yaptığı bu açıklamalarla birlikte kılıçdaroğlu, dönekliğiyle nam salmış "ben aslında bunu değil, şunu demek istemiştim"ci akp'liler gibi çark etmeyip daha önce dediklerinin dimdik arkasında durmuştur. özellikle erdoğan hakkında yaptığı
"o zata soruyorum: 'dolmabahçe'de oturup kadıköy'den gelen vapurlardaki kadınlara, kızlara bakıyorum' demek nedir? sapıklık değil mi bu? 'onları dikizliyorum' demek sapıklık değil midir? türkçesini söyleyeyim. bunun adı cinsel sapıklıktır. söyleyen kim? bizzat itirafı yapan sayın erdoğan. 'seyrediyorum' diyor. 'bakıyorum' diyor. kime? kadınlara, kızlara... ya senin görevin dolmabahçe'de oturup kadınlara kızlara bakmak mıdır? böyle bir tablo olabilir mi?
siyasi sapıklığa gelince... daha güzel bir örnek vereceğim. bu zat tarafsız olacağına dair söz verdi. peki şimdi ben soruyorum: siyasi sapıklık nedir? parlamentonun önüne çıkıp yemin ettikten sonra o yemini tutumayıp namusunu ve şerefini çöp sepetine atmaktır. bunun adı siyasi sapıklık değildir de nedir?
yeri gelince 'kadınları yüceltiyorum' diyor. sen değil miydin 'ananı da al git' diyen? soma’da yüreği yanan gencecik insana 'israil dölü' diye bağıran? şimdi kalkmış bize ders veriyor. sapıklığın adresi, konuyu saptırıyor. hem siyasi hem cinsel sapıklığın adresi oradadır. açıkça söylüyorum. o da recep tayyip erdoğan'dır."
açıklamalarıyla da derinden bir ohhhhhhhhh çektirtmiş, zihnin bütün pencerelerini ardına kadar aralayıp içerinin serin, temiz ve ferah bahar esintisiyle doluşmasına vesile olmuştur. uzun zamadır içimi bu denli rahatlatan bir şey olmamıştı. bunun için teşekkür ediyorum sayın kılıçdaroğlu.