aşure

  • kendisi için atmadığım takla kalmamasına rağmen yiyemediğim tatlı idi.

    bir tek ben değil yani, öğrenci evi işte. ailelerinden uzak dört tane adam, küçücük bir ev. mutfakta kendiliğinden yetişen bir botanik bahçesi. tipik öğrenci evi işte.

    hafta da aşure haftasıymış, lan nasıl kokuyor böyle. sanırım apartmanda her an toplum huzurunu ve ahlakını bozacak potansiyelde tipler olduğumuz için kimse kapımızı çalıp aşure getirmiyor. yeter zaman bekledikten sonra ev arkadaşım dayanamadı; bir a4 kağıda çıktı aldı ve apartmanın giriş kapısına yapıştırdı;

    -aşure haftanız mübarek olsun (daire: 2)

    içimizi kaplayan umudun yerini hayal kırıklığına bırakması 2 gün kadar sürdü. kağıdı yırttılar mı acaba falan diye bakınca kağıdın üstünde yeni bir not gördük;

    +eyvallah :) (daire:4)

    o aşure hiç gelmedi. sonra ben çok zengin oldum, bir aşure evi yaptırdım, tüm öğrencilere dağıttım, demeyi çok isterdim ama tabii öyle de olmadı. (yedim yedim üzülmeyin)