90'ların siyasi mizahına denk gelmemiş nesil

  • 2 nisan 2016 der spiegel kapağına yapılan eleştirileri görünce fark ettiğim, gelse de unutmuş talihsiz nesildir. 25 turgut'lu mizah dergileri ne kadar uzak...

    spiegel kapağından girersek konuya bence gayet normal bir mizah. merak etmeyin onlar kendi ülkelerindeki başbakan ve bakanları da bu şekilde eleştiriyorlar. hatta amerika bu konuda daha acımasız. south park veya family guy izleyenler bilir.

    gel gelelim türkiye. şimdi bu "ülkemin cumhurbaşkanını rezil edeyorlarrrrr, vatan hayinleriiiiiiiiii, hayinnnnnnnn" diyenler hatırlamaz.

    1990'larda türkiye’de siyaset şimdiki gibi bir tek partinin gölgesi altında yapılmıyordu. kavga dövüş şimdiki gibi ayyuka çıkmamış, toplum bu kadar bilenmemiş, birbirini boğazlamak için gün sayar olmamıştı.

    siyasi partiler toplumsal çatışmadan beslenmediği için de siyaset, her ne kadar zayıf da olsa, iç sıkıcı ve gergin bir ortamda değil, yalnızca beceriksiz bir sahnede yapılıyordu.

    şimdiki gibi siz-biz olmadığı için tansu çiller’in oğlunun askerliğini bahriyede yapması bütün toplumu çileden çıkarıyor, şimdi gemiciklere laf etmeyen toplum çiller çiftinin oğluna aldığı jet-ski‘yi yıllarca dilinden düşürmüyordu.

    tansu çiller’in eşi özer çiller’in malvarlığı, tabii ki haklı şekilde herkese batıyordu, çünkü oğlu mısır ithal edebilsin diye bir geceliğine mısır ithalat kurallarını değiştiren siyasetçilere alışmamıştık henüz.

    hakkında yazılan maskeli leydi kitabı yolsuzluklarını, lise yıllarındaki hastalıklı kıskançlıklarını, profesör olduğu konu hakkında cahilliğini, kısacası tüm kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmış, buna karşılık günümüzde alışılageldiği üzere kitap toplatılmamıştı.

    yahut yasemin yalçın’ın o zamanlar güldüğümüz skeçlerinden olan başbayan cansu hanım ile tansu çiller parodileri ertesi gün okulda bütün çocuklar tarafından taklit edilir, cansu hanım ve haset’in (esat kıratlıoğlu) maceraları ailecek izlenirdi.

    plastip şovlarda hemen hemen her siyasinin konuşma ve hitap şekliyle dalga geçilirdi.

    yine hatırlamazlar "turgut parası" diye bir olay vardı. özal 1983'te başbakan olduğunda dönemin efsane mizah dergisi gırgır, ımf ile görüşmelerini de içeren karikatürlerin olduğu bir kolajı “mahvolduk” başlığıyla yayımladı.

    özal, 1984'te ımf ile kendi iktidarının stand-by'ını imzaladı. gırgır, anlaşmadan önce özal'ı başlayan zam dalgası nedeniyle kıyasıya eleştiren karikatürler yayımlıyordu. özal ise ımf ile yapacağı bir görüşmede gırgır'ı kullanmaya karar verdi. gırgır dergisi fiyatını 25 turgut yapmıştı.

    yine en bilinen örneklerinden olacak o kadar. olacak o kadar da levent kırca bir skeçte paşa'ya etek giydirmişti. etekli paşa

    hatta uğur dündar'ın bu skeç'ten sonra levent kırca'ya yaptığı şaka hafızalara kazınacaktı.

    levent kırca o şakayı şöyle anlatır;
    "“bir gün gene çekimdeyiz. arkadaşlarımdan biri nefes nefese yanıma geldi: “abi seni doğan güreş paşa arıyor…” dedi. haydaaa, sardık mı başımıza işi!.. istemeye istemeye aldım telefonu. “bir dakika, paşamı bağlıyorum” diyen sekreterin ses tonu bile emreder gibiydi!
    bayağı gerginim, telefonda marşlar çalınıyor! az sonra paşa bağlandı.
    - oğlum hiç yakışıyor mu sana?
    ben: “paşam, mizah bu; hoşgörüyle karşılamazsanız gelişemez!..”
    - ama evladım, koskoca genelkurmay başkanı’yla eğlenilir mi?
    ben: “estağfurullah efendim, bu bir şaka!.. ayrıca başbakan’ı, cumhurbaşkanı’nı bile hicvediyoruz. hatta onlar ertesi gün telefon açıp tebrik ediyorlar! siz de öyle baksanız, sitem yerine tebrik etseniz!..”
    - bak oğlum, askerlik günlerinde böyle konuşmuyordun ama! ayrıca ben tebrik etsem bile, senin yaptığını hoş karşılamayan yüzlerce asker var emrimde. onlara mani olmakta güçlük çekiyorum. her an çıkıp gelebilirler yanına!..
    ben: “paşam beni tehdit mi ediyorsunuz?..”
    - hayır, gerçekleri söylüyorum. emrimde bu yaptıklarına kızan yüzlerce, hatta binlerce asker var!
    ben: “askerleriniz benim için istanbul’a geliyorlar, öyle mi?”
    - evet öyle. tutamıyorum onları!
    ben: “peki gelip de ne yapacaklar?..”
    - geldikleri zaman görürsün!
    ben: “tamam, gönderin. korkmuyorum sizden. hatta burada bekliyorum onları… ya da en iyisi kapının önünde bekleyeceğim. ne sizden, ne de askerlerinizden korkuyorum. beni divan-ı harbe bile gönderseniz, sanatçı olarak başımı eğmeyeceğim. hodri meydan paşam!..”
    - (kahkahalarla gülüyor…)
    ben, “niye gülüyorsunuz paşam?” dedikçe o daha da gülüyor. bir ara düşünüyorum, yoksa paşa beni işletiyor mu diye!
    - levent!
    ben: “buyurun paşam!..”
    - uğur ben, uğur, uğur…
    ben: “hangi uğur?”
    - uğur dündar!
    ben: “hay allah cezanı vermesin! az kalsın altıma yapacaktım lan!..”

    özetle gençler, siz bilmezsiniz bir zamanlar bu ülkede hiciv vardı, mizah vardı, ifade özgürlüğü vardı..

    siz bilmezsiniz.. bir zamanlar bu ülke fena değildi.

    edit: 90'larda faili meçhul vardı taam mı diyen geri zekalı. akp’nin iktidar olduğu günden bu yana 208 kişinin faili meçhul cinayetlere kurban gittiği ortaya çıktı. aynı raporda; yargısız infaz, dur ihtarı ve rastgele ateş sonucu da 520 kişinin öldüğü ve 451 kişinin cezaevinde yaşamını yitirdiği belirtiliyordu. işte türkiye’deki “ünlü” faili meçhul cinayetlerden bazıları; necip hablemitoğlu suikastı akp’nin son yıllarda mücadele ettiği’paralel yapı’yı 2002'de kaleme alan, alman vakıfların ile ‘uğraşan’ necip hablemitoğlu, evinin önünde uğradığı suikast sonucu 18 aralık 2002 tarihinde hayatını kaybetti. suikastın failleri halen bulunamadı.muhsin yazıcıoğlu bundan tam altı buçuk yıl önce bir seçim döneminde büyük birlik partisi lideri muhsin yazıcıoğlu’nun içinde bulunduğu helikopter bilinmeyen bir sebepten dolayı düştü. iki gün sonra yazıcıoğlu ve beraberindekilerin cesetleri köylüler tarafından bulundu. keş dağları’nda karların altında bulunan helikopter ve yolcularının başına neler geldiği ve kazanın sebebi hâlâ aydınlatılabilmiş değil. “kaza mı yoksa suikast mı?” sorusu aradan geçen süreye rağmen hâlâ tartışılıyor. aselsan mühendisleri aselsan mühendislerinin şüpheli şekilde ölmesi için son olarak mhp araştırma komisyonu kurulmasını önerdi ancak akp buna karşı çıktı. neyse efem