almanya

  • stuttgart'ın orta yerinde pkk'lılar antifa ve lgbt toplanmış. erdoğan kürtlere zulmederken suriyede savaş çıkarırken sessiz kalıyordunuz şimdi de nato ve batı emperyalizmine bayrak açan doğu ukraynalı özgürlük savaşçılarına rusya'nın yardım eli uzatmasına laf edemezsiniz diye bildiri okuyorlar.
    işte iktidardaki yeşiller partisinin kafa ve düşünce yapısı tam olarak bu. nükleer santralleri kapat, rusyanın kucağına otur, teröristleri sev.

  • entegrasyon konusunda diger bati ulkelerinden cok da farkli olmayan avrupa ulkesi.

    dortmund ist gutun almanya iicn yazdiklarinin cogu ingiltere icin de gecerli. sosyallesmek, cok fazla arkadas edinmek, belli bir yastan sonra gelen birisi icin kolay degil. meslegin ne olursa olsun, eger o ulkenin kulturu ile yetismediysen bir sure sonra ortam disi kalmaya mahkumsun.

    biz her milletten turkler gibi olmasini bekliyoruz. ornegin bir yabanci turkiye'de beyaz yaka ortamina girdiginde biz onlara ulkesi ve kulturuyle ilgili sorular sorar, ona ulkemizin kulturunu ve bazi sakalarini ogretmeye calisiriz. genelde yakinlik gosterip, kendini farkli hissetmesin diye icimize almaya calisiriz. disari cikiyorsak onu da cagirir, kendini rahat hissetmesini isteriz.

    bunu bir almandan ya da bir ingilizden gormen cok zor. imkansiz demiyorum ama gercekten cok az rastlaniyor. iki ingilizle bir araya gelip bir cay icin, muhabbetin tamamen ikisi arasinda gectigini ve eger siz konusulan konuyu anlamiyorsaniz (ornegin yillar once ingilterede yasanan politik bir olay) size anlatma geregi duymuyorlar bile. anlarsan anlarsin, sorarsan cevap verirler ama seni sohbet ortaminda aktif tutmak icin bir caba gostermezler.

    bati ulkelerine ilk geldiginde bunu tuhaf karsiliyorsun, yillar gectikce alisiyor ona gore pozisyon aliyorsun. ornegin bir ingilizle oturup bir konu hakkinda konusurken ikinci bir ingiliz geldiyse, biliyorsun ki gelen ikinci ingiliz konuyu tamamen farkli yerlere goturup seni istemeden de olsa konu disina itecek. bu durumda yavasca cayini bitirip ofise donuyorsun ya da baska birseyle ilgilenmeye basliyorsun. bunu kotu niyetle yapmasalar da muhabbetin dogal akisi seni disari itiyor.

    evet sevgili turkler, yurt disina tasinmak, orada yasamak ve yeni tecrubeler elde etmek heyecanli ve guzel fakat bunun zorlayan taraflari da yok degil. umarim gittiginiz ve yasadginiz yerde mutlu olursunuz.

  • almanya basligina yazdigim diger entrylerde oldugu gibi, bu entryde de bilal'e anlatir gibi anlatmaya usenmeyecegim. ustteki yazar arkadasim kizmasin; ama "aha da boku yedi, o kadar multeci aldi" anlaminda bir seyler demis. ne kadar komik bir yorum.

    ben anlamiyorum almanya veya baska ulkelere asinalik duzeyinin sadece tv/gazete haberlerinden edinilen bilgi seviyesinde olan kisilerin arastirip etmeden boyle yaziyor olusunu. saniyorlar ki burasi da turkiye gibi geri kalmis bir ortadogu ulkesi.

    bakin arkadaslar. amiyane tabirle, almanya düzmeyecegi esegin onune ot koymaz. bu konuda anlasalim once. bu minvalde, multecilerin bu ulkeyi zaman icinde mahvedecegini dusunmek sacmalik.

    almanya'nin her yil icin resmi olarak aciklanan tam 360.000 yeni insana ihtiyaci var. göç bekliyor, her ne kadar caktirmasa da buna muhtac. neden? cunku burada almanlar cocuk yapmiyor. genc nufus yenilenmiyor. var olan insanlar da rahat yasiyor, gelecek kaygilari yok. ac kalsan devlet bakar, hasta olsan devlet tedavi eder, okumak istesen devlet okutur. devlet, burada devlettir. turkiye'de degil. turkiye'yi, eline ahır versen onu bile yonetmeyi beceremeyecek, sistemle/isleyisle uzaktan yakindan hicbir alakasi olmayan insanlar yonetiyor. dolayisi ile yonetilen halkin da vizyonu anca "aha simdi boku yedi" diyebilecek kadar genis oluyor.

    800 bin civarinda multeci dusundukleri soylendi gecenlerde. bu ne demek? hemen hemen 3 yillik goc ihtiycinin tamamini tek kalemde karsilamak demek. daha guzel olani ne biliyor musun? "bakin ben multeci aliyorum" imaji ile inanilmaz goz boyayip butun dunyada sempati kazandi. halbuki kendi isine de geliyor bu durum. evet hakli olunan taraflar yok mu? var. gelen insanlar (hakir gormeksizin) genel olarak egitimsiz, medeniyet hirkasini giyememis, gun gorememis ve bundan sonra yasayacaklari toplumun hayat standartlarina uyum saglamasi zor olan insanlar. ama bu demek degil ki alman duzeni bozulur. dunyaya yayilmis bir kalip var adamlarda "alman duzeni/disiplini" diye. daha ilk asamada egitim'in en yuksek payi alacagi sekilde cesitli alanlarda kullanilacak "11 milyar euro" butce ayrildi bile multecilere. bu ne demek biliyor musun? iste bu dunyanin en guclu ulkelerinden olmak demek. devlet demek. ben bu gelen insanlarin cocuklarini egitir, bir hic olacakken cikarir dunyaya sunabilecegin bilim adamlari, muhendisler, sanatcilar, zanaatkarlar yetistiririm demek. basarili olur, olamaz. bunu gorecegiz. ama sistem bu arkadasim. vizyon bu. misyon bu. anlatabiliyor muyum?

    turkiye'de ise bu tam tersi olarak isler. bilim adami, muhendis, sanatci, zanaatkar olacak insanlari, birer "hic" yapip birakir o ulke.

    sonra gelip buraya "aha almanya boku yedi" yaziyorlar.
    yav he he..