8 mart 2019 hepinizden bir ricamın olması

  • kocaelililer başta olmak üzere, çocuğu veya küçük kardeşi olanlar, ya da herhangi bir çocukla akrabalığı bulunmasa bile kocaeli üniversitesi çocuk psikiyatrisine yolu düşmüş veya düşecek çocuklar için hassas bir kalbi olan herkes, kısaca ulema, cühela ve ehli dubara.. sinirlerimi yatıştırmak için başvuracağım alaycı dili ve olası uzun metni hoşgörebilecek tüm kardeşlerim. donanım haber ölücüleri mazdacılar..

    2017 mayısında son sınıf öğrencisi olduğum kocaeli üniversitesinde son stajımın bir nöbetinden çıktığım sabah, hastanenin önündeki 3 şeritli yolun yaya geçidinin ortasındayken, en sol şeritten hızla gelen bir araç aynası ve çamurluğuyla bana çarpıp hızını bile düşürmeden yola devam etti.
    düşmeyişim olsa olsa o sıralar evde boks antrenmanları yaptığım içindir. çünkü sarsıldım telefonum yere düştü ve sol elim feci ağrıdı (sonraki birkaç gün boyunca kızarıklık ve çürükle iyileşti) fakat ağrıdan veya düşen ekranı çatlayan telefonumdan yana bir sorunum yoktu, olmadı da. yaya geçidinde bana çarpıp hızlanarak yoluna devam eden bir sürücü vardı. ve aracı hala görüyordum.
    nöbet ertesi olduğum için beni eve gidip uyumaktan alıkoyacak daha ağır bir tahrik yokmuş gibi düşündüm, sürücü yalnızca camı indirip -bir şeyiniz var mı dese ben böyle durumlarda cık cık bile yapmadan aptalca gülümseyip sorun değil deyip geçip giderdim.
    arabadan inmesine veya gelip bakmasına dahi hacet yoktu. fakat kaçıp gidince ben yerimden ayrılamadım, yolun karşısında arabanın arkasından bakakaldım..
    150 metre kadar ilerde aracı parkedip hastaneye girince, aklımdan acil bir hastası olabileceği bu yüzden acele etmiş olabileceği geçti.
    bu durumda ben yine hiçbir şey olmamış gibi davranıp eve gidebilirdim. aksi takdirde önce kavga etmeyi ve eğer mümkünse sağlam kalan elimle bir yumruk atmayı gerçekten istemiştim. fakat sürücüyü net göremiyordum arabadan da tam olarak emin değildim, neticede arkasından yetişemedim ve kapıdasigara içenlere az önce hangi araç park etti diye sorunca da net bir cevap alamadım. içeri girip o sırada kantin sırasında olan herkese (sadece onlar vardı) baktım bir kadın tedirgin olup oradan uzaklaştı. fakat yumruk atma hayalim suya düşmüştü kadın olduğunu düşünmemiştim. üstelik tam olarak hala emin değildim eve döndüm.

    bu olaydan bir süre sonra beni fakülte sekreteri arayıp çocuk ve erhen psikiyatrsi asistanı dr. dilara hanımın her gün onları aradığını ondan özür dilememi istediğini iletti. aksi takdirde savcılığa gidecekmiş.
    bu kadın aracında bir çizik farketmiş evet evet bir çizik. ve o günkü güvenlik kameralarını hastanedeki bütün güvenliklere izletmiş (güvenlikleri severim ve selam veririm, biri tanımış doğal olarak sonuç olarak benim onu takip ettiğimi ve arabasını çizmiş olabileceğimi ( otoparkta kamera yok bu kapıdaki kameralardan..) düşünüp eğitim komisyonuna şikayet etmiş.
    mezuniyetime günler kala.. (hepsine anne baba saygısı duyduğum insanlar var bu komisyonda.. )
    ben sözün ve aklın bittiği yer heralde budur deyip -hocam bırakalım napıyorsa yapsın dedim. (yani bana çarptığı için özür dileyecek değilim ya! aramızda geçen şey bundan ibaret.)

    mezuniyet ve hatta mecburi hizmet bitmek üzereyken dün (7 mart 2019) kocaeli adliyesinden uzlaştırma bürosundan arayan bir görevli hakkımda bir şikayet olduğunu, şikayet eden kadın onun arabasına önce çarptığımı daha sonra da çizdiğimi ve bunlardan dolayı arabada oluşan değer kaybı ile maddi hasarı ödeyip özür dilersem uzlaşmak istediğini söyledi.

    anladım ki sözün bitiği yere daha varmış, şimdi çalışıyorum yarın nöbetçiym ve nöbet günlerini değiştirmek çok zor. bu yüzden yapmadığım bir şey için, bana çarpıp kaçan bir sürücüden, lincoln zamanı filmlerinde geçen, suçsuzken cezalandırılan siyahiler için duyduğuma benzer bir çaresiz öfkeyle özür dileyeceğimi ve zararını ödeyeceğimi ifade eden bir metni uzlaştırmacı kadının görevine ters düşen -bence uzlaşmayın birşey çıkmaz bundan, o haksız. deyişine rağmen sakarya'dan izmit'e gelip imzaladım. çünkü duruşma günü bir nöbet gününe denk gelirse izin alamayacağım kadar az kişiyiz sakaryada.. alabilirsem da arkadaşlarım zor durumda kalır.

    elimde bir de bu çarpmanın ertesi günlerinde bu kadın bir akıl tutulması yaşarsa bir delil olsun diye elim için tutturduğum darp raporu ve tamir ettirmeyip öyle kullanmaya devam ettiğim ekranı çatlak telefonum olaydan 6 aydan çok zaman geçtiği için şikayet aracı olarak hükmünü yitirmiş olarak bulunmaktadırlar.
    bu kişinin birkaç gün içinde faturasını çıkaracağı araçla ilgili zararları ödemek için uzlaşmayı kabul ettim. ama sakaryaya geri dönerken üzüntüden karnım ağrıyordu şimdi de başım ağrıyor.

    şimdi zaten bu olay şimdilik bitmiş görünüyor fakat buraya kadar okuyanlar için bir iki not daha eklemek isterim-

    -tıp fakültesi sekreteri -olayı dinledikten sonra, bu ne saçma şey ya bir şey çıkmaz oğlum burdan deyip gönderdi.
    -çok sonra ifade için arayan polis -kusura bakmayın bu saçmalık için resmi yazı gönderip sizi zor durumda bırakmak şistemedim deyip ifadeyi gülerek bana okuyup benim ifademi aldıktan sonra unut sen bunu takipsizlik verileceği kesin deyip göndermişti.

    şikayet ifadesinde geçen iki cümleyi de olduğu gibi yazmak istiyorum-

    1--ben doktorum eşim de doktor. eşinin olayla ilgisi nedir la dedi polis arkadaş. anladık doktorsunuz.
    2--olay sabahı aracıma yaya geçidinde çarpan şahıs (beni kast ediyor) 60 km civarı hızla giden araca çarptığımı söylemiş kadın, polisler en çok buna güldürler fakat sonuç itibariyle ben gülemiyorum.

    kimse gülsün diye de yazmıyorum, ruh sağlığının en hassas zamanı olan çocukluk çağında bu kadına bir çocuğunuz denk gelmesin çünkü ben o çocukları onları düzeltilecek bir psikopat olarak gördüğünü düşünüyorum artık. siz tedbir olarak çocuklarınızı lütfen buradan bu ayık kafa ile ulaşılması zor narsist kafadan uzak tutun.

    edit- bazı arkadaşlar mal mısın madem böyle niye uzlaşıyorsun demiş. dostlar sakarya ve ilçelerinde acillerde geçici görevlerle yürüyor işler. ben de acilde çalışıyorum. izin almak nöbeti terketmek vicdani bir yük. bu yüzden ansızın duruşmaya gitmek zorunda kalmak korkutuyor hepsi bu. yoksa buraya yazdıklarımı bir hakime anlatmak daha güzel olurdu elbette.

    sen mi çizdin diyenlere de şunu söylemek isterim- yaya geçidinde çarpıp kaçtı diyorum araçtan emin olsam o öfkeyle çizip bırakmazdım, aynasını kırardım en azından!

    --ansızın duruşmaya gitmek değil lan korkutan.evi bilmeyen kardeşimi otogardan alıp eve bırakmaya kadar izin vermeyen bir hastanede çalışıyorum. hastanenin de suçu yok şimdilik işler böyle. yani bişeyden korktuğum yok maddi zararı seçiyorum manevi zararımızı da tahsil edeceğiz bir şekilde. bu site biraz da bunun için yok muydu?

    -- sinirden ricayı yazmayı da unutmuşum aq.
    neyseki ricaya gerek kalmadı

    --zorunlu edit+ sözkonusu şahıs (hekim demek gelmiyor içimden) derince eğitim araştırma hastanesine geçmiş

    -- gokyuzundeki mavi renk isimli arkadaş özel editi. şimdi (cumartesi sabah) sakaryada işe gidiyorum. olay sırasında izmitte yaşıyordum öğrenciydim. şimdi öğrenci değilim izmit'te yaşamıyorum. vakit de hala var ama nerdeyse değiştirelemez bir nöbet çizelgesi ile çalışıyoruz. mahkemeye gitmek istisnai bir durum olacaktır ama böyle bir saçmalık yüzünden kimseyi mağdur etmek istemiyorum. hepsi bu

    --gelen mesajlar üzerine- kardeşim mal değilim bilinçsiz de davranmadım sadece doğru zamanda yaygara koparmadığım için başıma kötü olaylar geliyor gelip burada sizinle paylaşıyorum bu bilinçsiz bir eylem midir? bu bir eylemdir bana kalırsa.