alman pasaport polisi

  • tipe, davranışa göre davranmayan polis. görüyor pasaportta dünya lideri güçlü türkiye'nin ay ve yıldızını, aklına geliyor üçüncü köprü ve hava alanı, gıcıklık yapıyor işte size orada.

    mesela türkiye'ye giren alman vatandaşlarına sorun, türk polisi kapıda pasaportunuzdaki vizeye bakarak size zorluk çıkarıyor mu diye, vize ne cevabı verecek size. hatta türkiye'ye girmek için pasaport mu lazım diye soran bile olabilir. işte biz, güçlü devlet olmanın karşılığını, gelsinler de ülkemizdeki köprüleri, hava alanını, beylikdüzü'ndeki apartmanları görsünler de çatlasınlar diye adamlardan vize, pasaport bile istemiyoruz. tabii ki de size gıcık olacaklar.

  • bir gün venedikten münih'e gece treniyle gidicem, işte tren geldi yerleştik falan o da ne kompartmanın kapısından böyle afet gibi 2 tane kız girdi tabi ben de hemen bir kalp çarpıntısı, heyecan derken nasıl olduysa sakinleşmeyi başardım ve klasik muhabbetle nerelisin nereye gidiyorsun falan derken kızların ispanyol olduklarını münihten sonra almanyanın doğu kısmına doğru ilerleyeceklerini öğrendim bir hüzün çöktü tabi ben oradan stuttgart tarafına batıya yönelicektim. çantalarını yerleştirmelerine yardım falan ettim, klasik yurdum yardımseverliklerini sergiledikten sonra aramız iyi oldu ve baya muhabbetten sonra işte uyudular falan kız bildiğin omzumda uyuyordu ne güzel falan ben de hiç rahatsız etmiyorum tabi. sonra bir ara benim de böyle bir içim geçer gibi olmuştu ki gecenin bir yarısı şak diye kompartmanın kapısı açıldı ve el fenerini yüzümüze tutarak kalın bir sesle "passport" diyen bir polis abimiz ortama giriş yaptı. kızlar uyandı güzelce ispanyol pasaportlarını gösterdiler yemin ediyorum içini açıp bakmadı bile dışından ülkenin adını okudu teşekkür edip geri verdi. sonra benden istedi ve ben çantamdan islami yeşil renginde üstünde ay yıldızlı pasaportumu çıkardığımda zaten italyaya messinadan kaçak vapurla giriş yapmış oradan almanyaya ilerleyen sığınmacı hissiyatını orada yaşadım, şerefsiz sanki beni bavulun içinde kaçak yakalamış gibi bakıyor bana. işte bu aldı her sayfasına ayrı bakıyor böyle inceliyor resmen orada seyahatnamemi çıkardı tüm pullara giriş çıkışlara göz atıyor derken en tabi olarak vizenin olmadığını gördü ve tüyleri diken diken eden sesle vize yok bunda dedi. sonra ben işte titreyen sesimle vizeye gerek yok falan kem küm ederken bu koridora çıkıp birine seslendi ama ne sesleniş 5-10 vagon öteden bir koşuşturma sesi geliyor hani alman filmlerinde olur ya ispiyoncu mahalledeki yahudiyi gestapoya bildirir heh işte o tarz bir an yaşanıyor ve o sırada görüyorum ispanyol kızlar kendi aralarında bakışarak benden bir uzaklaşma hali içerisinde. ben ise durumu soğukkanlılıkla göğsümde yumuşatmaya çalışıyorum. öbür polis geldiğinde kendi aralarında konuşmalar geçiyor böyle ama kutsal damacanada skilacciyle kayzer arasında geçen tarzda hararetli bir şekilde konuşuyorlar ben ise aradan sadece türkei kelimelerini seçebiliyorum. derken bunlar vizenin gerekmediği konusunda anlaştılar heralde ki eleman bana pasaportu geri uzatıp iyi yolculuklar diledi dilemesine ama benim binbir türlü uğraşla kurduğum uluslararası ilişkilerin içine sıçıp gittiler. olay sonrası ispanyol kız ayakları bana dönük şekilde uyumaya devam ederken ben ise camdan dışarı bakıp yağmuru izleyip kaderimi sorgulamaya doğru devam ediyordum.