aşık olunan kişinin dengesiz olması

  • yorar, yıpratır ve kelimenin tam anlamıyla öldürmez süründür.
    muhtemelen hayatta yaşanabilecek en zor süreçten geçersiniz. ne kalmaya ne de gitmeye cesaretiniz vardır. ilişkinin koptuğu, irtibatın kesildiği süreçlerde onu çok özlersiniz fakat bir yandan da size verdiği zararları anımsar ve mantıklı düşünmem gerek diye telkinde bulunursunuz kendi kendinize.
    hayata aldığınız yarayla yeniden başlamak zorken, onu tüm yaptıklarına rağmen özlüyor oluşunuzu kabullenmek daha da zor gelir.
    kaotik bir hal alır yaşamınız.
    zaman durmuş gibi olur, arkadaşlarınız ''kurtuldun diye düşün'' derler.
    kimse anlamaz ruh halinizi, siz de utanır söyleyemezsiniz. çünkü her şey gün gibi ortadadır, bitmelidir - gitmelisinizdir.
    ne var ki o adımı atmak sanıldığının aksine çok ama çok zordur.
    böylece ''sussam gönül razı değil, söylesem tesiri yok'' dönemi başlar.
    sadece ona kırılıp, herkese küsersiniz..
    zaman tatsız tuzsuz, ruhunuz kayıp halde akıp gider.
    tam alışacakken yokluğuna günün birinde yara bere içinde telefonun ucundadır..
    aslında o ana dek kendinizi hazırladığınızı, arasa da dönüşü olmadığını düşünmüşsünüzdür.
    ama bir ''merhaba'' sonrası tepetaklak olur duygularınız..
    sanki hiç bitmemiş gibi, sanki canınız hiç yanmamış gibi koşarak yanına gidip boynuna sarılmak istersiniz.
    bu kangrene dönüşmüş bir yaradır artık..
    ya kesip atmanız gerekir ya da içten içe öldürecektir sizi.

    ahmet altan'da seven taraf sözüyle şöyle açıklamıştır bu durumu:

    ''ilişkiler içinde en çok hastalikli olanlari severim, ateşimin yükselmesini, sayiklamalarimi,
    kabuslarimla hayallerimin birbirine karişmasini, en dokunulmaz yerlerimde hissettiğim
    sizilari. hastaliğinin bütün kivrimlari, hastaliğimin bütün kivrimlariyla öpüşen bir
    kadinla denizaltima binip çiktiğim yolculuklari. solgun bir sabah vakti insanlarin
    arasindan ayrilişimi. hiçbir yere gitmeyen bir denizaltinin içinde, hiçkimsenin gitmediği
    yerlere gitmeyi. birçoğumuz çiktik bu yolculuğa.evet, sevdiğimiz hasta biri. evet, bu ilişki
    hastalikli. ama bunu ne önemi var. hastaliklarimiz birbirini tutuyorsa,öpüşen dudaklar
    gibi değiyorsa hastaliklarimiz birbirine... ''

    (bkz: kristal denizaltı)