9 ekim 2015 beşiktaş kuka kafe rezaleti

  • bir bardak kırdığı için bir müşterisiyle karakolluk olan beşiktaş kuka kafe'de yaşadığım hadise. facebook'a yazdığımın aynısını burada da paylaşayım. şu "rezaleti" lafından nefret ediyorum ama tanımlayacak başka laf bulamadım, affedin.

    "arkadaşlar, özellikle sevgili yeme-içme sektörü mensubu arkadaşlarımı, ayrıca tabii müşteri olarak mekan gezen diğer herkesi de pekala ilgilendiren feci bir olay yaşadım. okumanızı ve mümkünse paylaşmanızı rica edeceğim. bu gece (9 ekim 2015) beşiktaş'taki kuka kafe'nin sahibi ile yaşadığımız korkunç bir saçmalıktan ötürü gecemiz karakolda bitti. kendisinin bize "nasıl işletmeci olunmaz" dersi verdiği olayı anlatmak istiyorum. normalde sektördaş olduğumuz için mekanlarla ilgili olumsuz yorumlarımı kendime saklar, halden anlamaya çalışırım ama bu olayı duyurmak zorunda hissediyorum kendimi.

    mekana 3 arkadaşım ile gittim. yedik, içtik. ilkini bitirdikten sonra ikinci kwak biramı istedim. bu birayı kendi özel bardağı ve ekipmanı ile servis ediyorlar, bilenleriniz vardır. ikinci birayı henüz içmeye başlamıştım ki, bardak elimden düşüverdi ve arkadaşımın üstünü cam kırığı ve bira yapacak şekilde kırıldı. biz panikle masayı toparlamaya çalışırken garson geldi ve ilk cümlesi "fakat bu bardak çok pahalı" oldu. kendisinden önce bir peçete getirip bize yardım etmesini istedik ama cevabı "bu bardağın parasını sizden alacağız" oldu! kendisi konuşmamıza izin verse zaten aynı şeyi ben teklif edecektim (ederdim; çünkü ben de bir mekan sahibiyim ve ekipmanın önemini biliyorum, kabul etmezlerse de fazladan yüksek bir tip falan bırakırım ne bileyim) ama bu tavır karşısında çok sinirlendim ve "ne demek, önce işinizi düzgün yapın" dedim. "beni ilgilendirmez, gidin kasayla konuşun ödemek zorundasınız" dedi. kasaya gittim, kasada duran ve mekanın sahibi olan arkadaş bardağın fiyatının 60-70 tl olduğunu, ödemek zorunda olduğumu son derece lakayt bir tavırla belirtti.

    bu sırada söz konusu garson geldi ve benle "sen bana terbiyesizlik ettin, sert konuştun" şeklinde senli-benli konuşmaya başladı. kendisine ısrarla siz diye hitap ettim ve mekan sahibi kasa kişisine garsonunu uyarmasını söyledim. "ben personelimi savunurum" cevabını aldım.

    bu bardağın parasını ödemeyeceğimi, bardağın kırılması halinde bu parayı ödemem gerektiğine dair ne menüde, ne mekanda hiçbir uyarı olmadığını, garsonun da bunu servis esnasında belirtmediğini, dolayısıyla öncesinde mutabık olmadığımız bu meblağı ödemek zorunda olmadığımı söyledim. adam bu sırada ısrarla "ama bardak çok pahalı" deyip duruyordu. ödeyeceksiniz dedi, ödemem dedim. polis çağırırım o zaman dedi. buyrun dedim!

    bu saçma olay için gerçekten polis çağırıldı, geldi. polislerin şaşkınlığı ayrı mevzu zaten, bu saçmalık için geldiklerine onlar da inanamadılar. bu sırada polis olayı sakinleştirmeye çalışır ve şahitleri dinlerken adama gidip, ödemem için bana bu bardağın faturasını göstermesi gerektiğini ve ödersem fiş kesmesi gerektiğini söyledim, ne fişi keseceğini sordum. "bira olarak gösteririm" dedi. aynı sektörde olduğumuzu, o kadar iş bildiğimi, bira ile ekipmanın kdvsinin aynı olmadığını, bu işlemin yasal olmayacağını ve kabul etmeyeceğimizi söyledim. bunun üzerine "o kırsın bu kırsın herkes burada sirtaki yapsın biz de siktir olup gidelim mi" diye bağırmaya başladı, polislerin yanında.

    bunun üzerine ben daha fazla bu saçmalığa dayanamayacağıma karar verip şikayetçi olmak istediğimi söyledim. adam zaten benden şikayetçi olmak istiyormuş! bir ekip arabası daha geldi, karakola gittik. kendisi ifade verdi, tutanak tutuldu. benim ifademe geçilmeden önce arkadaş "eğer özür dilersem" uzlaşabileceğini söylemiş bir memura! asla dilemeyeceğimi belirttim, polis memuru "gelin bir görüşün belki çözersiniz" dedi, ısrar edince gittim. adam hala bardağın parasını ödersem uzatmayacağı gibi laflar ediyordu. ödemeyeceğimi belirttim. polis memuru araya girdi, kendisine "hanımefendiyi uyarmamışsınız bile, bu seferlik almayıverin işte değer mi uğraşacağınıza" vs dedi, adam ikna oldu.

    ben hakaret davası açmaya epey kararlıydım ama uzamaması için tamam dedim. "fakat bu konuyu önüme gelen herkese anlatacağımı" belirttim. "istersen en tepeye çık" dedi. bu sektörde tepe diye bir şey olmadığını, her misafirin eşit değerde olduğunu, bu gösterdiği tavır nedeniyle (prensip meselesiymiş, 50 lira meselesi değilmiş bir de!) 50 lira değil kaç bin liralık para ve itibar kaybedeceğini anlatmaya çalıştım, umrunda olmadığını söyledi.

    diyeceğim o ki, evet mekan işletmek zor olabilir, bizim de çok hatamız oldu, oluyordur hala. ama hayatımda böyle bir saçmalıkla hiç karşı karşıya kalmamıştım. demek ki her mekan açan esnaf olamıyor. rica ediyorum, bunu olabildiğince yayalım ve bu tavrı gösteren bir işletme olduğunu duyuralım. cuma gecemi karakolda geçirmemi sağladıkları, küfrettikleri ve bu korkunç tavrı gösterdikleri için kuka kafe'nin tüm ekibine çok teşekkürler. bravo."