8 mayıs 2019 starbucks özdilek isim yazma rezaleti

  • 8 mayıs çarşamba günü yani dün başıma gelen, içerisinde hakaret de barındıran bir rezalet.

    yurtdışında yaşıyorum ve annemin tedavisine yardım amacıyla bu hafta istanbul’a geldim. olay da dönmeden bir gün öncesinde yani dün yaşandı.

    dün öğle saatlerinde kasada siparişimi verirken ibrahim bey isimli starbucks personeli her zamanki gibi bardağa yazmak için ismimi sorduktan sonra kendisine ‘kenan’ diyerek cevap verdim. daha sonra bir kez daha ama bu kez kabaca tekrar sordu, ben de tekrar ‘kenan’ dedim. sonra bir kez daha sordu ve kendi kendine söylendi. kendisiyle başka hiçbir diyaloğum olmadığını ve son derece kibar bir ses tonuyla cevapladığımı belirteyim. starbucks da bunu kameralarını kontrol ederek teyit edebilir zaten.

    ardından kahvemi teslim almak için bar kısmına geçtim. kahveyi hazırlayan bir başka starbucks personeli arkadaş da ismimin yazılış şeklini dönerek ibrahim bey’e gösterdi ve ona neden böyle yazdığını sordu. ben göremedim ama, bu isim hatalarına yurtdışından da alışık olduğumdan benim için zaten sorun değildi. sonra kahveyi hazırlayan arkadaş bardağımı uzatıp ‘kusura bakmayın, arkadaşım yanlış yazmış isterseniz değiştireyim’ dedi. ben de önemli olmadığını söyledim ancak ne yazdığını tam görememiştim.

    kahvemi alıp masaya oturunca ismimin şurada sizin de görebileceğiniz gibi kasıtlı bir şekilde terbiyesizce yazıldığını gördüm. ismimin yanlış yazılmasında hiçbir sorun yok, her şekilde farklı türlü yazılabilir ancak bu yazım tarzı ile ne yapmaya çalıştığı çok çok açık.

    üniversite öğrencilik yıllarında 6 yıl boyunca avm’lerde gece-gündüz vize-final haftası demeden satış danışmanlığı yapmış, hatta oradan biriktirdiği paralarla okul tatilinde amerika’ya gidip yabancı dil öğrenebileyim diye tuvalet bile temizlemiş biriyim. müşteriye nasıl davranılması gerektiğini bilmenin yanı sıra, müşterilerin satış personeliyle nasıl bir üslupla konuşması gerektiğini çok çok iyi bilen birisiyim ve şimdiye kadarki her alışverişimde olduğu gibi mutlaka teşekkür edip kibar bir şekilde ayrılırım. çünkü ben de bilirim saatlerce ayakta çalışıp çeşit çeşit insanla ilgilenmenin ne kadar zor olduğunu.

    ismimin yazıldığı şekil çok iğrenç ve saygısızca. üstelik annemin moral gerektiren bir hastalığında yanında olmak için istanbul’a gelmişken bu şekilde annemin de dahili olduğu bir hakaretle karşılaşmak beni acayip üzdü. annesini kaybetmiş ya da annesi hasta olan yazarların beni rahatlıkla anlayabileceğini düşünüyorum.

    bugün geri dönüyorum. dönmeden önce de bu olayları aynı netlikte starbucks bölge müdürüne mail olarak yazdım. sağolsun kendisi hızlı bir şekilde dönüp söz konusu personel için gerekli incelemeyi başlattıklarını söyledi. ancak sunduğu sebep bana hiç samimi gelmedi. kendisi bana, personelin yazısının böyle olduğunu, savunmasında dahi bir harf büyük bir harf küçük şekilde yazdığını yani özetle personellerinin yazı yazmayı iyi bilmeyen birisi olduğunu söyledi. yorum sizin.

    amacım kesinlikle kimsenin ekmeğiyle oynamak değil. şu devirde ekmek kolay kazanılmıyor. ancak kimse kimseye böyle bir hakareti edemez. sözlüğün gücüne ve bu konulardaki hassaslığına güvendiğim için sizlere içimi döktüm. bu personelin tıpkı diğer olaylarda yaşadığımız gibi yaptığının yanına kalmaması adına da sizlerle paylaştım.

    bu olayı evime döndüğümde amerika merkez ile de paylaşacağım. bardağı da yanımda götürüyorum, türkiye’de de hukuki işlemleri başlatacağım.

    zamanınızı aldıysam kusura bakmayın.

    edit: çok fazla soru sorulmuş neden o an tepki vermedin diye. yukarıda da yazdığım gibi ben sadece ufak bir harf hatası sanıp arkadaşlarıma ‘türkiye’de bile ismimi yanlış yazıyorlar’ diyerek bardağın fotoğrafını o yüzden çekip göndermiştim. sonradan bir arkadaşımın bunun hakaret amacıyla yazılmış olduğunu bana söyleyince ben de tam olarak olayı anladım.

    bazı arkadaşlar baristanın kafasına kahveyi atmadığım için beni bile suçlamışlar. birincisi ben böyle yetiştirilmedim, ikincisi öyle bir şey yapsam funda esenç olayı gibi sadece olayın son perdesini görüp benden nefret etmez miydiniz? o an anlamış olsam bile ben neden onun seviyesine ineyim, onun bizim seviyemize çıkması gerekmez mi?

    edit 2: şube ismi sorulmuş ama başlıkta yazmıştım. istanbul özdilek park’ın girişinde, saray muhallebicisinin yanındaki starbucks.

    ayrıca destek mesajları için teşekkür ederim. böyle insanlarla bir arada aynı ülkede yaşamak hepimizin sinirini bozmuş sanırım.