ak partili esnaftan alışveriş yapmayacağım

  • ahaha dur lan simdi pembe gotluler damlayacak cok yanlis falan diyecekler.

    cok iyi hatirlarim sene 1996, seriatci babamla icerenkoy carrefour'a girdik o zamanlar yeni acilmis tabii, markette dolasiyoruz koca sepeti doldurmusuz, bu aq misvak kiliklisi alkol satildigini gormez mi? alisveris arabasini birakti elimizden kolumuzdan tuttu saniyesinde disari cikardi bizi, o gunden sonra da bir defa daha ugramadi oraya.

    sene 96 diyorum 96! daha telefon yoktu, elektrik yoktu, mektupla haberlesiyorduk amina koyayim, adamlarin nereden alisveris yaptiklari belliydi, nereye para kazandiracaklari da kurus yedirmeyecekleri de belliydi, sene olmus 2023, 20 senedir inim inim inletilen sekulerler bu heriflerin paleolitik donemdeki istihbarat ve haberlesme yetilerine sahip olamiyorsa orada neden kazanamiyorum diye cok da dusunmeyeceksin.

    senelerdir uyguladigim. herkesten para kazanir benden kazanamaz, biz babadan boyle gorduk.

  • yıllardır uyguladığım kampanya. birileride faşistlikten farkı yok demiş? amk para benim keyif benim istediğim yerde harcarım faşistlik bunun neresinde!

  • (bkz: yapmicam amk)

  • bu ülkenin cumhurbaşkanı ne dedi?
    (bkz: taraf olmayan bertaraf olur)
    peki cumhurbaşkanım artık ben de tarafım. kendi değerlerimden taraf.

    insanlar tercihleriyle yaşarlar. her seçimin de bir bedeli var. sen ak parti'nin şiddet ve baskı politikalarına destek verip, mesela izmir'de ya da istanbul'da kadıköy'de benim senden alışveriş yapmamı bekliyorsan bu artık olmayacak.

    ben ali ismail'i öldüren fırıncıdan, taksim'deki palalıdan, beşiktaş'ta kadın döven meyhaneciden, aksaray'da bir turiste 40 kişiyle saldıran insanlardan, nuh köklü'yü öldüren esnaftan alışveriş yapmayacağım.

    ak parti politikalarına destek olan büyük zincirlerden de alışveriş yapmayacağım. kanallarında star'da ntv'de ak parti politikalarına çanak tutan, sonra açtığı yemek zincirlerinde beyaz yakalının parasını alan ferit şahenk'den de alışveriş yapmayacağım.

    atv'ye sabah gazetesi'ne reklam verenlerden de alışveriş yapmayacağım. herkes tercihleriyle yaşar. sabah güler yüzlü esnaf, gece tayyip bey'in askeri, polisi, savcısı. sen beni öldüren adamlara destek olursan, tek kuruş para yok. bitti o devir. ya bu adam gidecek ve barışı, huzuru tesis edecek bir insanı destekleyeceğiz hep beraber, ya musluğu kesiyorum.

    para benim param. kime istersem ona harcarım.

    kimin ak partili olduğunu nasıl belirleyeceğimi söyleyeyim. akşam beni yalnız başıma sokakta sıkıştırdıklarında ak partili fırıncı benim vatan haini olduğumu nasıl tespit ediyorsa öyle.

    haa

    ferit şahenkler, turgay cinerler, nihat özdemirler,ethem sancaklar belli. bize ne satıyorlar belli. takip edin. atv'ye reklam verenler belli. almayın kardeşim.

    edit: meselenin özü bizlerin özne olarak kendiliğimizi nasıl kurduğumuz ile ilgili. konu bir yaşam kültürü ve söz konusu kültürün dayandığı bazı değerler. bizler cemaat değiliz. bireyleriz. kitle ruhuyla hareket etmiyoruz. çıkar ilişkileri içine girmiyoruz.ihalelere girmiyoruz.

    bugüne kadar bizleri kemalist, solcu, çevreci, alevi, gezici, darbeci bir sürü yaftayla ayıkladı bu sistem. özne olarak sistemin karşısına bu kimliklerle çıktığımızda sistem bizleri eziyor. bu böyle devam etmeyecek. madem sonuç ortada. bundan böyle kriminalize edemeyecekleri, yıllarca da sürekli pekiştirilen kimliğimle çıkıyorum. artık müşteriyim. ve bu kez bu son derece politik.

    yaşam kültürümü savunmayan kimseye para kazandırmayacağım. yaşam kültürüme düşman ideolojileri besleyen sermaye gruplarıyla bireysel olarak savaşacağım. yaşamın büyük bir kısmı ekonomi. insanlar para kazanmak mı istiyor, o halde başkalarının yaşam kültürüne saygı göstermeyi öğrenecek. birlikte yaşamayı öğrenecek. bilinçlenelim. birilerini fişlememize gerek yok. kimden alışveriş yapmayacağımızdan çok kimden alışveriş yapacağımız, kimi destekleyeceğimiz üzerine düşünmeye başlayalım. cebimizdeki 20 lirayı yaşam kültürümüzü destekleyen sivil toplum örgütlerine, derneklere yatırmayı öğrenelim. tıpkı bugüne kadar siyasal islamcıların, cemaatlerin yaptığı gibi. biraz da birbirimizi desteklemeyi öğrenelim.

    bu tarz majör başlıklar kitlenin bir araya gelmesi için daha uygun oluyor. önermenin aksine ben negatif bir söylem üzerinden değil pozitif bir söylemle yürümek yanlısıyım. yani yaşam kültürüme saygılı esnaftan alışveriş yapacağım. bunun için de yatay bir örgütlemeye ihtiyaç var. belki bir 'mavi' liste oluşturulur. ve savunduğumuz değerlere saygılı insanlar(esnaf) bu listenin içinde yer almak isterler. yani kimden almayacağımdan çok kimden alacağıma dair bir düşünce pratiğinden söz ediyorum.

    edit 2: iktidarlar kendi adamlarına ihale verirlerken iyi, yıllarca cemaatler kırtasiyeden, bakkala, kasaba, dershaneye, okula yalnız kendi müridlerine para kazandırırken iyi. siz yapınca büyük iktidar yürüyüşü, vatandaş kendi yaşam kültürünü savununca aptal. kimin aptal olduğunu göreceğiz. chp'si hdp'si mhp'si umrumda bile değil ben kendi yaşam kültürüme kendim sahip çıkarım. bizler yolunacak kaz değiliz.

    edit 3:

    iki pozitif etkisi olabilir böyle bir bağlamda düşünmenin.

    1)insanlar tüketici olarak da bir şeyleri değiştirebileceğine dair yeniden düşünmeye başlarlar. bizler tüketici olarak yoksak sistem ne ifade eder? ekonomi politikanın özüdür. sadece üst yapıyla, söylem üretmekle bir şeylerin değiştirilemeyeceğini fark etmeliyiz. ki bugünü düşündüğümüzde hükümet karşıtı gazetecilerin çoğu işsiz. akademide de büyük baskılar var. yani o söylemi üretecek insan da yok. karşımızdaki yapınınsa onlarca şirketi var. yenilerine de çöküyorlar.

    iktidarla sermaye iç içe bir yapı. bu yüzden tüketici olarak da politize olmalıyız. bunun sermayeyi sıkıştırabileceğini düşünüyoruz. hayal mi? denemeden bilemeyiz. büyük sermaye sahiplerinin daha net bir şekilde konum alması gerekiyor. nedir bu konum? örneğin demirören şirketler zincirinin gazetelerinde tarafsız haber çıkmasıdır. hükümetin vergi cezası sopası var. müşterinin de satın almama gibi bir sopası. bakmak lazım demirörenlerin hangi ürünlerini satın alıyoruz? tercih sermayenin. bunları hafife alanlara, gezi sürecinde bir çok sermayedarın ve yöneticisinin boykot tehdidine karşı ben de geziciyim diyerek u dönüşlerini hatırlatıyorum.

    2)bir-iç ekonomik sistem nasıl kurulabilir bunun üzerine düşünmeye başlamalıyız. tıpkı islamcıların 90larda yaptıkları gibi kazan-kazan üzerine bir sistem kurmalıyız. aynı doğrulara inanan insanlar bir ekonomi oluşturmalı.

    unutmayın gezi sürecinde ne olduğunu. geziye destek veren herkesin sanatçısından, iş adamına herkesin ekmeği elinden alındı. müzisyenlerin bile belediye konserleri iptal edildi. karşımızda kim olduğu görmek zorundayız. faşist olan biz değiliz. bizler birbirimize destek olacak kişileriz.

    listeler yayınlama işi, büyük fişlemeleri doğru bulmuyorum. her şey ortada. kimin ne olduğu belli. ihaleleri takip edin. ihaleleri alan şirketlerin başka şirketlerine bakın. belediye ihalelerine bakın. belediyenin reklam işleri kimlere gidiyor bakın. otobüs firmaları, ya da kaldırımları kim yapıyor? daha da basiti var. havuz medyasına büyük reklamları kim veriyor!

    son bir şey... yazdıklarıma hak vermeyenler...
    yorumları okuyun