ali nesin

  • "emre kongar’la aynı partide olmak istemem, ama bir ıssız adada ya da bir hücrede illa biriyle kalmak zorundaysam, bu kişinin emre kongar olmasına sevinirim!"

    burda ozetlemis zaten bu "yetmez ama evetci" zihniyet nerede bulunmak istedigini. sike sike laik-solcu-ataturkculere muhtacsiniz bu ulkede birakin bu turbana ozgurlukcu, ezilen yiginlar palavralarini artik. islamcilarin ilk firsatta gotunuzu kesecegini adiniz gibi biliyorunuz. cakma aydinlar sizi.

    70 yasina gelse de simarik itin teki.

  • ya bu yetmez ama evet'in ve liberal safsataların modası geçmemiş miydi? bu "canım atatürk de şöyle böyleydi..." lafları... nostalji mi yapmak istiyorlar acaba? akp cici çocukken atatürk'e laf ederlerdi sadece. şimdi malum zat ile eşitleme çabalarına giriştiler. yeni yetmez ama evetleri bu. bakın adalet teyze bile enayi olduğunu kabul etti. siz niye hala etmiyorsunuz? cumhuriyette koltuk işgal eden nuray dert 1, bu adam 2.

    babanı yakmaya çalıştılar be adam. sen hangi zihniyetle hangi zihniyeti eşitlemeye çalışıyorsun hala? o baban ki türk edebiyatının en güçlü kalemlerinden biriydi ve en büyük atatürk sevenlerdendi. ideolojisi, atatürk'ü sevmeye, saygı duymaya ve hakkını vermeye engel değildi. ona azıcık saygı duyuyorsan sus biraz.

    siz iflah olmaz kronik vakalarsınız. beyniniz bu safsatalardan süngere dönmüş. laik ve modern insanların hemen hemen hepsi bugün atatürk'ün kıymetini anladı, hem de çok acı bir şekilde. eğer bir gün bu ülke normale dönerse atatürk'e saygısını sevgisini koruyarak yaptıklarına eleştirel gözlerle de bakarlar. ama bu zamanda hala atatürk'e vurmaya, onu birileriyle aynı seviyeye getirmeye ve önemsizleştirmeye çabalıyorsan sana sadece yazıklar olsun denir.

  • bugün facebook'ta müslümanlar bu ülkeye ne özgürlüğü getirdiler ki? diyen birinin sorusuna bir takım cevaplar vermiş.

    öncelikle cevabın caps'i burada: http://i.hizliresim.com/p96a7q.png
    bu da orijinali: https://www.facebook.com/…77/posts/1636465009967204

    ali nesin hem bayrak mitingleri karşıtı hem abdullah gül'ün cumhurbaşkanı olmasına hoşgörü yapmış biri; hem de yetmez ama evetçidir. bana göre onu en çok etkileyen kişi de kadim dostu sevan nişanyan'dır. zira sevan oto biyografisi olan aslanlı yol kitabında ali nesin'le ilgili bir anısını da anlatır. hikayeye göre sevanla ali nesin ramazan ayında yanlış hatırlamıyorsam ege'de bir yerde bir bara/restorana giderler. garsondan bira/alkol isterler ancak garson "ramazan ayındayız" diyerek vermez. ali nesin de e turistlere neden veriyorsunuz diye sorar. onlar gavur der. sevan orada kendi deyimiyle "hoşgörü" yapar, oysa ali nesin "ilkesel" duruşu ile olayı büyütür, nasıl vermezsiniz ulan falan der, sevan onu zor zapteder...

    sevan'ın birinci cumhuriyete düşmanlığını anlamak mümkündür. ikinci cumhuriyetçi olması anlaşılabilirdir. cumhuriyetin toptan yanlış kurulduğunu kitaplaştırmış ve "yanlış cumhuriyet" diye bir kitap da yazmıştır. buna rağmen sevan bir çok yazısında ilk cumhuriyeti yıkmanın pek mümkün olmadığını da dillendirir istemeye istemeye, kürt özerkliğinin hayra alamet olmayacağını söylemişliği vardır. elbette ali nesin'in de bu cumhuriyeti beğenmeme ve başka cumhuriyetler isteme hakkı vardır. böyle bir tavır içinde olup olmadığını da net olarak söyleyemem tabi. ancak islamcıların memlekete ne türlü özgürlükler getirdiği meselesi bunlarla alakalı değil. ali nesin elbette bir akepeli değil. olması mümkün de değil, ancak ali nesin akepe kurulduğundan beri akepeye karşı bulunulması gereken makul insanlarınyoğunlaştığı konumdan da hep uzak durmuştur.

    ali nesin'e göre akepe derin devleti bitirmiş ama yenisini inşaa etmek üzereymiş, ama aslında bitirmiş ve bu olumluymuş yenisini de henüz inşa etmemiş, inşa etmek üzereymiş.

    biten derin devlet dedikleri şey de laiklik, cumhuriyet, devletin bütünlüğü gibi konularda mesela "şeriat getireceğiz ulan" diyen şevki yılmaz'ları ülkeden kovan yapılanma idi. mesela "federatif islam devleti"ni kuracağız diyen salih mirzabeyoğlu gibi adamları hapse atan, hasan mezarcı gibi cumhuriyet'in "şeriat isterük" dediği için kellesini aldığı dedelerinin hesabını 90'lı yıllarda sormaya kalkanları dümdüz eden bildiğin ortalama bir gelişmekte olan devletin kısa vadede demokratlaşması mümkün olmayan savunma mekanizmalarıydı. ali nesin gibiler bahriye üçokları, uğur mumcuları falan bu akepenin güya bitirdiği derin devlet mi öldürdü sanıyor acaba?

    ali nesin'e göre hala 2010 referandumunda "yetmez ama evet" demek gerekliydi.

    ne oldu 2010 referandumu sonrası peki?

    evet hsyk kağıt üzerinde belki daha bir demokratik hal aldı ama bu değişiklikler demokratik hal alsın diye yapılmadı ki.. sonucunu da gördük zaten. ayrıca bu kadar demokrasiyi kaldırabilecek ülkeler var, kaldıramayacak ülkeler var. hukuk sistemi ergenekon'dan sonra bu ülkenin modern insanlarının elinde kalan tek şeydi. modernlere ayrıcalık yapamazdı ama en azından modern adamın, laikliği savunan, yaşam tarzı azınlıkta kalan, ramazanda bira içmek isteyen adamın hakkını da yedirmezdi. sen bu noktayı es geçtin hoca "bu ülkede sekülerler azınlık", parlemento hep muhafazakarlarda olacak zaten, sekülerlerin elinde hiç bir şey olmayacak eğer her şey "tam demokrat" yollarla çözülmeye kalkılırsa. sen evet dedin ve ardından ne oldu bakalım:

    tayyip yargıyı sindirdi, ışide silah gönderirken hiçbir savcı tırları durduramadı, kaçak saray "yargıtayın yapılamaz kararı"na rağmen gözlerimizin önünde zorbalıkla yapıldı, cumhuriyet savcıları hapse atıldı, emniyet cemaatin eline geçti, hukuk sistemi içinde muazam bir kadrolaşma başladı, gezide ebemize atladı. daha ne sayayım? tayyip bildiğin tiran oldu 2010 referandumu sonrasında. görmedin mi?

    ali nesine şunu sormak lazım: evet ali hocam sen şimdi biraz rahat konuşuyorsun da, eğer cemaat ile tayyip kavga yapmasaydı ne yapacaktın? türkiye'yi nasıl bir felaketin bekleyebileceğini göremedin mi cidden 2010 yılında?

    bizim bir idealimiz vardı. türkiye'yi şeyhler ve dervişler devleti olmaktan kurtarabilmek, pozitivizme ve sekülerizme geri kalan her şeyden daha fazla değer vermek. çünkü islam ülkelerinin bu ikisi olmadan isterse her gün seçim yapsın bir adım dahi ileri gidemeyeceğini biliyorduk bunun farkındaydık. bu yüzden biz en azından çerçeveyi koruyacak, ana karkası dik tutacak bir takım güç merkezlerine ihtiyaç duyuyorduk. bu güç merkezleri mesela imam hatip liselerinin sayısını muazzam derecede arttırmaya başlayanların kafasına vuracak "ulan sen ne anlarsın eğitimden, bu kadar imam hatip ne işimize yarayacak, insanların hakkına giriyorsun, boştan yere cahil yetiştiriyorsun, birilerini de cehaletin içinde yaşamaya mahkum ediyorsun, memleketi daha da geri götürüyorsun, çocuklar neden fizik yerine fıkıh dersi alsın (bugün 1 milyon öğrenci imam hatipli) diyecek ve memeleketin çıkarlarını savunacaktı. ama siz bunu gayet postmodern bir tavırla "anti demokratik" buldunuz. ve demokrasinin lokale adapte edilmesi, demokrasi denen şırınganın ayarının yapılması gerektiğini akıl edemediniz. hala daha edemiyorsunuz baksanıza. libya hala adam gibi seçim bile yapamadı her ülke avusturya gibi mi olacak sanıyorsunuz? size kalsa bugün rakka'da halk ışid'i istiyorsa doğru olan ışid'in iktidarda olmasıdır sanıyorum. hala daha aynı zihniyettesiniz. kimin azınlık olduğunun, kimin "öteki" olduğunun farkında değilsiniz bu ülkede.

    cidden hala yetmez ama evetçi olmaya devam mı ediyorsunuz? hala anlamadınız mı?