ankara bombacısının heykelini dikeceğiz

  • fazla empatiden vefat etmediyseniz benim de bir iki empati ricam olacaktı.

    ben gerçekten anlayamıyorum ya, seçim sonuçlarından bugüne dek yüzlerce insanın öldürüldüğü bir koşulda sizi en çok inciten şeyin hdp'nin "pkk terör örgütüdür" demiyür olmasını anlayamıyorum. gerçekten anlamıyorum ya, insanların paramparça bedenleri daha meydandayken bu yazının bunca beğenilmesinin alt metni "hak ettiniz" değilse nedir allah aşkına?

    ankara bombacısının heykelini mi dikmek istiyorsun? buyur dik arkadaşım, engel olacak pek kimse olacağını sanmıyorum. güzel bir açılış da yaparsınız, hem cumhurbaşkanı da katılır. içine siniyorsa, gerçekten dik. ankara bombacısının niyetini, sebebini, yarattığı sonuçları idrak edip içine sindiriyorsan gerçekten çok isterim ki o heykeli dikesin. yapılan şeylerin yanında çok da abes kalmayacaktır. nedir yani altı üstü bir heykel, ethem'in öldürüldüğü yere pankart açanlardan rica edin, hızla yanıt alacağınıza dair inancım yüksek.

    empati mi istiyorsunuz? size sayfalarca, günlerce yazılacak argüman yok mu sanıyorsunuz? kürt'e reva gördüğünüz, "devlet sana bir tokat atıyorsa sen diğer yanağını uzatacaksın" mottosunu kendiniz için de benimser miydiniz? son kürt öldürülene kadar, işkenceden kırılana kadar beklemeleri mi gerekiyordu? ya da topyekün sizin kafanız rahat olsun diye bir araya gelip kendilerini mi imha etselerdi? "karadeniz'in de elektrik olmayan köyleri var ama ayaklanmıyorlar" diye diye onlarca yıl geçmesine rağmen, kimsenin "köyümüzde elektrik yok" diye ölüme gitmeyeceğini idrak edemediniz mi? çocuğun devlet eliyle, polis kurşunuyla, askerin tankıyla, tüfeğiyle öldürülsün, akşam haberlerinde değil bir isim bir sayı olarak dahi ölümünden bahsedilmesin, sen koltuğundan oturup buna gösterilen tepkiyi "teröristler yine askere saldırdı" olarak izle ve şimdi gel de ki "önce o eli indireceksin, pkk terör örgütü diyeceksin, o yüzüğü de sahibi kimse vereceksin." yemiyor birader, olmuyor yani. keşke selahattin demirtaş ölen asker de biziz, polis de biziz derken ne demek istedi diye üç saniye düşünmeye niyetin olabilseydi. sen bütün ailesi işkenceden geçirilmiş, annesi gözü önünde dövülmüş çocuğa in bakalım oradan, madem barış istiyorsun gel önce bir benden özür dile diyemezsin yav. diyorsunuz da olmuyor işte. anlayacaksınız arkadaşlar, bu meseleyi önce anlayacaksınız, okuyacaksınız, yıllarca zehirlenmiş zihninizden bu zehri atıp sebep sonuç ilişkisi kuracaksınız.

    şiddet kullanarak, sindirmeye çalışarak yönetmeye çalışmak bir yerde şiddeti doğuracaktı. hiçbiriniz ailenizden son kişi öldürülene kadar beklemezdiniz, sonuçları ne yazık ki masum insanları da etkileyecekti. bu şiddeti doğuran ilk kıvılcıma bakmak gerekmiyor mu? insanlardan, sürekli öldürülmesine rağmen sağduyulu davranmalarını beklemenin bir parça gerçeğe uzak olduğunu anlayamıyorsunuz çünkü ezberlere tutunmak çok kolay.

    "yani konuşmaları çok hoşuma gidiyor ama terörörörörörörörörörör" demekten yılmadıysanız biz okumaktan yıldık. bu adamlar kimdir, nereden gelmişler, nereye gidiyorlar, amaçları nedir diye anlamak isteseniz bin tane kaynağınız var iken istiyorsunuz ki sizin biricik iç rahatlığınız için, oturduğunuz yerden şiddet görüntüsü izlemek istemediğiniz için adam çıkıp "o konuda apo'ya ben de çok kırgınım açıkçası" desin. bu insanlar sizden daha çok şiddetten bıktıkları için barış diyorlar, barış için ölüyorlar. tüm pkkleri dahil etmiyorum, içlerinde bu kanlı savaştan beslenen kim varsa onları da lanetliyorum. ama bu kanı ilk akıtan, bu şiddetin fitilini ısrarla ateşleyen kimse o hesabı ilk ondan sormalısınız. kimsenin kaderi sonsuza kadar öldürülmeyi kabul etmek değildir.

  • şimdiye kadar hiç kimsenin söylemediği ve söylememesi gereken, hele ki kesinlikle 'alışın bunlara' şeklinde devam etmemesi gereken söz.

    ama bazen insanı bir düşünce almıyor değil şunu biri söylese ne olurdu diye.

    mesela biri bir parti kursa ve 'ankara bombacısının heykelini dikeceğiz alışın bunlara' diyip 'ankara bombacısının emeğini iktidara taşıyacağız ' diye devam etse,

    sonra bombacının yeğeninin, sırf o bombacının yeğeni olduğu için millet vekili olmasını sağlayıp o patlamada ölenlerin ailesinin ödediği vergilerle maaşını almasını sağlasa,

    partiden başka biri çıkıp 'sırtımızı ankara bombacısına dayadık' dese

    başka bir partilinin bombacıyı ankara götürdüğü, bir başkasının gıda ihtiyacını karşıladığı ortaya çıksa,

    yine aynı partinin diğer üyeleri 'o bombayı sizle patlatmasını çok iyi biliriz' 'ankara bombacısı sizi tükürüğüyle boğar' gibi açıklamalar yapsa,

    tüm bunlara rağmen aynı şahıslar, insanların gözünün içine baka baka 'biz barış istiyoruz' deseler,

    nasıl tepkiler verilirdi diye merak ediyor işte insan.

    kanla beslenen faşist damgası yer miydik acaba?

    yok be,
    insanlar o kadar körleşmiş olamaz bence. neverland bir ülkede bunun çok daha büyük bir versiyonunun yaşandığı söyleniyor ama ben inanmıyorum tabi ki.

    edit; bazı yazarların ne yazdığımı okumadan entry girdiğini düşünüyorum. zira buradaki ironiyi anlamamak için insanın kendisini baya bi zorlaması gerekir.

    peşin not; o bombacının allah belasını versin.

    edit 2; bu ironiyi yaptığım için bana küfrediyorsun ama burada anlatılanların başka bir versiyonunu yıllardır gerçekten yapan insanları öve öve bitiremiyorsun, aslında ne kadar 'mükemmel olduklarını anlatmak için atmadığın takla kalmıyor? empati yapmak bu kadar mı zor?

    bazıları da zamanı mıydı? demiş. bu entry ne zaman yazılsaydı 'tam zamanı' olurdu? yukarıdaki yazıda, patlamalarda ölenlerle dalga mı geçilmiş? iyi ki öldüler mi denilmiş? neden bu yazıyı anlamak bu kadar zor?