alt sınıfın ayaklanmasını engellemenin yolu

  • din ve vatan elden gidiyor söylemleri. bir de operasyon çekiliyor dedik minbu is tamam.

  • - kontrollü muhalefet

  • alt sinif ayaklandi iste. akp tam olarak alt sinif ayaklanmasidir. her gun icinde yasiyoruz. hukukun her an delinmesi, anayasa gecersizmis gibi ulkenin yonetilmesi, her makama bulunabilecek en egitimsiz ve yetersiz adamlarin getirilmesi, yari bozuk cizirtili hoparlorlerle altsinif erkeklerin din kilifiyla gunde 5 kere kulaklarimizi patlatmasi, butun guzel yerlerin alt siniflara ve onlarin proxylerine (araplar) talan alani olarak sunulmasi (adalar, taksim, ayasofya, vb.), kanun ve vatandaslik haklari yerine kahvehane normlarina sanki tabiimisiz gibi bir ortamin olusmasi, yogayi yasaklamaya calismalar (!), vesaire, vesaire...

  • alt sınıfın ayaklanmasını engellemenin en iyi yolu “ din” dir. boşuna halkın afyonu da denilmemiştir. çağlar boyu da böyle sürmüştür. kilise çanı çalmıyor olabilir ama temel mantalite aynı. sabreden mükafatını alır. bu dünyada olmasa da öbür dünyada.

  • düşünmesine mani olmak, fırsat vermemek, dini ve milli değerler içine hapsetmek.

  • sınıf bilincini yok ederek tabii ki.

    beyaz yakaya proletarya olduğunu unutturup, daha üst bir zümreye aitlermiş ilüzyonu yaratarak, mavi ile beyaz yakanın birlik olup ayaklanmalarını önlemek o kadar mükemmel tasarlanmış bir plan ki. böl ve yönet.

    kapitalizm düşündüğünüzden çok daha sofistike ve geçmişten çıkarılan derslerle defalarca revize edilip pişirilmiş bir konsept. yaşaması için her gün çalışması gereken bir köleye köle olduğunu unutturabilecek sağlamlıkta bir sistem. daha başarılı ve tıkır tıkır çalışan bir düzen gelmedi, gelmeyecek.

  • basitçe (bkz: din) (bkz: kolluk) (bkz: kanun) / (bkz: hukuk)
    ben demiyorum, bilim diyor. yerleşik hayata geçip karmaşık organizasyonlar oluşturduk. oluşturduğumuz ilk organizasyon kurumsallaşmış dinlerdi. yerleşik hayat ve devletler yokken bile insan gruplarını ilk defa bir araya getirebilen dinler olmuştu (bkz: göbeklitepe). o yüzden ilk kurumsallaşan organizasyonun din olması gayet normal. ki yerleşik hayata geçmede ve kalabalık grupları bir araya getirmede de din çok büyük rol oynadı. işte sonra profesyonel rahipler türedi. iş oradan rahip-krallığa, oradan tanrı-krallığa kadar yürüdü falan. günün sonunda işin geldiği yer "hükümdara itaat tanrıların buyruğudur." idi.

    dinin -hala din adına eziyetle öldürme var tabi- veya ahlakın zapedemdiği bireyler için ise yaşasın kolluk. evet, oluşturduğumuz ilk karmaşık organizasyonlardan biri de profesyonel tam zamanlı savaşçılar yani ordu oldu. ordular dış düşman kadar isyancı "iç düşmanlar"la da savaştı, dövü, öldürdü, hapse attı.

    gelelim son kaleme, kanun/hukuk. ne der hamurağbimiz? güçsüzü güçlüye ezdirmedim. hukukun en temel fonksiyonlarından birisi de budur. güçsüzü güçlüden yeteri kadar korumak, böylece iş görecek kesmi yok ettirmemek, güçsüzlerin biribirilerini yok etmelerini engellemek ve kalabalık grupları böylece bir arada tutmak. edit olarak bi örnek ekleyeyim, mesela mezopotamya krallıklarında faiz çok yüksek, tefecilere elini veren kolunu kaptıramıyor, ödeyemeyenler mallarını mülklerini hatta aile fertlerini (köle olarak) kaybediyorlar, o nedenle babil gibi krallıklarda gelenek kralın tahta çıkması ile veya aşırı önemli bir zaferden sonra borçların affı. yani güçlünün "haklarından" güçlüyü feragat ettirerek, güçsüzü "ezdirmeyerek" daha doğrusu tadını kaçırmadan ezdirerek adalet sağlamak. adalet duygusu ve ceza korkusu da insanları arıza çıkarmadan bir arada tutmanın önemli bi yoludur. kanununların konmasında din, uygulanmasında ise kolluk ve din etkili araçlardandır.
    (bkz: söyleyeceklerim bu kadar iyi günler)