94 ışık yılı uzaktan gelen çok güçlü sinyal

  • uzaylılar, kendi yıldızlarının enerjisi ile uzayı büken bir alet geliştirmiş olsun...

    varsayalım bu alet sayesinde 1 ışık yılını yani 9.460.800.000.000 km.'yi 1 günde alabiliyorlar.

    bu uygarlık bunu yapabildiğine göre teknolojik olarak bizden yüzyıllarca ilerde diyelim. doğal olarak hastalıkları bitirmiş, ömürleri bin yıla yakın, enerji teknolojileri sayesinde bizdeki gibi doğalgaz, petrol savaşları yapmıyorlar. kaynaklar herkese yeterince verildiği ve iletişim son seviyede olduğu için ırk, etnisite, din ve ayrımcılık kalmamış. bu nedenle herhangi bir orduları yok. doğa ile sonsuz uyum içindeler...

    diyelim ki bu uygarlığın adı "barış" olsun. ve buraya iniş yaptılar. birleşmiş milletler, nato, g-20 ve diğer bütün örgütler toplanmış olsunlar. silahlar teyakkuzda, herhangi bir durumda hangi nükleer bombayı kullanalım tartışmaları, birtakım uzaylı fanatik örgütlerinin eylemleri, kutsal mekanların dolup taşması, ekonominin çöküşü, evlere ekmek un yığmalar ve anarşi başlıyor...

    tabi bu arada bazı aklı başında bilim insanları ve sanatçılar daha barışçıl yollarla ne yapılabilir? uzaylılarla temas nasıl sağlanmalı? gibi sorular soruyor ve çareler arıyor. ülkelerin tamamında tanklar ve savaş uçakları fink atıyor aynı esnada. 94 ışık yılı uzaklıktan teknolojileri sayesinde 94 günde gelebilen bir uygarlık karşısında dahi tank ve bomba kullanmayı amaçlayabilecek insanlık...

    'barış' uygarlığından gelen ve etrafında bizim tanımadığımız ve tanımlayamadığımız ışık ve enerji alanı olan gemi yeniden hareket eder ve atmosferimizden aşağı doğru inişe geçer. filmlerde olduğu gibi new york ya da paris'e değil...siz böyle bir medeniyet olsaydınız 'kıçı kırık' gökdelenlerin olduğu yere mi inerdiniz? muhtemelen cevap bu olmazdı. yüksek ve ormanlık bir alan. oksijen seviyesi yüksek. doğal yaşam bozulmamış. mesela himalayalar ya da peru machu picchu olabilir. 'barış' medeniyetinin gemisi böyle bir alana iner. ve uygarlık 'varlıkları' dingin ve sakin bir şekilde etrafa bakarlar. buradaki varlıkların illa oksijen almasına gerek olmayabilir. geliştirdikleri nötrino yakalayıcılarıyla uzayın kara delik hariç her bölgesinde yaşabiliyor olsunlar.

    bu arada bizim efrat da toplanmış, abd ve rusya başta olmak üzere birçok milletten oluşturulan heyet bölgeye gider.

    ilk teması kim kurmalıydı?...hangi insan olmalı bu? bu dahi birçok tartışmaya neden olurdu.

    abd'liler - 'biz dünyanın patronuyuz. bizden birisi bunu yapmalı!'

    ruslar - 'konuyu g-7'de tartıştık. çin'in de desteğini aldık. eğer bizden birisi olmazsa silahlarımızı geri çekeriz!'

    avrupalı'lar - ' biz birçok gelişmiş ülkeyi temsil etmekteyiz. avrupa konsensusu bu iş için uygun. zaten ilk sinyali biz aldık!'

    uzun kavga ve tartışmalarla sürerken bir askerin mi yoksa bir bilim adamının mı temas kuracağı kavgası da başka bir kavga konusudur...

    bu kavga sürerken, uzaylıların indiği bölgede çobanlık yapan esmer ve zayıf bir çocuk elindeki odun ile onlara yaklaşır...gelen varlıklardan saçları duygu durumuna göre değişen ( üzüldüğünde siyah, hüzünlendiğinde kahverengi, neşelendiğinde mor ve kızdığında kızıl olan ) ve dişil enerjiye sahip olduğu belli olan varlık çocuğun alnına nezaketle parmak uçlarıyla dokunur...çocuk hızlıca gözlerini açıp kapar ve siyah gözleri birçok renge bürünür ardından eski halini alır...

    uzaylı varlık çoçuğa ait tüm bilgileri, önce onun kullandığı dili, dnası sayesinde diğer bütün evrimleşmiş türleri ve insanlığın bilgisini alır. bu olurken saçlarının rengi de yer yer değişir....

    çocuğun teması cnn ve uluslararası televizyonlarda verilmeye başlanır. insanlar ne yapacaklarını şaşırmışlardır. bölgeye yakın kurulan kriz üssünde tartışma yaşayan heyet alelacele uzay gemisinin yanına yaklaşır. abd ve rusya başta olmak üzere oluşturulan asker ve bilim adamlarından oluşan heyet ortamdaki sakinlik ve çocuğun güven içerisinde onlarla birarada olmasından cesaret alarak iyice yaklaşırlar.

    abd'li astronot söze girer:

    - merhaba. gezegene hoş geldiniz.

    rus asker - 'kendinizi tanımlayın hemen!'

    uzaylı kadının saç rengi hızlıca değişir. bir kızıl bir siyah...ardından çocuğun elindeki kuru odunu alarak onu toprağa sevgiyle diker. boynundaki madalyonu güneşe tutarak oduna yansıtır. odun hızlıca köklenir, filizlenir ve kocaman bir ağaç olur bir dakika içinde. bunu gören dünyalılar hem şaşkın hem korkmuştur. korku ve bilinmezlik duygusu ile bizimkiler konuşmaya başlarlar:

    - şu anda bir nato ülkesinde bulunuyorsunuz!

    - derhal kendinizi tanıtın yoksa ateş edeceğiz!

    -bizim nükleer bombamız var! atarsak yedi sülalenizi yok ederiz!

    -birleşmiş milletler karar aldı. herhangi bir saldırı durumunda dünya üzerindeki tüm ordular size karşı harekete geçecek.

    vs....vs....vs....

    uzaylı kadın yaklaşır yavaşça...madalyonunu yeniden takar boynunda. ağzından çıkan her cümle dinleyenin diline otomatik olarak çevrilmektedir. ve sorulaa cevap verir...

    -şu anda nato ülkesinde değil, kainata ait olan bir yerdeyiz.

    -evrimin geliştirilmesiyle oluşmuş bir uygarlığız. kendimizi tanımlarsak sizi ötekileştirmiş oluruz...ama birbirimize ait parçalardanız..sadece bunu söyleyebilirim şimdilik...

    -nükleer bombalarının dünya üzerinde şu anda 2800 tane olduğunu saptadık. daha önce hiçbir evrimsel türün bu kadar yok edici araç gereçlere sahip olmak için çabaladığına rastlamadık.

    - birleşmiş milletler mi?! biz buraya sizleri 'kainat birliği' adını verdiğimiz ve içinde 43 tane uygarlığın olduğu birliğimize davet etmeye geldik. artık birbirinizi petrol ve doğalgaz için öldürmenize gerek yok. sadece samanyolu galaksisinde 200 milyar yıldız var. hepsi karşılık beklemeden enerjisini size vermeye hazır. dünyanızda günde 38 bin insanın açlıktan öldüğünü görünce hepimiz çok hüzünlendik...biz de... enerji sorununuzu çözmeye ve bunun yollarını size aktarmaya geldik...

    dünyalılar söze girer....

    - iyi de bahsi geçen 'kainat birliği' kimlerden oluşuyor?

    - bahsi geçen birliğe abd en fazla delegeyi göndermeli.

    - bu arada yıldızların enerjisini kullanabilen aletler sadece g-7 ülkelerinde olmalı!!!

    - ölen çocuklar için yardım baloları düzenliyoruz zaten!

    - bu çin ve rusların burada ne işi var!

    - asıl sizin ne işiniz var?

    kavga devam eder. olaylar nato toplantısına ve g - 20 zirvesine sıçrar. ülkeler, herkese yetecek enerji teknolojisine rağmen bu teknolojinin kimde olacağına dair savaşın eşiğine gelir. ülkeler bu defa silahlarını yine birbirine çevirir.

    sevgili uzaylı dostlarımız durumu görür. hüzünlenirler... uzaylı kadının saçları sonbahar yapraklarının rengini alır...

    arkasındaki diğer uzaylı parmağıyla dokunarak 'hala hazır değiller...' der...

    uzaylı kadın esmer küçük çocuğa bakar. gözünden bir damla yaş düşer. düştüğü yerde bir papatya filizlenir...

    debe editi : yurtta barış, dünya'da barış...