alp buğdaycı

  • hayatını kaybetmiş şiddet suçlusu.

    en iyi ihtimalle gerçekten iyi kalpli bir insan olup uyuşturucu etkisiyle şiddet uygulamış ve tam da hatırlamayan rahmetli. hala tamamen masum olduğuna inananlar var. masum olma ihtimaline dair senaryoları gözden geçirip, tek tek çürütelim.

    1- kendileri kadına "az" şiddet uygulamışlardır, asıl şiddeti evden çıktıktan sonra bir başkası uygulamıştır.

    bu senaryoda kendimizi kadının yerine koyalım. tecavüz ve zorla şiddetin olmadığı, "az ve istediğiniz derecede" şiddetin uygulandığı bir geceden sonra, nedense olan biten rızanız dahilinde olduğu halde "kalacak en mantıklı yer" olduğu yer için gittiğiniz evden çıkma gereği duyuyorsunuz. ve nöbetçi sapık tarafından dövülüyorsunuz, hem de öldüresiye. ve ilk aklınıza gelen "oooo hazır dayağı da yedim, dur şu eski sevgilime bir kazık atayım" demek oluyor..

    birincisi "en iyisi burada kalalım" diyerek gittiğiniz evden bir rahatsızlığınız olmasa çıkmazsınız. evden ayrılan diğer iki kadın da bunu doğrular nitelikte ifade vermiş zaten. ayrıca hadi diyelim başkası dövdü, bu durumda da kusura bakmayın ama hiç kimse "ooooo, disko disko hadi başkalarını suçlayayım" demez. ilk ve en çok isteyeceğiniz şey suçlunun cezasını çekmesidir.

    2- kadın fantezi olsun diye dövülmeyi kendi istedi, sonrasında ayılınca çark edip şikayetçi oldu.

    bu senaryoda da şiddet uygulayanlar suçludur. şiddet uygulanan kişi bunu istese de suçludur. çünkü kişilerin yaşama hakkı, yeri geldiğinde kişinin kendisine karşı bile olsa korunur. birinin size gelip "döv beni, ağzımı burnumu kır" demesi size bunu ona yapma hakkı vermez. bir kaç yıl önce videolu kanıtlarla öldürülmeyi kabul ettiği görülen birinin öldürülmesi de cinayet kapsamında cezalandırıldı. çünkü o dövülmeyi istese de, öldürülmeyi istese de sizin ona bunu yapmaya hakkınız yok.

    3- şiddet içerikli ama vahşet olmayan (alp buğdaycı'nın beyan ettiği gibi) bir takım olaylar oldu, kadın ve belki diğerleri de bir noktadan sonrasını hatırlamıyor. kadın ayılıyor, kendini o halde görüyor ve kendisine hatırladığı kadarı ile en son şiddet uygulayanları suçluyor. gerçekte kimin dövdüğünü kimse bilmiyor.

    bu noktada da ihalenin alp buğdaycı ve metin kaçan'a kalması yanlış değil. ortada bir suç var ve deliller bu ikiliyi işaret ediyorsa ve ikili suçsuzluklarını kanıtlayamıyorsa adaletin aleyhlerine karar vermesi son derece normal. neticede "uyuşturucu aldım, hatırlamıyorum, bu beni suçlu yapmaz" denmesi de abes. bilin bakalım uyuşturucu neden yasak? uyuşturucu aldığı andan itibaren gelişebilecek olaylarda sorumlu tutulma ihtimalini kabul etmemesi, "bok yesem de sonuçlarına katlanmam" demekle aynı şey. ayrıca merdivende kan izi bırakacak kadar dövdükten sonra, fantezi dahilinde bile olsa ikinci maddede yazanlardan ötürü suçlulardır.

    velhasıl, iyi bir insan da olsa çok büyük ihtimalle uyuşturucu etkisi ile şiddet uygulamış ve bunu kabullenememiştir. muhtemelen kabul edebilse çok daha farklı bir hayatı olacaktı. bertrand cantat örneğindeki gibi yine çokça insan nefret edecekti, ama bazıları "hatasını kabul etti, cezasını kabul etti" diyerek yakasını bırakacaktı. en başta kendi vicdanı yakasını bırakacaktı; yaptıklarını kabul etmemenin yükünün yanı sıra etrafındakileri kandırmanın yükünden de azade olacaktı. ama olmadı.

    neticede kendilerini suçlayan kadın bundan herhangi bir kazanç elde etmediği gibi sıkıntı da çekti. hayatına devam etti, edebildi. ama olayın fail ikili devam edemediler.

    son notum da "alp abim öldü, tecavüzcü işkenceci adam 5,5 ay mı yatar?" diyen yazara gelsin. vallahi bu beyanınıza kıçımla güldüm, kusura bakmayın. bu memlekette tecavüze, işkenceye 5 aydan fazla ceza gelince "acaba yanlışlık mı var?" diye kontrol ediyoruz biz; siz hangi iskandinav ülkesinin vikingisiniz kuzum?