aldatılmak

  • kimsenin boyundan büyük laflar etmemesi gereken bir konu.

    kendimi hep çok sert, dik başlı, ayakları yere basan, kendi başına her şeye göğüs gerebilecek bir insan olarak görmüşümdür, %99 böyleyim aslında ama hayat insanın zayıf noktasını bulup yüzüne vurmak konusunda oldukça deneyimli.

    bundan yaklaşık 1 ay önce tamamen tesadüfi bir şekilde eşimin telefonunda iş yerinden "nişanlı" bir kız ile yazışmalarını gördüm. normalde eşimin telefonunu karıştırmak gibi bir huyum yoktur (çünkü insanın içi rahatsa, evliliği güven üzerine kuruluysa böyle bir kaygısı olmaz zaten) ama kendisine doğru arkadan yürürken başkasına gönderdiği satırlarca mesajı görünce kafamda soru işareti oluştu (kendisi genelde maksimum 2 satır mesaj yazar) ama şüphelenme nedenim neydi biliyor musunuz? şaka gibi ama emojiler. eşim benimle konuşurken şimdiye kadar 6.5 sene içinde muhtemelen 3 emoji kullanmıştır ama bu kıza mesaj atarken arka arkaya birbirinden farklı 4 kalp emojisini kendisine gönderdiğini gördüğümde içime kötü bir his doğdu.

    eve gidip telefonuna baktığımda aralarında geçen oldukça özel yazışmaları gördüm ve perde... cuma akşam gece 12'ye kadar beraber mesaide olmalarına rağmen ertesi gün öğlen kız eşime bir fotoğraf göndermiş ve eşimin "seni çok özledim" cevabı ile başlayıp gece 1'de "seni çok seviyorum canım bitanem..." ile biten uzun bir mesaj serisinden bahsediyorum. "canım bitanem" yazılanlar arasında en ama en basit olanıydı. hani yeni sevgiliniz olunca coşarsınız ya o insan gün ışığın olur, hayatının anlamı olur, onsuz nefes alamazsın... hah tam öyle anlamlar içeren bir sürü mesaj.

    sonrası kavga kıyamet bağırış çağırış ağlama zırlama...

    eşim ise suskun, hatta çabasız, sessiz, içine kapanık, hiçbir şeyi adam akıllı açıklayamayaz, yazdığı hiçbir şeyin altını dolduramaz durumda ama söylediği tek şey şu:

    "olabilir mi öyle bir şey ya?"

    bu dünyada babalar kızlarına tecavüz ediyor, adamlar karılarını öldürüyor, kocam mı beni aldatmayacak?

    uzun konuşmalar ve kendisinin öyle bir şey olmadığı, neden bu tarz şeyler yazdığını bilmediği vs gibi açıklamalar sonucu şimdilik evliliğimiz ayakta, ne yalan söyleyeyim gerçekten aldattığına inanmıyorum ama dostane bir mesajlaşma olmadığı da kesin, muhtemel bir flörtleşme heyecanı ama peki ya kalbime saplanan bu şüphe ne olacak?

    black mirror dizisinin 3. bölümünde* şöyle bir cümle geçer:

    "you know when you suspect something, it's always better when it turns out to be true. ıt's like ı've had a bad tooth for years and ı've just finally getting my tongue in there and ı'm digging out all the rotten shit."

    şüphe insanın içine düştü mü gerçekten sonuçları kötü bile olsa o şüphenin doğrulanmasını istiyor, çünkü rahatlamanın başka bir yolu yok.

    1 aydır ağlama nöbetleri ve endişe krizleri içerisindeyim, bu satırları yazarken bile titriyorum çünkü bırakın aldatılmayı gerçekten sevdiğiniz bir insan tarafından aldatılmış olabileceğinizi düşünmek bile çok yaralayıcı, o yere sağlam basan ayaklarınız kırlııveriyor.

    kötü olan kısım ise eşim benim maruz kaldığım şeye maruz kalmadığı için bu hislerimi hiç anlamıyor, üstelik adam akıllı bir özür bile dilemedi, benim bu yaramı sarmak için daha özenli davranmasını beklerdim ama onun hayatı çoktan normalize oldu bile, rutinine çok rahat döndü, günlük davranış şekli eskiden neyse o, hatta ben ara ara sinirlenip söylendiğim zaman duygusuz bir taş gibi sessiz, bomboş (insan böyle durumlarda duygularını anlamak istiyor) ama ben normale dönemiyorum, çünkü bir başkasına iyi geceler dilemek için yazdığı 10 satır aşk ve sevgi dolu sözcükler beynimin içinde dönerken bana söylediği yavan bir "iyi geceler seni seviyorum" bana ne kadar iyi gelebilir?

    ne zaman iyileşeceğim, bu hissiyatı ne zaman aşacağım bilmiyorum (belki de hiç) ama zaman zaman kendimi çok çaresiz, çok mutsuz hissediyorum çünkü hayata dair güvendiğim tek bir şey varsa o da eşimdi ve bu güven avucumun arasından kum gibi süzülüp gitti, ben bu güveni kaya gibi sağlam sanarken üstelik.

    şimdi sürekli aklıma yine mi mesajlaşıyorlar kaygısıyla dolaşıyorum, salak yerine mi konuyorum hissiyatıyla boğuşuyorum, telefonuna baksam ne fayda yazıştıysa da kesin silmiştir paranoyasına kapılıyorum.

    eşim de bir ekşi sözlük yazarı, bu mesajı görünce içten içe çok kızacak ama benim bu zehri akıtmam lazım, yoksa kendimi ve etrafımı zehirleyeceğim.

    uzun lafın kısası, büyük büyük laflar etmemek lazım, 33 yaşında bir insan olarak çaresizlik içinde tek başıma bir bataklıktayım, çırpındıkça batıyorum.

    bir cümleyle bitireyim:

    "gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır, bu dünya öyle bir dünyaydı ki güneş balçıkla sıvanamaz, hiçbir gerçek sonuna kadar gizli kalamazdı."

    çaresiz bekliyorum, ya batıcam ya çıkıcam. hangisi hayırlısıysa o olsun.

    sadece aklımda bir soru var, bu mesajlar her ne için yazılmış olursa olsun, benim kalbimi kırıp güvenimi yıkmaya değdi mi?