afyon uşak kütahya

  • sandıklılıyım. bilmeyenler için afyon'un güney ilçelerinden birisi. 7 yaşıma kadar yaşadım sonra ailem izmir'e göçtü. hala gidip gelirim.

    zamanında frigyalılar yaşamış, sonra bir başkası gelmiş, selçuklu gelmiş, dulkadiroğulları gelmiş, türk gelmiş, rum gitmiş, rum gelmiş türk gitmiş. cizre'den van'a, çankırı'dan antalya'ya memleketin bir çok noktasına gittim. uşak-kütahya- afyon üçgeni kadar içimi cız ettiren başka bir bölge yoktur benim için. tarihini bildiğimden mi bilmem. memleketim olduğundan mı bilmem.

    sandıklı'da ananemin evi tepedeydi, tüm ovayı görürdü. güneş batmaya yakın çok güzel görünürdü. tüm çocukluğumu o balkondan güneşin batışını izleyerek geçirdim. sonra zamanı geldi evlendim eşim ile izledim güneşin batışını aynı balkondan. patates tarlalarını gösterdim, çiğiltepe yönünü gösterdim. reşat çiğiltepe'nin anıt mezarı hala durur sandıklı mezarlığının tam ortasında. en önemsiz dini günleri kutlayıp büyük taarruz'u, zafer bayramını kutlayamayan bir belediye başkanına sahip olsa da sandıklı insanı fatihasını esirgemez şehidinden.

    neyse ne diyordum. bu üç şehrin ortak noktası bozkırdır. uçsuz bucaksız bozkır. yazın izmir'den afyon yönüne giderken kula rampalarını geçince hava serinler. klimayı kapatır camı açarsınız, klimaya gerek kalmamıştır artık. bozkırın yazın farklı bir kokusu vardır. otu yakan gündüz güneşi farklı bir koku çıkartır ortaya ta genzinizi yakar. çoğu kişi için bildiğin ot kokusu olsa da her geçişimde içimden "ha şurada ölüp gömülsem hiç gocunmam." diye düşünürüm. toprak mı çekiyor artık bilmem.

    güzeldir lan üçü de. insanı da güzeldir. her yer kadar yavşağı da vardır, ama çok şehirden fazla şehidi de vardır işte. tarhanasına kurban olduğum.

    afyon'un girişindeki yazı ile bitireyim entry'yi:

    cumhuriyet’in kazanıldığı topraklardasınız.