistimal edecek birileri muhakkak çıkacaktır.

    fakat bütün bunlardan da önce, dark triad tipler en ilkel dürtülere hitap ederler. vücut dilleri, konuşmaları, yaklaşımları, özgüvenleri vs. “iyi birer eş” olacakları izlenimini yaratır arkaik bilincimizde. “eş” derken evlilik gelmesin aklınıza. en primordial haliyle soyunuzun devamını bu karakterlerle sağlamak istersiniz. michael corleone’yi düşünün... ya da dr. gregory house’u, hatta batman’i... hepsi dark triad karakterlerdir ve hepsi ilgimizi gıdıklar. ışığa uçan pervaneler gibi güle oynaya gideriz felaketimize...